Şükür kavuşturna dediğinizi duyar gibiyim. İlk kez bu kadar ara vermek zorunda kaldım. Çünkü her şey üst üste geldi. Çok şükür sağlık sıkıntılarımızı geride bıraktık. Tabii kayıplarımda olmadı değil. Fakat hayat bir şekilde devam ediyor. Kardeşimi askere gönderdim. Bu şerefi bize yaşattığı için çok mutluyum. Şimdi tek duam sağ salim geri dönmesi. Lafı yine çok uzattım. Özlediğiniz ve beklediğiniz bölüm geldi.
İyi okumalar dilerim...
Kartal Piroğlu'ndan anlatım...
Yanmak;
Pervanenin ucunda bir alev döne döne üzerime gelirken derin bir nefes aldım. Gözlerimin gördüğü, beynimin algılayarak okuduğu bu geçmiş beni mis kokulu kadının mavi gözlerine esir kılmıştı.
Dün gece veda etmekten bahseden kadını bırakmak ve bırakmama arasındaki ikilemi yaşıyordum.
Sendur ile konuşmaya öylesine kaptırmıştı ki kendini onu izleyen, gülüşüne hayranlıkla bakan bizleri hala daha fark edemiyordu. Dikkatimi dağıtan ise babamın uyarı dolu öksürüğü oldu.
Bakışlarımın hedefi olurken yerinden kalkıp baş işareti ile müştemilatı işaret etti. Sandalyemi geriye çekip masan usulca kalktım.
"Hey nereye?". Nahif sesi ile bakışlarımı ona çevirip "baba oğul biraz sohbet edeceğiz" diyerek karşılık verdim.
Yerinden kalkıp karşıma dikildi. "Bak unutma bu sabah söz verdin. Birlikte İspanya turu atacağız".
Tebessüm edip başımı sağa sola doğru salladım. Sanırım her kadının ortak noktası gezmek ve eğlenmek. "Sizin göğsünüz ağrımıyor muydu küçük hanım?".
Sorumu duyduğunda bakışlarını kaçırıp minik dudaklarını araladı. "Şey yine ağrım var tabi ama çok sıkıldım Kartal. Hem sen söz vermedin mi? Şimdi hiç yan çizme".
Sonlara doğru yaramaz çocuklar gibi çıkan sesine kendimi tutamayarak kahkaha attım. Bu kadın gerçekti. Her hali ile samimi ve içtendi. Sağ elimi kaldırıp sol yanağına yerleştirdim. Minik dudaklarını yavaşça okşayıp bir adım daha yaklaştım.
Kokusu yine ciğerlerimi talan ederken "söz işim bitsin tüm günüm sana ait güzelim" dedim. Nefesini kısık kısık aldığını fark ettim. Gürsoy'un burada oluşu geldi aklıma. Kulağına eğilip fısıltı ile konuştum. "Unuttun mu Gürsoy bizi sevgili olarak biliyor".
Geri çekildiğimde karma karışık bir ifade ile gözlerime bakan bir kadın görmeyi beklemiyordum. Usulca başını sallayıp "seni bekliyorum" dedi kısık çıkan sesi ile. Onu gerimde bırakıp hole doğru yürüdüm. Babam çıkış kapısında beklerken çoktan sigarasını yarılamıştı.
Sıkıntıyla soluk alıp yanına giderek "geldim" dedim. Uzaklara bakıyordu. Sessizce başını sallayıp müştemilata yürümeye başladı. Çalışma odasına geçmemesi dikkatimi çekerken neler konuşabileceğimizi az çok tahmin ediyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DÖNÜM NOKTASI AŞKA TUTSAK...
Tiểu Thuyết ChungNefesim kesilmişti bir anda. Bu büyük gürültünün sebebi çalan müzik değildi. Bedenim neden düşüyor gibiydi? Neden kanım canımı terk ediyor gibi hissediyordum? Temine değen sıcaklık içimi neden ürpertmişti? Gözlerim donuklaşırken gördüğüm yüz hiç ta...