32.Bölüm: Göksel Felaket (2.)

1.3K 198 9
                                    

Alice uzaktaki manzaraya baktı. Kai'nin lotus pozisyonunda oturuşunu izledi sessizce iç çekti. Sonra küçük yumrukları sıkılı tedirgin görünen ufak kıza baktı. Onun hayranlık uyandırıcı yüzünde beliren telaş ve hüzünden çok etkilendi.

Bir kişinin nasıl bu kadar aşık olabileceğini anlayamadı. Nihayetinde Kai 12 Antik yaratığın ruhuna ayrıca bazı desteklere sahipti. Göksel Felaketin altında ölmeyeceği açıktı ve bunu en iyi bilen elbette platin saçlı kızdı. Buna rağmen hala çok endişeliydi, bu endişe mantığı geride bırakan aşktan gelmiyorsa neden gelecekti ?

"Bayan... Merak ediyorum da sizi kocanıza bu kadar tutkuyla aşık eden nedir ?" dedi. Alice geçmişte ikisinin aşkı hakkında pek çok şey duydu. Kaos Kuzgunu, 12 Runik Canavarı bir yana insan ırkının kadınları arasında bile açık ara en güzel kişidir. Saf Yin bedenine sahip büyüleyici bir kadındır, ona bir defa bakmak bile kalbinizin çalınmasına sebep olabilir.

Böyle bir kişinin yakışıklı ve yetenekli erkek bulmaktan yana hiç bir sıkıntısı yoktur ki Kaos Kuzgunu zaten en güçlü ve zeki Runik canavarıdır. Buna rağmen Üç Bacaklı Altın Karga ile evlenmiş ve başka kadınları bile kabul etmiştir.

Böylesine gururlu ve otoriter bir kadının başka kadınları kabul etmesi. Kocasını paylaşması şok edici bir şeydi.

Küçük kızın yüzünde ki tedirgin ifade anında yumuşadı, yaşıyla uyumsuz bir olgunluk hafif bir tebessümle eski güzel anıları anımsadı.

"Başlangıçta o ve ben sadece ruhsal çekime sahiptik. O Yang ben Yin bu sebeple doğuştan uyumluyuz ama bu aşk değildi... O ve ben kozmik kanunlardan doğduk, o var olduğu için ben var oldum ve ben var olduğum için o var oldu. Bir bakıma birlikteliğimiz kaderdi." dedi kız hafif bir gülümseme ile Alice sessizce dinledi. Bunun zorlanmış bir aşk olduğunu hissetti, elbette bu hikayeyi biliyordu. Nihayetinde Yin ve Yang denge için birbirini bulmalıdır, doğanın kanunu budur. Aşk asla bir zorunluluk değildi, daha çok bu ağacın güneşe, toprağın suya ihtiyaç duyması gibi doğal bir durumdu. Ne ağaç güneşe aşıktı ne de toprak suya ama birbirleri olmadan yaşayamazlardı.

"İlk tanıştığımızda o henüz bir karga yavrusu, ben beyaz bir kuzgundum. Var oluşumuzun anlamı dışında her şeyden habersizdik. Zamanla büyüdük, birlikte zaman geçirdik ve birbirimize aşinalık kazandık. Aşinalığımızdan sonra doğal olarak evlendik. Evliliğimiz göklerin rızasıyla gerçekleşti. Aşk yerine doğanın yolunu bulmasıydı.

O maceraya çıkıp dolaşmayı severdi, bu maceralar onu olgunlaştırdı. İnsan dünyasında çok zaman geçirdi ve hayatın anlamını kavradı. Kendi eşsiz kişiliğini oluşturdu, zamanla bana davranışları değişti. Gözlerinde ki kayıtsızlık yerini aşka bırakmaya başladığında ona karşı hissettiğim tek şey acımaydı.

Çünkü ben var oluş amacımızı umursarken o sadece anlamsız duyguları önemsiyordu.

Böylece aramızda ki ilişki daha uyumsuz hale geldi. Ondan özellikle uzak durmaya çalıştım, nihayetinde bir gün ciddi bir savaşta ağır yaralandı.

Ona bakmak zorunda kaldım, ilgilendim ve o zaman bana "Bir randevuya çıkalım." dedi." küçük kız parlak bir gülümseme gözlerinde aşk ve özlemle söyledi.

Alice sessizce dinledi. Şaşırmadı çünkü Runik canavarlarının hayatı böyleydi, özellikle Antik 12 Runik Canavarı özel soydan gelen kozmik enerjinin yaratımıydılar. Elbette anne ve babaları vardı ama varoluşları anne babaları yerine kozmik enerjiye atfedilmeliydi.

Bu sebeple çok özellerdi. 

Özel olmalarının yanı sıra duygudan arınmış varlıklardı. Runik canavarlarının ilk safkanları olarak 11 Runik Canavarı da duyguları insanlardan öğrenmişlerdi. Bu bağlamda sadece Kaos Kuzgunu duyguları kocasından öğrenmişti. 

Runik Kıtası Efsanesi (1.Kitap)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin