16 Kasım 1995 - Brenda WİLLİAMS'ın evi - Nevada/abd - saat: 03.30
Brenda'nın, üzerinde ki bu şoku atlatması kolay olmayacaktı. Bu yüzden ne olursa olsun O'nu yalnız bırakamazdı. Kevin bir süre sessiz kaldıktan sonra, 911 acil durum servisini aradı ve üzgün bir ses tonuyla konuşmaya başladı.
-"911 acil durum servisi. Sorun nedir?"
-"Az önce bir cinayet işlendi. 4942 Fronde sokağı. Numara 72. Lütfen acele edin."
-"En yakın ekibimizi hemen yönlendiriyorum efendim. Konumunuzu koruyun."
-"Teşekkür ederim."
15 dakika sonra
CIA mensubu bir ekip 15 dakika sonra evin önüne geldiler ve araçlarından inip evin kapısını çaldılar. Kevin kapıyı açarak dedektifleri içeri davet etti. Ciddi görünüşlü, uzun pardesülü iki genç dedektif, olay yerini incelemeye hazırdı.
-"Bayım! Ben dedektif Jonathan BRİGS. Bu da ortağım Teğmen Thomas THOMPSON.Bana olayın cereyan ettiği odayı gösterir misiniz? Ve lütfen hiç bir şeye dokunmayın."
Kevin, Brenda'ya sarıldı ve onlar önden, dedektifler arkadan, Mary'nin odasına çıktılar. Bu sırada Jonathan ve Thomas ellerine balistik eldivenlerini giydiler. Odaya geldiklerinde, cesetten başlayarak sistematik bir şekilde incelemeye başladılar. Detaylı bir araştırma sonrasında odada buldukları bir kaç delil ile birlikte evin diğer bölümlerine geçtiler. Bütün evi inceledikten sonra dedektif Jonathan BRİGS ;
-"lütfen maktulün kimliğini getirin. Ayrıca sizin kimliklerinize de ihtiyacım var."
Brenda gidip annesi Mary ve kendisinin kimliğini getirdi. Bu esnada da Kevin, her saniye Brenda'nın yanındaydı. Kevin'da kimliğini çıkarıp dedektif Jonathan'a uzattı. Soyisimlerin farklı olduğunu gören dedektif sorgulama için her ikisini de bürosuna davet etti. Sağlık görevlileri de Mary'nin cesedini adli tıp morguna kaldırdılar.
Aksi ispatlanana kadar her ikisi de şüpheliydi ve an itibariyle zan altındaydılar.
Dedektiflerin arabası ile CIA binasına geldiler. Daha sonra da dedektif Jonathan BRİGS'in bürosuna geldiler ve ayrı ayrı sorgulandılar. Kendilerinin eskiden evli olmalarından başlayarak tüm bildiklerini anlattılar ve olay yerinde bulunan bir saç teli ile ilgili olarak ikisine de DNA testi yapıldı. Sonuçlar çıkması için laboratuvar testi gerekiyordu ve dedektif Jonathan BRİGS, Brenda ve Kevin'i tekrar evlerine gönderdi.
16 Kasım 1995 - Brenda WİLLİAMS'ın evi - saat: 15.30
Kabus dolu bir geceden çıkmışlardı ve bu kabusun başladığı eve geri döndüler. Ev bomboştu sanki. Sessiz ve ürpertici. Artık dolaşmaya çıkartacağı bir annesi yoktu Brenda'nın. Yaslanacak bir duvarı, tutunacak bir dalı yoktu. Öylece oturdular bu bomboş evin içinde. Konuşmadan, sessizce... Kevin bu kez kararlıydı. Bu evden ayrılmayacaktı. Zaten Brenda'yı da rahatsız etmiyordu bu durum. Aksine tutunacak tek bir dalı kalmıştı. Kevin...
Saat 21.30 olduğunda, ev daha bi sessizleşmişti. Bu sessizlik ikisini birden rahatsız etmişti ve ikisi birden konuşmaya başladı ;
-"hatırlıyor musun ...... "
-"Brenda ben..... "
-"Sen söyle.... "
-"Hayır önce sen."
-"Evlendiğimiz günü hatırlıyor musun Kevin ? Nikah merasimimizi.... Havai fişekleri?
-"Tabi ki hatırlıyorum. Hiç unutmadım.
-"Ne güzeldi değil mi? Rüya gibiydi. Hayatımda tekrar yaşamak istediğim tek gündü o. Ailelerimiz, sevdiklerimiz... Hepsi yanımızdaydı... Herkes çok mutluydu... Yıllar öncesiydi....
8 yıl önce
05 Mayıs 1987 - Nevada şehir kilisesi
Evet, gelin ve damadı alkışlarla davet ediyoruz. Aman Tanrım! Bu ne güzellik böyle. Bayanlar baylar! İşte karşınızda prenses Brenda WİLLİAMS ve prens Kevin MİLLER... Lütfen onları var gücünüzle alkışlayın...
Gelinimiz ve damadımız geldiğine göre nikah törenine başlayabiliriz.
Siz, Bayan Brenda WİLLİAMS; İyi günde ve kötü günde, hastalıkta ve sağlıkta, bollukta ve yoklukta, ölüm sizi ayırana dek, Kevin MİLLER'ı eşiniz olarak kabul ediyor musunuz?-"Evet... "
Ve siz, Bay Kevin MİLLER; İyi günde ve kötü günde, hastalıkta ve sağlıkta, bollukta ve yoklukta, ölüm sizi ayırana dek, Brenda WİLLİAMS'ı eşiniz olarak kabul ediyor musunuz?
-"Evet... "
Öyleyse bende sizi karı koca ilan ediyorum. Gelini öpebilirsiniz.
-"Seni gidi koca ahmak. Beni karın olarak kabul etmekle başına çok ciddi bir bela aldın."
-"En büyük baş belam sen ol sevgilim. Seni seviyorum ve seni asla bırakmayacağım. Sana kimse zarar veremez artık. Ne olursa olsun yanında olacağım ve kanımın son damlasına kadar seni koruyacağım.
-"Bende seni seviyorum bebeğim. Tanrı' ya şükür yanımdasın artık. Beni sakın bırakma...son nefesimi seninle vermek istiyorum."
16 Kasım 1995 - Brenda WİLLİAMS'ın evi - Nevada/abd - saat: 22.45
Hayal etmek bile biraz olsun rahatlamıştı ikisini de. Bir anda saatin çok geç olduğunu farkettiler.
-"Geç oldu Brenda. Biraz uyumaya çalış." diyerek, Brenda'yı oturmakta oldukları koltuğa yatırdı. Usulca yanından kalkarken, Brenda Kevin'in kolundan tuttu.
-"Lütfen Kevin... Gitme... Bu gece yanımda kal. Sana çok ihtiyacım var." dedi ve gözlerinden istemsizce dökülen gözyaşlarını daha fazla tutamadı.
Kevin, "Tabi ki" dercesine kafasını salladıktan sonra, Brenda'nın hemen yanına yattı. Brenda ise başını Kevin' in göğsüne bıraktı. Bu huzuru iki yıldır duymamışlardı. Kevin çok mutluydu. Artık sevdiği, uğruna herşeyden vazgeçtiği kadın kollarındaydı ve huzur doluydu.
Brenda ise mutlu olduğu kadar tedirgindi. Çünkü artık O' nun da hayatı tehlikedeydi. Ama hiç üşümüyordu. Tepeden tırnağa huzur doluydu. Kevin, alnına sıcacık bi öpücük kondurduktan sonra Brenda'ya sıkıca sarıldı. O gece hiç olmadığı kadar huzurla uyudular.
Günler ve haftalar büyük bir hızla geçerken, dedektiflerden de hiç haber alamıyorlardı. Herşey normale dönmeye başlamıştı. Kevin, sabah olduğunda pansiyona gidiyor, evin geçimini sağlıyordu. Brenda ise evde kalan boş zamanlarında yine bez bebek yapıp, evin geçimine katkıda bulunuyordu. Aslında ikisi de mutluydu fakat güneş batınca çöken karanlık ile birlikte üzerlerine çöken sıkıntıdan da bir türlü kurtulamıyorlardı.
18 Aralık 1995 - Brenda WİLLİAMS'ın evi - saat: 00.40
O gece her zamankinden daha sessizdi. Yine koltuğun üzerinde uyuya kalmışlardı. Kevin, bahçedeki bir çıtırtı ile uyandı. Yavaşca kalkarken Brenda da uyandı ve ikisi de olabildiğince sessiz bir şekilde kapıya yürüdüler. Perde aralığından baktıklarında kapının hemen önünde kar maskeli bir adam gördüler.
-"Brenda, hemen bana mutfaktan sert bir şey getir."
Brenda, mutfağa gidip demir bir tava ile geri döndü. Kevin, tavayı alarak sap kısmından sımsıkı tuttu. Adam hala kapının önündeydi. Sağ elinde tavayı tutarken, son eli ile kapıyı hızla açtı ve olanca gücü ile kapının önünde duran adamın kafasına vurdu. Kar maskeli adam yere boylu boyunca uzanmıştı. Kevin ve Brenda korkak adımlarla yerde baygın halde yatan bu adamın yanına kadar geldiler. Kevin eğilip kar maskesini tuttu ve yukarı doğru çekerek adamın kafasından çıkarttı...
-"Aman Tanrım! Olamaz..."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SACRİFİCE
Randomsevdiği kadın için hayatını ortaya koyan genç bir adam... gelişen durumlar, sürprizler ve şaşırtıcı bir son... duygusal dram anlayışına yeni bir soluk... sacrifice (feda) KEYİFLİ OKUMALAR...