Son birkaç gündür Jisung Minho'yu fazlasıyla şaşırtıyordu, öyle ki reddedeceğinden emin olduğu için kafasında kendince tehdit senaryoları bile oluşturmuştu.
Neyse ki bunlara gerek kalmadı diye düşünerek iç geçirdi ve kafasını yana yatırarak sevimli bir şekilde gülümsedi.
"Benim sevgilimken başka kimseye bakamazsın ama Han-ah. Ben kıskanç birisiyim. Seni sadece kendime saklamak istiyorum."
"Konumuz yine Seungmin mi?"
"Neden o olduğunu düşündün ki? Yoksa onda gözün mü vardı?"
Dalga geçermişçesine ufak bir kahkaha attı ama gerçekten yanıtını merak ediyordu. Sadece onu böyle basit bir mesele yüzünden sıkmak istememişti.
Aslında onun açısından basit değildi ama Jisung'a güvenmek istiyordu o yüzden üstüne gitmenin de bir manası yoktu.
En azından şimdilik.
"Öyle bir şey yok Minho. Bu meseleyi kapatabiliriz miyiz artık. Hem ayrıca... Sen üstünü ne zaman giyinmeyi düşünüyorsun?"
Minho son cümlesinin ardından kafasını eğmiş sağa sola hafifçe sallayarak sırıtmıştı.
O gerçekten çok sevimliydi.
"Neden, böylesi daha iyi değil mi? Gözlerine bayram ettiriyorum işte. Senin de istediğin bu değil mi zaten?"
"Ha ha ha çok komiksin Minho. Neden böyle bir şey isteyecekmişim ki?"
"Öncelikle biz artık sevgiliyiz, bana adımla hitap etmeye devam mı edeceksin? Esas konuya gelecek olursam, dakikalardır çıplak tenimde gözlerinin dolaştığının farkındayım. Bunun üzerine hâla inkar mı edeceksin Han-ah, hm?"
Sevgili... Evet kabul etmişti ama sevgili olan insanlar birbirlerine nasıl davranır, nasıl hitap ederlerdi ki? Bu konuda amatör olduğu için kendisini son derece kötü hissetti Jisung.
En azından denemeliyim diye düşündü.
"Tamam, oldukça güzel bir fiziğin var bunu kabul ediyorum. Hem ne var yani bakmışsam? Güzele bakmak sevaptır.(İmanlı Jisung) İsteyerek de bakmıyordum zaten.Sadece gözlerim kayıyor... Lino."
Konuşması boyunca yerde sabit kalan gözlerini oradan ayırarak ellerini arkada, belinde birleştirdi ve kaş altından bakarak bir çocuk gibi masumca yüz ifadesini okumaya çalıştı.
Beğenmedi mi?
Saçma oldu değil mi?
Biliyordum...
Kaşlarını kaldırmış hiçbir şey demeden kendisine bakıyordu Minho.
"Bu tarz şeylerde oldukça kötü olduğumu biliyorum. Tabii ki de sevmedin. Hiç söylememiştim gibi farz et lütfen."
Bunu söylerken tekrardan gözlerini kaçırmıştı ki dudaklarında hissettiği baskıyla tekrardan bakışlarını gözleri kapalı adama kenetlemişti.
Dudakları üzerindeki dudakları hareketlenirken sol eliyle yanağını sağ eliyle ise sevdiğinin ince belini kavramıştı Minho.
Dudaklarının tadı öylesine güzeldi ki...
Onu deli divane eden bu güzel hisle gözlerini yavaşça yumdu.
Tam karşılık vermek üzereyken dudakları üzerinde hissettiği yumuşaklık kaybolmuş bunun oluşturduğu hayal kırıklığıyla gözlerini aralamıştı.
Neden sürekli bunu yapıyordu ki?
Bilerek devam etmiyor gibiydi. İstemiyor muydu yoksa?
"Aksine... Çok sevdim Han-ah. Bana bundan sonra hep böyle hitap et lütfen."