"Lanet olsun. Ne diyorsun sen?!"
Bizim sevgili olduğumuzu biliyor mu yani? Nasıl?
"Abi. Salonda mısın? Sesin geliyor."
Kapının kolunu indirdiğinde iyice geriye yaslanmış açmasına engel olmaya çalışmıştım.
Bir yandan ise elimle Minho'ya çabuk olmasını işaret ediyordum.
Biliyor olsa bile bu hiçbir şeyi değiştirmezdi.
Bizi bu halde görmesine izin veremezdim.
Nihayet giyinip koltuğun kırlentlerini düzeltmiş yerden aldığı kazağımla yanıma geldiğinde elime alıp üzerime geçirdim, bir yandan da ayağımla kapıyı tutuyordum.
Salona son bir kez göz gezdirip sorun kalmadığına kanaat getirdiğimde kapıyı bıraktım.
Bırakır bırakmaz açılmıştı doğal olarak.
Anlamaz gözlerle karşısında duran bize baktığında bir açıklama yapmam gerektiğini fark ettim.
"Minho'yla önemli bir konu hakkında konuşuyorduk da kapıyı duymamışız. Bir şey mi vardı küçük kardeşim?"
"Yok, bir şey yok. Sadece sesini duyunca merak ettim. Ama kapı neden açılmadı ki? Salonun anahtarı da yok hem."
"Tutukluk yapmıştır belki Sae Yeon, nerden bileyim?"
"Tamam sakin ol. Bir şey demedim, neden kızıyorsun ki? Neyse boşver. Bugün benim için zor bir gündü, odama geçiyorum. Sonra konuşuruz."
Zor bir gündü derken Minho'ya bakmıştı.
Tanrı aşkına tam olarak neyi öğrendi bu kız? Ve neden bana sinirli değil de sadece Minho'ya kırgın?
Aslında okul saati bitmeden eve geldiği için onu azarlardım ama şuan hiç sırası olmadığını düşündüğüm için bu konuyu açmamaya karar verdim.
"Tamam Yeon, gelirim yanına birazdan."
Sözümü bitirmemi beklememiş kafasını sallayıp dönüp gitmişti.
Tamamen gittiğinden emin olduğumda kapıyı kapattım.
Sessiz çıkmasına özen gösterdiğim ses tonumla sordum.
"Burada neler olduğunu bana açıklayacak mısın? Önce sen gözlerin kıpkırmızı kapıma geliyorsun şimdi de kardeşim bu hâlde. Sae Yeon tam olarak neyi öğrendi, neler oldu okulda? Neden kaçtın?"
"Tamam sakin ol. Gel oturalım. Teker teker her şeyi açıklayacağım sana. Emin ol bugün benim için de çok zordu."
Ne olup bittiğini öğrenmeden üzerine gitmek istemiyorum, o yüzden mümkün olduğunca normal bir ses tonunda sorularımı sorup konuştum.
Elimden tutup koltuğa oturtmuş yanıma geçtiğinde elini çekip derin bir nefes aldı.
"Okuldakiler gay olduğumu öğrenmiş. Hepsi biliyor."
"Ne?!!"
Anın şokuyla ayağa fırlamıştı Jisung.
Kontrol edemediğim ses tonumla bağırdığımın farkına sonradan varmış Minho'nun işaret parmağını dudağına bastırıp sessiz olmamı işaret etmesiyle susup oturmuştum.
"Nasıl oldu bu? Sen, sen iyi misin? O yüzden mi-"
Demek o yüzden ağlamış kendini bu kadar helak etmişti.
Onun için çok zor olmuş olmalıydı ve sevgilisi olarak bu zor anında ben yanında olmamıştım.
Şaşırmıyorum artık. Yine her zamanki gibi bir halta yaramıyorum işte.