Velilerden oluşan kalabalığı yarmaya çalışarak müdürün odasına ulaşmayı planlıyordum.
Söylenmeleri arasında duyduğum laflar ise umursamadan geçmemi zorlaştırıyordu.
"Bakın sizi de anlıyorum ama ortada bir yanlış anlaşılma var. Onu çok iyi tanırım asla rızası dışında birisine dokunmaz o. Lütfen böyle yapmayın."
"Sen de kimsin ki senin söylediklerine inanalım. Üstelik kendi gözlerimizle gördük, genç bir çocuğa nasıl cinsel saldırıda bulunduğunu. Hepimizin çocukları bu okulda okuyor, onların burada güvende olduklarına nasıl güvenebiliriz, söyler misiniz bize?"
"Aynen öyle. Hem sen neden o çocuğu savunuyorsun ki, akraban falan mı?"
Bana tiksinir gibi bakması kafamı eğip alaycı bir şekilde sırıtmama sebep olmuştu.
"Belli ki Minho'nun cinsel yönelimini öğrenen arkadaşları bundan rahatsızlık duyup onunla dalga geçmek için böyle bir çözüm buldular. Karalamaya çalışıp uğraştıklarını görmüyor musunuz?"
"Sen benim çocuğuma ne ima ediyorsun öyle, açık konuşur musun?"
"Hanımefendi belli ki ne söylesem de anlamayacaksınız? Minho da bir anne babanın çocuğu ve ona yapılan bu durum zorbalıktan başka bir şey değil. Sizin oğlunuz, kızınız aynı muamelemeye haksız yere maruz kalsaydı ne hissederdiniz? Oğlunuza körü körüne güvenmek yerine onda da hata olabileceği ihtimalini düşünmenizi tavsiye ediyorum. Ayrıca akrabası olup olmadığını sormuştunuz. Hayır onun sevgilisiyim ben. Ve sevgilimin Minho oluşuyla gurur duyuyorum."
"Ne sevgilisi mi?"
"Ama ikisi de erkek bu çok tuhaf."
"Kore gibi bir ülkede bu yasadışı değil mi?"
"Üstelik erkeklerden mi hoşlanıyormuş? O bu okulda asla barınmamalı."
Videodaki çocuğun annesi olduğunu belirten kadının söyledikleri karşısında acı acı gülümsedim.
"İşte çocuklarınız da aynı sizin gibi düşündüklerinden oluyor tüm bunlar. Acınası..."
Ardımda şaşkın bakışlar bırakarak söylediğimin ardından müdürün odasına girdim.
"Merhaba müdür bey. Olabildiğince çabuk buraya gelmeye çalıştım. Çocukların velileriyle de görüşme fırsatım oldu biraz önce ve olayı tamamen yanlış anladıklarını gördüm. Tüm bu söylenenlere inanmamanızı rica ediyorum. Bunun için genç bir çocuğun eğitim hayatını hiç edemezsiniz. Bunu ona yapamazsınız."
"Öncelikle oturun lütfen Jisung bey ayakta kaldınız. Sakin olun da konuşalım."
Derin bir nefes verip vücudunu gevşetti ve müdürün işaret ettiği yere oturup bakışlarını ona yönlendirdi.
"Öncelikle bu durumdan ötürü sizin kadar ben de üzgünüm. Hiçbir öğrencimin böyle bir muamele görmesini istemem. Üstelik Lee Minho ne kadar soğuk birisi gibi dursa da şimdiye kadar hiçbir saygısızlığı olmadı. Evet bunu yaptığına inanmıyorum, elbette başka bir açıklaması vardır durumun ancak Minho burada benim sorumluluğumda olduğu kadar diğerleri de okulumun değerli birer öğrencileri. Dolayısıyla onları ve velilerinin sözlerini de değerlendirmek zorundayım."
"Bu dediklerinizin ben de farkındayım. Ve haklısınız da ama o videoda görülenler doğru değil ki. Sırf daha fazla kişiler diye onlara mı inanmamız gerekiyor. Bir şey yapamaz mısınız?"
"Bunu ben de günlerdir çok düşündüm ama maalesef elimden bir şey gelmez. Minho'yu üzülerek okuldan atmak zorun-"
"Hayır bunu yapamazsınız. Bu haksızlık. Onun tek yaptığı bir erkekten hoşlanmaktı başka hiçbir şey yapmadı ve bu bir suç değil. Onu bu şekilde karalamalarına izin veremem."
