Bölüm -19

102 9 24
                                    

Brenda, korku ve panik içinde taksiden inip, hastaneye doğru koşar adımlarla yürümeye başladı. Kafası o kadar karışıktı ki, etrafında ki insanlara çarparak ilerliyordu. Kapıdan içeri girdiğinde az önce sedye üstünde içeri alınan kişinin kim olduğunu öğrenmek için, sedyenin götürüldüğü tarafa doğru yöneldi. Adımlarını biraz daha hızlı atmaya başladı ve sedyenin yanına kadar geldi. Bir yandan yürürken, bir yandan örtüyü kaldırdı ve o an korkunç manzara ile karşılaştı. Sedye de yatan kişi Kevin'di.

Brenda, olduğu yerde donmuş kalmıştı. Bir süre sedyenin alındığı odaya giremedi. Kendine geldiğinde odaya girmeye çalıştı fakat görevliler tarafından içeri alınmadı.

Sancılı bir bekleyiş başlamıştı. Brenda, içi kan ağlarken, metanetini hiç yitirmeden bekledi kapının önünde. Ancak bir kaç saat sonra doktor dışarı çıkabilmişti. Heyecanla doktorun yanına koşarak ;

-"doktor! O iyi mi? " diye sordu bir eli ile gözyaşlarını silerek.

-"Çok kan kaybetmişti. Bu nedenle bilinci kapalıydı. Kaybettiği kanı yeniledik ve kalbini yeniden çalıştırdık. Şuan hayatta. Ancak hayati tehlikesi halen sürüyor."

Doktorun bu konuşmasının tam olarak bitmesini beklemeyen Brenda, ani bir hareketle odaya girdi. Karşısında Kevin'in boylu boyunca yattığını görünce bir an duraksadı ve ağır adımlarla O'na doğru yürümeye başladı.

Yüzünde ki oksijen maskesi ve kolunda ki serum ile hayata tutunmaya çalışan Kevin, karşısında Brenda'yı görünce istemsizce tebessüm etti. Brenda, hem gözyaşlarını sildi, hemde gülümsedi. Yatağın yanına kadar geldi ve Kevin'in elini tutarak ;

-"yorma kendini bitanem. Bak yanındayım. Sen iyi olana kadar da burdayım." dedi Brenda. Bu esnada gözyaşlarının dökülmesine mani olamıyordu. Kevin eli ile kalem işareti yapınca, Brenda hemen dışarı çıkıp hasta kabul bölümünden kağıt kalem alarak geri döndü. Kalemi Kevin'in eline tutuşturdu ve kapıdı da hemen elinin altına bıraktı. Kevin, zor tuttuğu kalem ile ;

"ARTIK BİTTİ. KİMSE BİZİ RAHATSIZ ETMEYECEK. SENİ SEVİYORUM... " yazarak kalemi bıraktı.

Brenda, hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladı. Tam bu sırada da arkasından uzanan bir el omuzuna dokundu. Kevin'in daha fazla yorulmaması gerekiyordu. Doktor ile birlikte dışarı çıktılar.

Brenda'nın canı yanıyordu... Kaybedeceği tek şey kalmıştı. Kevin... Geri kalan hayatını onunla birlikte geçirmek için elinden geleni yapacaktı.

Tam iki gün boyunca Kevin'in yanından ayrılmadı. İki gün sonra, yorgunluktan iyice bitap düşmüş olan Brenda, hastane koridorunda bekliyordu. Kevin'in yanında doktor vardı ve içeri girmemesi gerektiğini söylemişti. Bir süre sonra odadan çıkan doktorun yüz ifadesini gördüğünde içi ürpermişti.

Doktor, isteksiz adımlarla Brenda' ya doğru yürüdü ve hafifçe omzuna dokunarak;

-"Başınız sağolsun. Kaybettik. Tanrı günahlarını bağışlasın." dedi ve koridor boyunca yürüyerek gözden kayboldu.

Brenda, bir kaç adım geri atarak duvara yaslandı. Çünkü artık ancak bu şekilde ayakta durabiliyordu. Çok geçmeden de aşağı doğru kaydı ve diz çöktü. Gözleri sabit bakıyordu ve ağzı hafif açıktı. Yaşadığı bu şoku atlatması kolay olmayacaktı. Herşeyini kaybetmişti artık. Sedye ile yüzü kapalı şekilde çıkarılan Kevin'in ardından bakakaldı sadece...

SACRİFİCEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin