Medya:Efe Adin
Halâ arabadaydık ve hâlâ Ege ve Yağız'ın atışmalarına maruz kalıyorduk. En sonunda kafamı cama vuracaktım. Neymiş lahmacun çiğköfteden daha iyiymiş.
Okula da kutuplarda sanki. Yarım saattir yoldayız. Çekilmeyecek iki şey var; Istanbul trafiği ve Ege, Yağız atışmaları.
Insanı çileden çıkarmayı çok iyi başarıyorlar. Allah öğretmenlerine sabır versin. Amin.
Onun dışında Mete müzik dinliyor, Efe de yola bakıyordu. Ben de boş boş oturuyorum çünkü kulaklığımı evde unuttum.
Sonunda okula gelmiştik. Okul çok büyük ve moderndi. Bahçede az öğrenci vardı. Grup grup oturuyorlardı. Efe arabayı park ettiği anda kendimi arabadan attım.
Mete'de kulaklığını çantasına koyup yanıma geldi. "Aslında seni uyaracaktım." Dedi şirin bir sırıtışla omzuna yumruğumu geçirip "Seni döverim çocuk." Dedim.
Omuzunu tutup "Abla ya." Dedi dudaklarını büzerek. Ama ben kıyamamki bu çocuğa yaw.
Kolunu omzuma attı ve yürümeye başladık. Efe, Ege ve Yağız Mete'nın omzumda olan koluna şaşkınlıkla bakıyordu. Mete ilerlemeye başlayınca onunla birlikte hareket ettim.
Abilerde arkamızdan geliyordu. Bahçede olanlarda bize dönmüştü. Çoğunun kaşları kalkmıştı. Okulun iç kapısından girip bir odaya doğru gittik. Koridorlar çok ferahtı.
Koridordakilerde kendi hallerinde takılıyordu. Odaya girince kırklarındaki bir adam bizi karşıladı. Mete kolunu omzumdan çekip konuşmaya başladı "Mustafa Amca, bu ablam Alis Adin. Sınıfını öğrenmeye gelmiştik." Dedi saygılı bir şekilde.
Müdür ilk gözleriyle beni süzdü sonra "Hoşgeldiniz yavrum. Hemen bakıyorum." Diyip önündeki defterlere bakmaya başladı.
"10-B. Iyi dersler." Dedi. Bizde kapıya doğru gittik. Kapıyı açarken "Benimle aynı sınıfta değilsin." Dedi. Üzüldüm ya tek başıma kaldım sınıfta.
"Sen hangi sınıftasın?"
"10-A. Sınıflarımız yan yana en azından. Tenefüste gelirsin."
"Gelirim tabii." Dedim ve sınıflarımıza doğru ilerledik. Mete beni götürüyordu.
Biz sınıflarımıza ilerlerken zil çaldı. Sağır oldum bu nasıl bir zil ya. Kulaklarım öldü resmen.
Mete bir kapıyı gösterip "İşte sınıfın." Yanındaki kapıyı gösterip "Şurası da benim sınıfım."
Bana gülümseyip sınıfına girdi. Efe, Ege ve Yağız çoktan sınıflarına gitmişti. Bende sınıfıma girdim ve boş bir yere geçtim. Sınıf doluydu. Sadece bir kaç boş yer vardı. Bende arkalardan bir yere oturmuştum.
Bir kaç kişi gözlerini bana dikmişti ama diğerleri kendilerince takılıyordu. Bana bakanlara s*ktir git bakışlarından yolladım ve önüme döndüm. Bundan sonra bakarlarsa umrumda değil.
Kafamı sıraya koyup hocayı bekledim. Bugün için tek dileğim sakin geçmesiydi. Ancak kapıdan giren kişiyle bu dileğimin gerçekleşmeyeceğini anladım.
Onu görünce içimdeki sınır katsayısı arttı. Mete'ye yaptığı şeyden dolayı ona çok sinirliydim. Şimdide bana iğrenç bir sırıtışla bakıyordu. Tırnaklarımı avcuma bastırıp sabır diledim. G*tünü zor kapatan bir elbiseyle kapıda bana bakıyordu.
Arkasından hoca gelince kıvırta kıvırta yerine doğru gitti. Sırasına otururken hala bana bakıyordu. İğrenç sırıtışıyla dudaklarını hareket ettirdi. Bir şey söylemeye çalışıyordu ama botokslu dudaklarından anlaşılmıyordu.
Hoca konuşmaya başlayınca boya küpüne dalmamak için hocaya döndüm. Hoca da "Sınıfımıza yeni birisin gelmiş. Ayağa kalkıp kendini tanıtsın." Hoca kadındı ve çok kısaydı.
"Alis Adin." Diyip yerime oturdum. Alya'nın olduğu taraftan bir kahkaha geldi. "Demek yeni ailene alıştın. Iyi yapmışsın çünkü abin artık seni sevmiyor. Onun ailesi artık benim."
Dediği şeyle hemen ona döndüm. Üstüne atlamamak için "Hocam tuvalete gidebilir miyim?" Sınıf ve hoca bize şaşkınlıkla bakıyordu.
Tırnaklarımı avcuma fazla sert bastırdığımdan ellerimden kan akmaya başlamıstı. Hoca kanı görünce "Kızım ellerin kanıyor. Hemen revire git."
Hemen sınıftan çıktım çünkü o kıza daha fazla katlanamayacaktım. Sınıftan çıkınca nöbetçi öğrenciye revirin yerini sordum. "En alt katta soldaki oda." Dedi.
Hemen alt kata indim. Ellerimin her yeri kana bulanmıştı ve canım acıyordu.
Revir yazısını görünce hemen kapıyı çaldım "Gir." Sesi gelince direk içeri girdim. Kadın ellerimi görünce şaşırdı ama beni hemen koltuğa aldı ve ellerimi temizlemeye başladı. Alya salağını düşünmemek için kadını inceledim. Kızıl kısa saçaları, mavi gözleri ve bir kaç çili vardı. Kadın çok güzeldi.
Yavaşça ellerimi temizliyordu. Daha sonra ellerim tekrar görünür hale gelince batikon sürdü. Bağırmamak için dudağını ısırdım.
Batikon sürdükten sonra ellerimi sardı. "Bu kadar." Diyip gülümsedi.
"Su ister misin?"
"Çok iyi olur." Bir bardağa su doldurup bana uzattı. Suyu içim ayağa kalktım. Ben kalktıktan sonra zil çaldı. Teşekkür edip dışarı çıktım.
Mete beni beklediği için onun sınıfına gittim. Gittiğimde gördüğüm manzara beni çileden çıkarmaya yetti. Alya, Mete'nin sırasının önünde durmuş onunla alaycı bir şekilde konuşuyordu. Mete'nın gözleri dolmuştu ve yere bakıyordu.
Daha fazla dayanamadım ve Alya'nın üstüne yürüyüp, burnuna yumruk attım. Yumruğunu beklemediği için yere düştü. Mete şaşkınlıkla bir bana bir Alya'ya bakıyordu.
Alya kendine gelmiş olacaktı ki çığırmaya başladı. "Sen bana nasıl vurabilirsin?!"
Bende "Böyle!" Deyip saçından tuttum ve kafasını dizime geçirdim. Fazla sert vurmuş olmalıyımki burnu kanamay başladı. Oluk oluk kan akıyordu.
Bir kaç kişi şaşkınlıktan çıkmış olucak ki beni tuttular. Bazıları ise Alya'yı kaldırıp dışarı çıkardı. Alt giderken "Bunu hesabını vereceksin!" Diye bağırıyordu.
Bende cevap olarak orta parmağımı yüzüne doğru salladım. Sonra Mete'ye "Iyi misin? Dedim.
O hala bana şok olmuş bir şekilde bakıyordu.
"Iyiyim."
"Müdür gelmeden gitsek iyi olacak. Hem seni bir yere götürmek istiyorum. Hadi gel." Diyip elimi uzattım.
Elimi tuttu ve sınıftan çıktık.
70 vote 70 yorum sınır.
Selam, sevdiniz mi bölümü?
En erken yarın bölüm gelir. Çok ödevim var 😣.
Buraya Alis'ı bırakıyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Vita Nova
Genç Kız Edebiyatı"On altı yıl önce bebekler karıştırılmış. Bunu yapanların cezası verilecektir." Dedi doktor bir çırpıda.