Ateş onları yutacakken nihayet kapılar açıldı. Herkes korkuyla dışarı fırlayıp arabaya bindiler ve kaçtılar. Yolda nihayet bir çiftlik gördüler. Herkes rahat bir nefes alıp oraya gittiler. Ev sahipleri onları dikkatle dinledi ve onları misafir ettiler. Herkes sevinç ve merakla etrafı incelemeye başladı. Sonra yemekler yendi ve herkes dışarı çıktı. Herkes yürüyüşe gitmişti. Etraf sessiz , karanlık ve ağaçlarla doluydu. İlerideki ışık hepsinin dikkatini çekmişti. Herkes merakla oraya doğru gitti. Burası bir camiydi. Ama oldukça eskiydi. Pencerelerden süzülen titrek ışık hepsini korkutmuştu. Caminin yanındaki levhada evliya camii yazıyordu. İçerde dualar ve sesler geliyordu. Herkes korkup geri dönmek için yürümeye başlamıştı. Birden camiden bir ses duyuldu. Herkes daha hızlı bir şekilde yürümeye başladı. Ormandan havalanan ve bağıran kargalar ortamı daha korkunç ve uğursuz yapıyordu. Gölgeler sanki hareket ediyordu. Herkes çiftliğe varmıştı. Odalara geçen ekip yorgundu uyumak için hazırlandılar. Daisy ve Daniel pencereden ormanı izliyordu. Daniel fotoğraf çekmişti ama fotoğrafta kadraja bir şey takılmıştı. Ormanın önünden geçen yolda birisi vardı. Tekrar bakınca göremediler. Sonra gecenin ilerleyen saatlerinde garip seslerle uyanan daisy , Daniel' e seslendi. Daniel de uyandı ve pencereden yolda yanıp sönen ışığa doğru baktılar. Birisi sanki onları izliyordu. Hafiften başlayan yağmur, çatıya ve pencerelere çarpan dallar , duyulan garip ses ... İyice korkan Daniel ve daisy diğerlerini uyandırdı. Garip bir şeyler vardı. Herkes bir odada toplandı ve dışarıyı izlemeye başladı. Caminin olduğu taraftan bir çığlık sesi geldi. Ormandaki kuşlar sürüler halinde uçunca herkes daha çok korktu. Sanki yanıp sönen sokak lambalarının altında birileri vardı. Oradan geçen bir adam birden yere düştü. Sanki bir şeyle kavga ediyordu. Sonunda adam hareketsiz kaldı. Birden bulundukları evde büyük bir gürültü koptu. Herkes neler olduğunu anlamaya çalışıyordu. Tüm sokak lambaları söndü. Evden gelen uğultular, garip sesler hepsini iyice korkutmaya başlamıştı. Herkes korkuyla etrafa bakıyordu. Birden kapının birisi çarparak açıldı. Herkes çığlık attı. Evden garip ve boğuk çığlıklar geliyordu. Herkes korkuyla birbirine bakarken birden tüm sesler kesildi. Herkes sonunda bitti derken yanan tek ışığın altında onlara bakan birini gördüler. Gözleri karanlıkta bile parlıyordu. Birden evin diğer odasındaki çatı çöktü. Herkes dışarı çıkmak için hamle yaptı ama kapı açılmıyordu. Çiftliğin yanındaki tarlada yıkılan elektrik direği yüzünden yangın çıkmıştı. Garip bir uğultu ormandan havalanan kuşlar, eve doğru ilerleyen yangın , boğuk çığlıklar, sesler... Herkes korkuyla kapıyı açmaya çalışıyordu. Ama kapı sanki mühürlenmiş gibiydi. Yangın tüm tarlayı kaplamış eve sıçramıştı. Uğultu , rüzgar, yangın , sesler , çığlıklar. Ekipteki Jack birden garp davranmaya başladı. Gözleri kıpkırmızı oldu. Kendini duvara ve etrafa vurmaya başladı. Eli yüzü kan içinde kalmıştı. Gözleri kıpkırmızıydı. Birden elleri ile gözünü çıkardı. Her yer kan olmuştu. Kimse onu tutamıyordu. Tüm binadaki camlar tek tek patlar derecede ses çıkararak kırılmaya başlamıştı. Jack'in her yeri kan içinde kalmıştı. Nihayetinde kendini camdan atarak ölmüştü. Bir yandan yangın devam ediyordu. Bütün bu olanların içinde kalan ekip ölecek miydi ? Sonları gelmiş miydi? Yoksa buradan da çıkacaklar mıydı?..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PARANOİKLER
Mystery / ThrillerBir fotoğraf ve onu çeken fotoğrafçının başına gelenler ...