İyi okumlar dilerim...
Kartal Piroğlu'ndan anlatım...
Misk;
Ateşe değmişçesine yanıyordu ellerim. Yapmam gereken onca iş varken yerimden kıpırdayamıyordum. Gözlerimi bir an kırpmadan sadece onu izliyor ve içiyordum.
Saçlarına bulanan kanın rengi çürümüş olsa da içimi eziyordu. Bu kadının beni hedef alan kurşunun önünde ne işi vardı?
Geride bıraktığım dört gece sadece bunu düşündüm. Her şey o kadar anlamlı bir o kadar da anlamsız geliyordu. Duyumsadığım mistik koku beni ona çağırırken yapmam gereken tek şey bu camın ardından onu izlemekti.
Sabırlı olmak ise ilk kez bu kadar zoruma gidiyordu. Gözlerim anlık ellerime takıldı. Zorla yıkadığım ellerimin arasından onun kan izleri aktı. Peki bu masumiyete bulaştırdığım leke bir damla su ile temizlenecek miydi?
Sıkıntıyla soluk alıp sol elimdeki kadehi dudaklarıma yasladım. Her yudum boğazımı yakarken içimdeki acıyı bastıramaması sinirlerimi daha çok geriyordu.
Yerimden kalkıp salona yöneldim. Ağrıyan boynumu ovup içeride beni bekleyen ekibe baktım.
Mario beni ilk fark eden kişi oldu. Ayağa kalkıp sıkıntıyla soluk alırken "dur dostum biraz bekle" diyerek araya girdi Daniel. Yorgunca tekli koltuğa oturup başımı arkaya doğru attım ve gözlerimi kapattım.
Petro daha üç gün daha uyutma işlemine devam edeceklerini söyledi. Yarın ise ciğerlerindeki tüpü çıkartıp doğal nefes almasını sağlayacaklar. Başıma giren ağrı ile çenemi kasmaya başladım.
"Kartal konuşmamız gerekiyor. Kendini toparla ve dört gündür ertelediğin şu toplantıya katıl".
Sert bir soluk alıp oturduğum yerden ayağa kalktım.
"Kimin yaptığını buldunuz mu? Kimler benim mekanımı bastı karşıma getirdiniz mi? Cevap ver Mario bana içeride yatan kadının hayatına sebep olanları buldun mu?".
Hiçbirinden ses çıkmazken öfke ile ortada duran sehpaya tekme atıp "cevap versenize" diyerek haykırdım. Daniel yerinden kalkıp karşımda durdu. "Malikaneye geç, duş alıp üzerini değiştir. Bir saat sonra hepsi o masada olacak dostum".
Duyduklarımla bir adım atıp ona daha çok yaklaştım. "Söz veriyorum Kartal. O masada olacaklar". Başımı hafifçe sallayıp kapıya yöneldim. Hızlı adımlarla Malikaneye geçerken Brandon belirdi yanımda.
"Efendim bu zarfı avukatınız göndermiş". Duraksayıp elinde bulunan büyük zarfı parmaklarımın arasına aldım.
Daha hızlı adımlarla yürümeye başladım. Açık olan kapıdan içeri girip kimseye bakmadan merdivenlere yöneldim. Kendi odama girip derin bir nefes aldım. Sakin adımlarla yatağa geçip yavaşça oturdum.
Bu zarfın içinde o yatakta yatan mis kokulu kadının hayatı yer alıyordu. Peki neden kendimi bu kadar güçsüz hissediyordum? Bu zarfın içinde yer alan kağıt parçaları korkutuyordu beni.
Hayatını merak ettiğim kadının gerçekleri bir adım geri durmamı sağlıyordu. Yastığımın altına yerleştirdiğim zarfı bugünlük unutma kararı aldım.
Oturduğum yerden kalkıp banyoya adımladım. Üzerimdekileri çıkartıp küvete attım bedenimi. Yorgundum, ılık su vücuduma akmaya başladığında nefesimi tutup bekledim.
Tüm düşüncelerimi kenara koyup tuttuğum nefesi dışarı verdim. Gözlerimin önüne serilen görüntüler ile ellerimi fayanslara dayayıp var gücümle vurdum. Gün hesap günüydü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DÖNÜM NOKTASI AŞKA TUTSAK...
General FictionNefesim kesilmişti bir anda. Bu büyük gürültünün sebebi çalan müzik değildi. Bedenim neden düşüyor gibiydi? Neden kanım canımı terk ediyor gibi hissediyordum? Temine değen sıcaklık içimi neden ürpertmişti? Gözlerim donuklaşırken gördüğüm yüz hiç ta...