Olayların bu kulübe den dolayı olduğunu anlayan ekip kulübeye gitmeye karar verir. Hazırlıkları yapar ve yola çıkarlar. Ormana giren ekip etrafa korku ve endişe ile bakar. Orman daki sık bitki örtüsü, az ışık alan yerler, garip sesler, hayvanlar... Ekibin korkması için yetti bile. Nihayet kulübeye vardılar. Etraf hafif karanlıktı, uğursuz bir baykuşun ötüşü ortama daha çok kasvet katıyordu, arada esen rüzgar ve kırılan sallanan dallardan , hayvanlardan gelen sesler herkesin korkmasına sebep olmuştu. Önceki gün ki kan izleri arabadan kalan parçalar hâlâ duruyordu. Herkes endişe ile kulübeye yaklaştı ve etrafı incelenmeye başladılar. Dışarıda yosun bağlamış bir masa ve sandalye , kırılmış bir kapı , uğuldayan rüzgar , çıkan sesler , önceki günkü yaşananlar herkesi iyice korkutmuş ve kasvetli bir ortam oluşmuştu. Herkes merak ve korkuyla kulübeye yaklaştı. Nihayet içeri girdiler ve etrafı incelenmeye başladılar. Kırık bir sandalye , birkaç bardak , kırıkmış tabaklar , karanlık ortam sanki birisi delirmiş ve her yeri dağıtmıştı. Herkes evi incelerken bir anda gelen sesle irkildiler ve sesin geldiği odaya girdiler çünkü bağıran daisy idi. Bir kağıt bulmuştu. Bu ipucu olabilir miydi ? Herkes merakla kağıda bakarken gelen yuksek ses ve çarpan kapı hepsini korkutmuştu. Herkes baktı ki kapı kapanmıştı. Hemen açmak için koştular ama sanki bir şey kapıyı tutuyordu. Evin içinde tiz bir ses ve ayak sesleri vardı. Bir anda kırılan bardak ve tabakların sesi hepsinin içine işledi ve çok korktular. Herkes ne yapacağını bilmez bir halde kapıyı açmaya çalıştı. Ama boşuna çabalıyorlardı. Nihayet sesler kesildi. Kapı açıldı ve dışarı çıktıklarında bir kan izi gördüler bu iz ormana doğru gidiyordu. Herkes kağıdı alıp kaçmak için dışarı çıktılar. Arabaya koşarken ayağı takılan bay Brown un omzuna yerdeki keskin ağaç parçası geçti ve acı ile çığlık attı. Herkes ne yapacaklarını şaşırdı. Ormanın içinde yankılanan çığlık vahşi hayvanları çekebilirdi. Herkes korkmuş bir şekilde bay Brown u alıp arabaya koştular. Etraf artık kararmıştı. Arada parlayan hayvanların gözleri, görünmeyen bir yol , baykuşların uğursuz ötüşleri , bay Brown un başına gelen olay , garip sesler ... Herkes koru ve acele ile arabaya bindi ve yola çıktı. Yolda birden karşılarına ceset çıktı. Korkuyla frene basan David ve şaşkınlık içinde kalan diğerleri oradan uzaklaşmak veya ne olduğuna bakmak konusunda kararsız bir şekilde korku dolu gözlerle birbirlerine baktılar. Ceset paramparça olmuştu. Beyin ve kalp dışarı çıkmıştı ve iğrenç görünüyordu. Herkes korkuyla David e gitmesini söylediler. Gaza basan David hızla oradan giderken herkes şaşkınlık ve korku içinde birbirine baktı. Ormanın çıkışı görünüyordu ve nihayet rahat bir nefes alan ekip birden gelen sarsıntı ile korktu. Lastik patlamış diye düşündüler ama olay daha farklıydı. Ormanda her gece bu tarz sesler duyuluyor ve mutlaka bir bela oluyordu. Birden gelen yüksek bir sesle beraber tiz ama güçlü bir çığlık herkesi kaçmaya ikna etmişti bile. Tam giderken seslere bakmaya gelen ve oraya yeni atanan nöbetçiyi gördüler. Nöbetçinin gözleri kanlanmıştı. Ağzından çıkan köpükler le beraber titriyordu. Hemen ambulans çağırıldı ama ambulans gelene kadar nöbetçi gözlerinden ağzından ve burnundan kan fışkırarak öldü. Herkes dehşete düşmüştü. Kağıdın sırrını çözüp gitmeleri gerektiğini biliyorlardı. Ambulans gelince herkes hemen otele döndü. Bugün yaşananlar onları korkmaktan öteye götürmüştü. Hemen eşyalar toplandı ve herkes sabaha kadsr olanları ve olacakları konuşup kağıt üstüne düşündüler. Bu olanlar bitecek miydi yoksa daha kötüleri mi gelecekti? Bu bir son muydu ? Bir yok oluşun hikayesi mi yoksa yokluktan var oluşun hikâyesi mi olacaktı?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PARANOİKLER
Misterio / SuspensoBir fotoğraf ve onu çeken fotoğrafçının başına gelenler ...