3.Bölüm

1.6K 201 286
                                    

Jisung

Beni görür görmez içlerinden ikisi saçını düzeltirken uzun kızıl saçlı olan el aynasını alıp rujunu tazelemiş ağzı açık olan çantasına ruju geri bırakırken sandalyede yan dönüp elini sallamıştı.

"Garson bey buraya bakar mısınız?"

Kızların bana bu şekilde asılmasına gerçekten dayanamıyorum fakat iyi bahşiş bırakıyorlar o yüzden pek de önemli değil açıkçası.

Önlüğümü düzelttikten sonra sipariş defterini ve tükenmez kalemi alıp yakama koyarak en içten gülümsememi takınmış masalarının başında durmuştum.

"Ne arzu ederdiniz güzel bayanlar?"

Para için katlandığım işkenceye bakar mısınız...

Sözlerimin ardından kızaran yanaklarını avuçlarının içine almış utanmış bir şekilde kafasını sallamıştı kızıl saçlı olan.

"Bulgogi ve kimchi lütfen."

"Acılı ramen istiyorum."

"Tteokbokki ve 4 kişi için 4 şişe soju alabilir miyiz lütfen."

3 kişi olduklarından dolayı etrafa bakınmış gelen birisi var mı diye kolaçan etmiştim.

"Bir arkadaşınızı bekliyorsunuz sanırım."

"Hayır sadece garsonumuzun yarım saatini bize ayırmasını istiyoruz."

Şaşırmamıştım çünkü buralarda bir gelenek olmuştu artık beni sofraya davet etmek.

Böyle bir şey başıma ilk geldiğinde patrondan bir ton azar yemiştim, hatta tekrarlanırsa beni kovacağını dahi söylemişti fakat sonrasında müşteriler değerinden fazla para vererek bunu garsonunuzu çaldığımız vakte sayın dediklerinde müşteri memnuniyetinin en önemli şey olduğunu ve beni çağırdıklarında saygısızlık etmeyip oturmam gerektiğini söylemişti.

Anlayacağınız hayatı para olmuş insanlardan sadece bir tanesiydi patronum.

Oturmam sorun olmazdı yani, bunu devamlı müşterim olan beni görmek için gelen kızlar ve erkekler de çok iyi biliyordu zaten.

Öyle ki menüde bile geçiyordum, fiyatım dahi patronumuz tarafından belirlenmişti.

Müşteriler için bir yemektim kısacası...

"Mesai saatlerimde içmiyorum hanımlar."

"Ne yani bizi üzecek misin?"

"Burada içki içemez gibi bir yazı göremiyorum. Biz ne dersek yapmak zorunda değil misin?"

Yemek derken ciddi değildim...

Bu kızlar beni gerçekten yemek olarak görüyor sanırım.

"Orada adımın geçtiğini biliyorum fakat ben de bir insanım ve tercih etmiyorum, daha akşama kadar çalışmam lazım."

"Hayır mı diyorsun yani?"

Tehdit kokusu alıyorum...

"Diyemez miyim?"

"Tabii ki diyebilirsin fakat fiyatın düşer. Patronun bu durumdan memnun olur mu sence?"

Doğru hissetmişim.

Bu kızıl saçlı gerçekten işini biliyor. Ayrıca patavatsız da. Acaba Minho'yla bir akrabalığı var mıdır?

"Tek seferlik bir sorun olmaz sanırım. Ben siparişlerinizi getireyim."

Arkamı dönmemle sahte gülümsemem yüzümden silinmiş kaşlarım çatılmıştı.

Telefonumu çıkartıp kardeşime hâla bilincim açıkken ayık kafayla bir şeyler yazmak istedim.

Hayatımın Notası / Minsung Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin