İyi okumalar dilerim...Melisa Bozok'tan anlatım...
Bilinmeyenler;
Karmaşa içinde buldum kendimi. bir de hissettiğim mahcubiyet ile nefret arasında kaldım. Fakat aklımı bulandıran en büyük unsur ise Kartal'ın onu tanıyor olmasıydı. Sessizliğe gömüldük. Saatlerdir aynı sokaklarda dönüp dolaşıyor ve tek kelime etmiyorduk.
Benim aksime Kartal oldukça sakindi. Başımı yasladığım camdan ayırıp gözyaşlarımı sildim. Derin bir soluğun ardından "eve gidebiliriz" dedim.
Sesim öylesine kötü çıkıyordu ki, onun yüzünden ağlıyor olmam bile kendime ihanet sebebimdi. Araç durduğunda bakışlarımın hedefi Kartal oldu. Öylesine sert bir ifadesi vardı ki, dudaklarım bir kez daha büküldü.
Kendini kontrol etmeye çalışarak başını bana doğru yaklaştırdı. "Eğer ki o piç için ağlamaya devam edersen hiç düşünmeden öldürürüm onu. Katil olmamı istemezsin değil mi?".
Başımı dikleştirip sorusunu cevapladım.
"Onun gebermesini her şeyden çok istiyorum döl israfı şerefsiz. Fakat tabii ki de senin katil olmanı istemem". Aklıma takılan soruyu sormaya karar vererek ekledim. "Bir de onu nereden tanıyorsun?".
Kartal'ın bakışları koyulaşırken eli ile dışarısını işaret etti. "Şu anlata anlata bitiremediğin restorana girelim ve yemek yiyelim. Açlık beynime vurunca daha da gergin bir adam haline bürünüyorum".
Araçtan inip restorana doğru adımladık. Haftalar önce buraya özgürlük günümü kutlamak ve yeni hayatımın ilk başlangıç adımını atmak için gelmiştim. Şimdi ise göğsümde kocaman bir yara ile özel salona doğru adımlıyordum.
Tabii ki tek başıma değildim. Kartal şuan için yol arkadaşımdı. İlk gece geldiğim masa boştu fakat öğle saatleri olmasına rağmen restoranın büyük bir çoğunluğu doluydu.
"Buraya oturmak istiyorum".
Elim ile işaret ettiğim masaya baktı Kartal. Arkamdan dolaşıp şık sandalyeyi çekerek oturmamı sağladı. Karşıma geçip sakince oturdu ce etrafına bakmaya başladı. Benim gözlerim ise Alberto'yu arıyordu. Bakışlarım Kartal'ı bulduğunda ise irkildim.
"Nihayet gözlerin beni buldu küçük hanım".
Boğazımı temizleyip "ben sadece benimle o gece ilgilenen genci arıyordum" dedim. Kartal serçe burnunu çekip başını salladı. Aslında konuşmamız gereken birçok detay vardı fakat şu hali huysuz çocukları andırıyordu.
Kısa süren bakışmamızın ardından yanımıza bir garson geldi. Nezaketli bir şekilde menüleri önümüze bırakırken ona Alberto'yu sordum. Akşam servisinde çalıştığını söylediğinde üzülmüştüm. "Tüh senin yakışıklıyı tanıyamayacağım".
Başımı sağa sola doğru salladım. "Tabii üzgün olduğun her halinden belli oluyor". Gelen servislerden yemeğe başladığımda gerçekten anlamda acıktığımı hissettim. Bu kıtır ekmekler dehşete düşürecek kadar harika lezzete sahiplerdi.
Boğazımı temizleyip Kartal'ın yudumladığı şaraba baktım. O ise tek kaşını kaldırıp "aklından bile geçirme" dedi. Dudaklarımı büzüp mutsuzca yüzüne bakarken diğer servisimiz yani karidesli risottolar masadaki yerlerini aldı.
Mecburen su ile eşlik ettim yemeğime. Kısa sürede her şeyi silip süpürdüğümde şaşkınlıkla başımı önümdeki tabaktan kaldırdım. Kartal gülmemek için dudaklarını birbirine bastırırken onun yerine ben kahkaha atmaya başladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DÖNÜM NOKTASI AŞKA TUTSAK...
Ficción GeneralNefesim kesilmişti bir anda. Bu büyük gürültünün sebebi çalan müzik değildi. Bedenim neden düşüyor gibiydi? Neden kanım canımı terk ediyor gibi hissediyordum? Temine değen sıcaklık içimi neden ürpertmişti? Gözlerim donuklaşırken gördüğüm yüz hiç ta...