Oysaki o an Jisung sadece Minho'ya değil kendisine karşı da ilk defa dürüst davranmıştı.
Söylemek isteyip de söyleyemediği sözler bir kütle haline gelmiş üzerine biniyordu fakat şimdi onunla düşüncelerinin bir kısmını paylaşmak rahatlamasına yol açmıştı.
Üstelik az önceki öpücük...
Onun ilkiydi.
Ve bu kadar güzel hissettirebileceğini hayal dahi etmemişti al al olmuş yanaklarını gizlemeye çalışan çocuk.
Sanki onu görmezse kendini gizleyebileceğini düşündüğündüğünden kafasını çevirip gözlerini kaçırdığında Minho gözlerini kapatarak nefesini tekrardan üflemiş, sıcak nefesi oldukça yakınında olmasından kaynaklanarak büyüğünün yüzüne çarpmış ve altındaki bedenin titremesine sebep olmuştu.
"Bana bak Jisung, hiçbir zaman gözlerini kaçırma. Her anını görmek istiyorum... Mutlu olduğunda nasıl gözüktüğünü, üzgünken kırgın bakan gözlerini, utandığında yüzünün aldığı hali..."
Minho denen adam sözleriyle tekrardan onu etkisi altına aldığında yavaş yavaş kafasını çevirerek gözlerinin içine baktı.
Kahverengi gözleri çok derindi. Öyle ki orada kaybolabilirdi.
"İşte böyle... Uslu bir çocuk ol."
Ardından gülümsemiş ve karşısındakini delirtmek istermişçesine olanca yavaşlığıyla eğilerek Jisung'un alev almış iki yanağına dudaklarını bastırarak geri çekildi.
"He-y ben sen-den büyüğüm bir kere. Tamam mı?"
Bunu söylerken sesi git gide daha da sönükleşmişti.
Onun karşısında tüm özgüvenini kaybediyordu adeta.
"Bunun ne önemi var ki Han-ah? Sen her türlü benim küçüğüm olacaksın."
Minho'nun tamamen kontrolü altına aldığı zayıf beden altında ürperirken Minho bu durumdan oldukça zevk almıştı.
Devam etmek istiyordu...
Onun tüm güzelliklerini keşfetmek.
Gözleri, altındakinin boynundan gömleğinin birkaç düğmesinin açık olması sebebiyle ortaya çıkan pürüzsüz beyaz tenine doğru ağır ağır kaydığında dudağını yalayarak sağ alt dudağının kenarını fazla sert olmayacak şekilde dişledi.
Ona izin verir miydi ki?
Jisung karşısındaki çocuğun bu davranışları karşısında gözlerini hızla kırpıştırarak ağzını konuşmak için araladı.
"Mi-nho?"
Onun ismi ağzından nefesine karışık fısıltıyla çıkmıştı ki aynı şekilde karşılık aldı.
"Hmm?"
Bu mırıltısının ardından gözleri tekrardan gözlerine çıkmış. Jisung o an Minho'nun yüzünde daha önce hiç tanıklık etmediği bir ifadeyle karşı karşıya kalmıştı.
Ürkütücü...
"Hâla sarhoşsun Minho. Yapma şunu."
"Söylediğim gibi, tamamen ayığım. Ama sen... Siktir. Çok güzelsin."
Kendini dizginlemek için geriye doğru çekildi ve kamburunu düzleştirdi.
Jisung'un kendisi ondan yapmasını istemeden bir hamlede bulunmamalıydı.
Doğrulmasıyla görüş alanına sol taraftaki komidinin üzerinde duran gömleği ve kemeri girdiğinde kendi üzerini kontrol etmiş tekrardan bakışlarını karşısındakine kitlemişti.