LEAP KALESİ

24 6 6
                                    

Ekip bunca olaydan sonra İrlanda ya ulaştı . Herkes dinlen ve kendisini toparlamak için birkaç gün tatil yaptı.  Sonraki durakları leap kalesi olan ekip birkaç günlük dinlenmenin verdiği cesaret ve mutlulukla yola koyuldu. Leap kalesine gelen ekip bahçeye girer girmez bir anda karşılarına ağaçlara bağlanmış oyuncak bebekler  çıktı. Bu oyuncak bebekler kafası koparılmış , kanla boyanmış veya yakılmıştı. Ekip korkarak etrafı incelemeye başladı.  Karşılarında ihtişamlı bir kale vardı.  Ve güzel bir bahçe vardı.  Bahçedeki ağaçlarda asılmış bebekler hariç her şey normaldi.  Ekip biraz korkarak da olsa içeri girdi. En başta her şey normaldi. Kaleyi gezip bol bol fotoğraf çektiler.  Ta ki mahzene inene kadar. Mahzene ilk inen Daniel çığlık attı.  Ona bir şey olduğunu düşünüp oraya koşan herkes şaşırmış ve korkmuştu. Ortada dev gibi bir kemik yığını vardı. Ve bu büyük bir top şeklinde dizilmişti. Herkes ilk korkusunu ve şaşkınlığını atlatınca fotoğraf çekmeye başlamıştı ki büyük bir gürültü ile mahzen kapısı kapandı.  Burada kapana kısılmışlardı. Herkes korkuyla çıkış yolu aramaya başladı ama hiçbir şekilde çıkış yoktu. Bir ses belirdi. Herkes yardım istemek için bağırmaya başladı. Ama o ses onları duymuyor gibiydi. Ya da yine bir gariplik vardı . Her zamanki gibi. Herkes korkuyla beklerken birisi bir kapı bulduğunu söyledi. Herkes heyecanla oraya koştu. Kapı dardı ama herkes tek tek girmeye başladı. Sonunda çıkışa ulaştığını düşünen ekip sevinmeye vakit bulamadan odada kanla çizilmiş haç işareti ve  bir sürü resim buldu . Kazığa geçirilmiş insanlar , kafeste ölen fareler ... Ortada iğrenç bir koku vardı.  Birisinin burda bişeyler ile uğraştığı belli oluyordu. Ama kim ? Birden bir sesle ürken ekip sesin geldiği yöne baktı. Elinde bıçakla kurbanlarını inceleyen kara Cübbeli birisi vardı. Yüzü soluk ışıkta belli olmuyordu. Ama her kim ise onlar için iyi şeyler düşünmediği ortadaydı.  Herkes yine korkuyla kaçışmaya başladı. Kara Cübbeli hâlâ onları izliyordu. İçlerinden Daniel'e odaklanıp onu kovalamaya başladı.  Bu sırada korumadan aldığı silaha davranan daisy kara Cübbeli yi vurdu.  Ama  o son bir hamle ile Daniel e bıçağı sapladı. Daisy korkuyla Daniel e koştu. Herkes Daniel i dışarı çıkarmak için seferber olmuştu. Daisy nin aklına vurduğu kara Cübbeli geldi. Gitti ve başlığı açtı. Korkudan çığlık attı. İskelet gibi çökmüş bir yüz ve vücut vardı karşısında. Nihayet Daniel hastahaneye kaldırıldı. Daisy o işin orda bitmediğini biliyordu. O kara Cübbeli yi  son görüşleri olmadığını hissediyordu. Ve bundan korkuyordu. Ama şu an daniel e odaklanması gerekiyordu.  Daniel bir hafta sonra nihayet tamamen iyileşti ve ekip yeniden kaleye gitti . Bu sefer Cübbeli yerinde yoktu.  Kan izi vs hiçbir iz yoktu. Ekip yine korkuyla ve tetikte olarak etrafı incelemeye başladı.  Herkes dikkatle etrafa bakıyordu. Birden duvardan bir ses geldi . Herkes duvara bakarken bir şey sanki duvarda yürüyor gibiydi. Ama arada boşluk bile olmayan duvardan gelen bu seslerin anlamı neydi ?  Herkes korkuyla sesi takip etmeye başladı.  O sırada büyük bir gürültü koptu. Herkes korkuyorla etrafa bakıyordu.  Birden bir şey bulundukları zindanın kapısını kapattı. Demir parmaklık olmasına rağmen ortada görünen bir şey yoktu . Herkes korkuyla kapıyı açmaya çalıştılar ama nafile kapı açılmıyordu. Daisy ve Daniel ritüel yapmak için hazırlanmaya başladı ama bir anda gördükleri manzara karşısında şok oldular. Hâlâ yaşayan birisi kazığa geçmişti. Bunun defineci olduğunu düşündüler ama o kaleye gelen bir turistti. Ne olduğunu anlamadığını ve bir anda derin bir acı ile kendine geldiğini anlattı. Ölmek üzereydi. Daisy ritüel i yapmaya başladı. Ve ritüel esnasında kapı birçok kez şiddetle açılıp kapandı.  Herkes korku dolu gözlerle daisy ye bakıyordu. Daisy sonunda ritüeli bitirmişti. Kapı açılmıştı. Adamı çıkarıp hastahaneye götürdüler. Ama olanların etkisinden kalan daisy oraya tekrar gitti . Bu sefer başka bir oda gördü. Oraya girdi ve canlı canlı yanan bir hayvan ve canlı şekilde kazığa geçirilmiş birisini gördü. Onu yalnız bırakmayan ekip yine arkasından gelmişti. Bu sefer olay yaşamadılar ama karşılaştıkları manzara çok kötüydü. Burda kıyım yapılmıştı. Her yerde tılsımlar büyüler sözlerle doluydu. Herkes burdan çıkmak için hamle yaparken birden ekipten birisi bağırmaya başladı. Gözlerinden, ağzından ve burnundan kanlar akmaya başladı. Herkes ne olduğunu anlamaya çalışırken kendisinden geçen ve eline bir balta alan Franco onlara doğru koşmaya başladı.  Herkes korkmuştu ve onun kendisini kaybettiğini anlamışlardı. Daisy böyle bir durumda yapılması gerekenleri okumuştu. Herkese onu tutmalarını söyledi. Onun etrafına mumlar dikti ve bir ayin yapmaya başladı.  O sırada Franco deli gibi bağırıyor ve sağa sola saldırmaya çalışıyordu. Daisy ayini tamamlayınca kanlar içinde yere yığılan Franco kendisine gelmiş ancak bayılmıştı. Franco yu hastahaneye götürmenin riskli olacağını düşünen daisy onu kaldıkları eve götürmelerini söyledi. Evde kendine gelen Franco ne olduğunu sordu . Hiçbir şey hatırlamıyordu. Sadece çok yorgundu ve değişik hissediyordu. Franco yu dinlenmesi için bırakan ekip ordan gitme vaktinin geldiğini anladılar.  Sonraki gün neredeyse tamamen kendine gelen Franco'yu da alan ekip sıradaki duraklarına doğru yola çıkmıştı. Bu olanlar sürekli onlardan birisini ya aralarından alıyordu ya da çok kötü etkiliyordu ve ağır hasar bırakıyordu. Peki böyle devam ederse ne olacaktı ? Ekibin sonu mu olacaktı ? Yoksa ekip her şeye rağmen sağ kalabilecek miydi?

PARANOİKLERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin