Her zamanki gibi yavru köpek bakışlarını atarken çoktan gözlerini doldurmuş abisinin ona acıması için elinden gelenin en iyisini yapıyor ve başarıyordu da.
"Sae Yeon yeter artık abiciğim, iki saattir çabalıyorsun. Sence de bir dönem ödevi için fazla değil mi?"
"Abi önemli olan dönem ödevi değil ki... Öğretmenin beni eşleştirdiği çocuğu gördün mü sen? Off var ya bir karizma bir meteor ki görmen lazım. Dehşet bir şey."
Sabrının son zerreleri sınanırken şakaklarına masaj yapmıştı Jisung.
"Sen ödevinizi veremeden çocuğu öldürmemi falan istiyorsun sanırım abiciğim. He, doğru mu anlamışım?"
"Ama abi anlamıyorsun ki. Bir şey yapacağımızdan değil herhalde, sadece ödev hem. Ne olabilir ki?"
Gözlerini yere dikip ayağıyla daireler çizerken kısık sesle söylemişti genç kız bunları.
"Sae Yeon seni çok net duyabildiğimin farkındasındır umarım. Zaten bir şey olamaz fakat bu söylediğinden sonra artık izin falan alman imkansız yani kendini fazla yorma sen. Ayrıca her gün okula seni ben bırakacağım bundan sonra."
"Ya of abi sadece bir hoşlantı işte. Neden bu kadar büyütüyorsun ki, anlamıyorum. Çocuk zaten aşırı cool, kimseye yüz vermiyor. Kızlar etrafında dört dönüyor ama tık yok... Öyle ters ters bakma ayrıca. Ben o dönenlerden birisi değilim. Olmam da."
Jisung kardeşinin ellerini avcunun içine alarak kendisiyle birlikte koltuğa hemen yanına oturttu.
"Bak abiciğim gençsin ve deli dolu zamanlarını yaşıyorsun. Hoşlanmayı bırak sevmeyi de hak ediyorsun ama erkekler böyle düşünmüyor olabilir. İyi niyetini kullanırlar, seni yanlış yollara çekerler. Sen benim küçük kız kardeşimsin sana bir şey olacak diye ödüm kopuyor anlasana."
"Anlıyorum abiciğim ama dikkat ederim olmaz mı? Hem sen bana güvenmiyor musun?"
"Elbette güveniyorum ama bu bir erkeğin evine gitmene izin verdiğim anlamına gelmiyor. Bir kız neden ders yapmak için erkeğin evine gitsin? Kafeye gidip oturur orada yaparsınız. Mümkünse bol insanın olduğu bir yerde... Tartışma bitmiştir, nokta."
"Bir şey yapmayı düşünen kafede de yapabilir ama sen bilirsin tabii."
Gözlerini büyüterek imalı imalı söylemişti Sae Yeon bunları.
"Tch tch tch abisiyle konuşma şekline de bak. Ben seni hiç güzel yetiştirememişim. Hayır anlamıyorum bunu söylerken utanıp sıkılmıyor kızmamdan korkmuyorsun bile."
Kafasını göğsüne yaslayıp aşağı yukarı hafifçe sürterek tatlı olmasına özen gösterdiği bir ses tonuyla "Sen bana kıyamazsın ki. Çünkü sen benim anlayışlı tatlış abimsin."
"Gitmeyeceksin dedim."
"Of abi hadi ama ya. Sunumu nasıl hazırlamamızı bekliyorsun buluşmadan?"
"İş bölümü yapın. İkiniz de kendi kısmınızı yapıp sonradan bir araya getirirsiniz. Bu kadar basit."
"Sunum için prova yapmamız lazım orası nasıl olacak peki?"
"Ben bir şekilde hallederim."
Kafasını abisinin yumuşak hoodiesinden kaldırıp kollarını bağlamış gözlerini devirmişti.
"Olur. Hatta şey yapalım, sen halletmişken sunumu da benim yerime yap okula gidip."
"İyi fikir. Yapalım bunu."
"Ya of odama gidiyorum ben ya."
Her sinirlendiğinde yaptığı gibi yine yanaklarını hafif şişirmiş ve kaşlarını çatmış ayaklanıp giden kızı bileğinden tutarak koltuğa çekti ve kalktığı yere geri otutturarak yanaklarını sıkmaya başladı Jisung.