Vera'nın Günlüğü (2020)Güneşin sunduğu aydınlık bugün biraz daha azdı. Bulutlar güne isyan edercesine kararıp bozarıyordu. Boş sokakta attığım her adım yankılanıyordu. Gideceğim yere doğru adımlarken sokağı arkamda bırakıp yine aynı düzlükte boş bir caddeye çıktım. Burası her ne kadar sakin bir kasaba olsa da havanın kötümserliğinden nasiplenmişti bugün. Genelde yağmurlu ve kasvetli olan hava insanlardaki enerjiyle paralel bir şekilde işliyordu.
Adımlarımı olabildiğince yavaş atmaya özen göstersem de ayaklarım sanki benden bağımsızmış gibi bir an önce ona kavuşmaya çalışıyor gibiydi. Heyecanlı mıydım? Belki. Mutlu muydum? Kesinlikle hayır.
Aylar sonra onu görecek olma ihtimalim, bir ömür göremeyeceğimi düşünen kalbime tekme atar gibi acımasız bir darbe olmuştu. Kafamın içinden geçen bin bir türlü düşünce kalbimin heyecansız çarpıntısıyla karışıyor, damarlarımın içinde dolaşan kanın bana zehir olabileceği bir karışım sunuyordu.
Heyecansızlığım belki de sadece onu görene kadardı. Olayın ciddiyetini farkına varamayan zihnim kendini kandırarak sürekli geri ötelenmişti. Çiselemeye başlayan yağmurla birlikte kapüşonlumun şapkasını kafama örttüm. Yanından geçtiğim dükkanlar kapalıymışçasına sakindi. Bu taşlı yolun sadece birkaç adım ötesinde içerisinde onun bulunduğu kafe vardı.
Bu düşünceyi es geçerek adımlarımı hızlandırdım. Çantamın sapını daha çok sıktım ve geldiğim kafenin önünde durup sakince tabelaya baktım.
La p'tite creperie
Daha önce sadece bir kez geldiğim bu minik kafe, o an bütün şirinliğini yitirmişti gözümde. Oysa ki içerisi oldukça kasvetli bir dekora sahipti. Farkına varamayacağım kadar negatif biri olmuştum zamanla.
Derin bir nefes alarak içeri girdim. Bakışlarım direk olarak aradığım kişiyi buldu.
İşte o an. O an ne mi hissettim? Sadece kırık bardaktan su içmeye çalışan bir çaresizdim.
-------------------------
2016
'Oğlun bir katil.'
Yanlış okuduğumu sanarak tekrar tekrar baktım. Bize yollanan el yazısından farklıydı. Muhtemelen bunu Cihangir TÜMER yazmış ve Zahir'in babasına yollamış olma ihtimali çok yüksekti. ''Bu da ne demek oluyor?'' dedim Barlas'a. Elimdeki kağıdı ona uzattım. Derin bir nefes alarak kafasını salladı. ''Bilmiyorum. Bunu bir zarfın içinde masanın üzerinde buldum. Tahminimce içinde bize yolladığı fotoğraflar vardı.'' dedi en mantıklı olan fikri dile getirerek.
''Ya başka bir şey varsa? Ya da sadece bu yazıyı yolladıysa?'' dedim. Belki de içinde Zahir'e ait başka bir delil vardı. ''Bilmiyorum. Allah kahretsin ki bilmiyorum.'' diye bağırarak elini direksiyona vurdu. Boş bulunarak yerimde sıçradım. Ani yükselişini beklemiyordum. ''Siktiğimin herifinin bizimle ne derdi var bilmiyorum. Onu bulduğumda kesinlikle öldüreceğim.'' dedi. Bütün sinirini direksiyondan çıkarır gibi sıkıyordu. Bu halini ilk defa görmüyordum ama sinirine ekstra olarak bıkkınlık eklenmişti. İşte bu korkutucu bir hal alıyordu.
Ne söyleyeceğimi bilmiyordum. Ne söylesem durumumuz düzelmeyecekti veya onun sinirini geçiremeyecektim. Bu yüzden yol boyu sessiz kalarak düşünmeye çabaladım.
Aradan geçen yirmi dakika sonunda bir siteye gelmiştik. ''Burası neresi?'' güvenlik Barlas'ı tanıyor olacak ki bir şey söylemeden girişteki otomatik kapı açıldı. ''Kağan'ın evi.'' dedi düz bir şekilde. Az önceki gerginliğinden eser kalmamış gibiydi. Ya da sinirini bastırmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PİNHAN
Mystery / ThrillerBirbirinden bağımsız tam yedi kişi. Karakterleri, yaşam tarzları, sosyal hayatları ve fikirleri asla uyuşmayan, birbirleriyle hiçbir alakası bulunmayan bu yedi farklı kişi, hayatlarının dönüm noktası olan ve geleceklerini zindana çeviren o gece, bir...