07 Kasım 1995 - Kevin MİLLER'ın evi - Oregon/Abd
Korkunç bir baş ağrısı ile uyanmıştı o sabah. Dün gece yalnızlığın etkisi ile yaktığı onlarca sigaranın ağır kokusu üzerine sinmişti. Her gece tek başına uyuyup kaldığı kocaman yatağından yine her zaman ki gibi yalnız uyanmıştı. Yatağından doğrulduğunda, alarmın çalmasına daha beş dakika vardı. Günlerdir uyku tutmuyordu. Uykusuzluktan kan toplamış gözlerini ovuşturduktan sonra yılgın bir surat ifadesiyle etrafına baktı. Gördüğü manzara karşısında hayat direnci biraz daha düşmüştü sanki. Her yer savaş alanı gibiydi. Dün geceden kalma bir dilim pizza, tepeleme dolu bir kül tablası ve alelade çıkarılıp bir kenara atılmış bir takım elbise. Görmezlikten gelircesine çevirdi kafasını. Çünkü en az kafası kadar karışık olan bu ev, O'nu fazlasıyla sıkıyordu.
-''Bu lanet evde eksik olan bir şey var.'' dedi kendi kendine ve bir kaç saniye sonra da kalkıp, ağır adımlarla banyoya doğru ilerledi. Adımları sakin ve isteksizdi. Aylardır pencereyi açmamıştı ve içerisi çok havasızdı. Bu nedenle de vücudunda eksilen oksijen miktarı ile birlikte kendini çok güçsüz hissediyordu.
Bitkin bir halde banyo kapısından geçti ve ellerini lavabonun kenarlarına dayayıp, su damlacıkları ile lekelenmiş banyo aynasında kendi yansımasına baktığında, aslında ne kadar zavallı biri olduğunu anladı. Dudaklarını büküp kaşlarını çattı ve öylece baktı kendine. Güzel bir ev, lüks bir otomobil ve hayatı boyunca yetecek paraya sahipti. Fakat hayatında eksik olan bir şey vardı. Aşk.
Her gün iki kişilik kahvaltı hazırlayıp tek bir lokma yemeden evden ayrılan bu zavallı adam, hayatını düzene koymak için ne kadar yol varsa denemeliydi. Ama her defasında daha çok kayboluyordu aklının soğuk ve yürümekten aşınmış labirentlerinde. Korkak bir adam değildi fakat karar vermekte zorlanıyordu. İş stresi ve şehrin gürültüsünde kaybolduğu için sevdiklerine ve kendisine bir türlü zaman ayıramıyordu. Bu düşünceler tüm benliğini sarmışken, alelacele giyinip kendini dışarı attı. Dışarıda ki temiz havayı ciğerlerine çekti defalarca. O an tek isteği, canından çok sevdiği insanla birlikte olmaktı. O'na zaman ayırmak, birlikte bir şeyler içmek ve huzurla evine dönmek istiyordu. Fakat içinde bulunduğu şartlar buna izin vermiyordu. Yalnızlıktan ne kadar sıkılsa da burada yaşamaya mecburdu ve bir an önce çalışmakta olduğu şirketine gitmesi gerekiyordu. Milyon dolarlık ihaleler, şirket sözleşmeleri ve sorumluluğuna verilmiş onlarca şirket personeli O'nu bekliyordu.
Karanlığa alışan gözlerini dışarıda ki aydınlık hava fazlasıyla kamaştırsa da, açık havaya çıkmak biraz olsun iyi gelmişti . Kararsız adımlarla otomobiline doğru yürüdü. Ellerinde sanki bir kelepçe vardı. Ayakları ise istemsizce hareket edip onu çalışmakta olduğu şirkete doğru götürüyordu. Tam otomobilinin kapısını açmak üzereyken yürümeye karar verdi. Belki stres içinde geçirdiği onca gecenin buhranını bu şekilde atabilirdi.
Yolda yürüyordu fakat o an sadece bedeni o şehirdeydi. Kalbi ise, sevdiği kadının yaşamakta olduğu şehirde atıyordu. Her gece onun gördüğü yıldızlara baktığını, her sabah onun uyandığı güneşle birlikte uyandığını ve aynı gökyüzünün altında yaşadığını bile bile ayrı yerlerde nefes almayı kabullenemiyordu bir türlü.
Kafası iyice karışmıştı. Neden uzaktaydı bu kadar? Neden sevdiği kadını terk etmek zorunda kalmıştı? Yapması gerekeni yaptığını düşünüyordu bazen. Bazen de olabildiğince pişman oluyordu yaptıklarından. Peki her şey eskisi gibi olamaz mıydı?
Bir süre yürüdükten sonra elinde tuttuğu çanta ağır gelmeye başlamıştı. İçinde, şirketin geleceğini etkileyecek evraklar, milyonlarca dolarlık sözleşmeler bulunuyordu. Şirketin tüm yükü de Kevin'in omuzlarındaydı. İyice sıkılmıştı artık. Bu şehir kendisini sıkıyordu ve üstüne üslük de burada yaşamayı da kendisi istemişti. Hayatından eksilen her gün, hatta her dakika ve her saniye daha da ağır gelmeye başlamıştı. Bu sırada elli metre ileride ki çöp konteyneri ilişti gözüne.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SACRİFİCE
Randomsevdiği kadın için hayatını ortaya koyan genç bir adam... gelişen durumlar, sürprizler ve şaşırtıcı bir son... duygusal dram anlayışına yeni bir soluk... sacrifice (feda) KEYİFLİ OKUMALAR...