Korkuyla dışarıya çıkan ekip dışarıda vahşeti tam anlamıyla yaşarlar. Sesler ve olaylar üzerine oraya gelip kıyıya çıkan bir polisin cesedini görürler. Cesedin gözleri çıkmış, ağzından, gözünden, burnundan kan fışkırıyordu. Parçalanan vücuttan çıkan organlar. Organları yemek için yarışan hayvanlar, onlara ateş edip kovmaya çalışan diğer polisler. Tam bir kaos ortamıydı. Herkes şok olmuş bir hâlde cesede bakıyordu. Cesedin etrafı Kan ve organ doluydu. Herkes ne yapacağını bilemez hale gelmişti. Ama hepsi çabuk toparlanıp tekneye doğru koşmaya başladı. Herkes nihayet tekneye varmıştı. Polisler onları alıp hızlıca uzaklaştı. Burayı da böylece terk eden ekip şehre doğru yola çıktı. Sonraki birkaç gün dinlenen ekip yine yola çıktı ve edinburgh Mahzenleri ne geldiler. Gündüz vakti geldiler. Her şey normaldi. Hava yavaş yavaş kararmaya başladı. Herkes orayı terk etmişti. Ekip çıkışı bulamayıp korku, endişe ve telaşla çıkışı aramaya başladı. Sürekli ilerleyen ekip duvarda birkaç yazı gördü. Herkes korkudan donmuştu. Duvarda iki kafatası arasında kanla “gidin" yazıyordu. Herkes korkmuştu. Bir ayak sesi duydular. Herkes telaşla bir odaya kendini attı ve ayak sesi duvarlarda yankı yaparak gittikçe yaklaşıyordu. Herkes korkuyordu. Sonra fenerin ışığını gördüler. Hepsi güvenliği görmüştü ve güvenlik le beraber rahatlamış bir şekilde çıkışa doğru yola koyuldular. İlerlerken birden güvenlik durdu ve onlara durmaları için işaret etti. Hepsi dikkat kesilmişti. Sessiz ve tiz bir ses mahzenin duvarlarında yakılanıyordu.
Hepsi dikkat kesilmiş bir halde sesin nereden geldiğini anlamaya çalışıyordu. Ses birden yükseldi ve herkes irkildi. Hepsi mahzenin birisine girmişti. Ses artıyor ve daha da tiz bir hâl alıyordu. Herkes korkudan donmuştu. Sesler nihayet kesildi derken bir ayak sesi duyuldu. Birisi ya da bir şey geziniyordu. Güvenlik önden çıkmıştı ki birden yere düştü. Ve düşerken kafası yerdeki taşa gelip kanamaya başladı. Güvenlik ne olduğunu anlamadan ayağa kalmaya çalışırken gözleri döndü garip sesler çıkararak düştü ve bu sefer yerdeki sivri uçlu üç başlıklı demir kalbine , kafasına ve midesine geçti. Herkes etrafa sıçrayan kan ve beyin parçalarından gözünü alamadan şok olmuştu. Hepsi aniden koridora çıktı ve koşmaya başladılar. Her yol aynı yere çıkıyordu. Birden tiz bir kahkaha duydular. Hepsi sürekli koşuyor ama bir çıkış bulamıyordu. Sesler artmaya başladı. Nihayet açık bir pencere görüp çıkmak için ona doğru koşmaya başladılar. Peki çıkabilecekler miydi ? Yoksa bu mahzen onları derin karanlığına mı çekecekti ?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PARANOİKLER
Mystery / ThrillerBir fotoğraf ve onu çeken fotoğrafçının başına gelenler ...