BÖLÜM•1 SİRAYET

752 442 1.3K
                                    

   Herkese merhabaaa, ilk bölümü düzenleyip sizlerle paylaştım. Bu bölüm daha sakin ve olayların başlangıcı olarak geçiyor. Asıl olaylar ikinci bölümde patlak vermeye başlayacak... Umarım ilginizi çeker, keyifli okumalar.

(Bir gıcık yazar notu: Vote ve yorumlarınızı eksik etmeyin pls!!! :)

VERA'NIN GÜNLÜĞÜ (2020)

Hayatta bazı anlar vardır. İsteğimiz dışında gerçekleşen, ne yaparsak yapalım sonunu değiştirmenin mümkün olmadığı anlar...

Hani derler ya her şey olacağına varır diye, işte şuan tamda o andaydım. Olaylar en kötü şekilde olup bitmişti.

Elimizden geldiğince bir şeyler yapıp, tüm soyut ve somut varlığımızla çabalayıp, kurtarmaya çalıştığımız hayatlarımız ve sevdiklerimiz, bizim elimizde olmadan gözümüzün önünden kayıp gitmiş ve farkında olmadan bize sadece uzaktan seyirci olmak kalmıştı.

Şimdi düşünüyorum da bütün bunlar olmasaydı, belki sonumuz daha farklı olabilirdi.

Peki ya o zaman da birbirimizi tanıyacak mıydık? Kaderimiz, er yada geç aynı yol üzerinde kesişecek miydi?

Belki yitip giden zaman üzerinden kurgular üretip, düşünmek boşa zaman kaybıydı. Bilemiyorum. Belki de şuan sadece düşünce kirliliği yapıp, tüm benliğimi, pişmanlıklarım ve isteklerim için yavaş yavaş kirletiyordum.

Galiba artık bunun bir önemi yok, çünkü ruhum çoktan zifte bulanmış bir asfalt gibi her daim taze, kötü kokan ve en önemlisi yanlışlıkla o zifte bulandığınızda asla çıkmayan bir leke gibi kötülüğe ve karanlığa bürünmüştü. Ruhumuzu pislikten ayırmanın yolu yoktu.

Bize bulaşan herkes, bizimle beraber asla kurtulamayacakları bir çıkmaza girmişlerdi.

Keşke onları kendi karanlığımızdan çıkarıp, kirli bir sayfayı siler gibi tertemiz ve eski boş haline çevirebilseydik. O zaman hayatları hakkında istedikleri gibi karalar, sayfayı iyisiyle kötüsüyle, en önemlisi kendi seçimleriyle, itinayla doldururlardı.

'Keşke' her zaman çaresizliğin kelimesidir.
Başkalarının keşkeleri olmamanız dileğiyle.

Artık yüzleşmenin zamanı gelmişti.

Böyle olmasını biz istemedik...

——————————

2016

Uyku sersemliğim tazeliğini korurken, tıpkı yarım saattir olduğu gibi dolabın karşısında oturmuş, ne giyeceğime karar vermeye çalışıyordum.

Daha doğrusu henüz dolabın karşısında yere bağdaş kurmuş, dirseğimi dizime yaslamış ve elim yanağımda, bir gözüm yarı açık, diğeri kapalı halde kendime gelmeye çalışıyordum.

Birçok renk kıyafetlerle dolu olan mavi renk gardrobumda, kalabalığın ve canlılığın aksine genelde giyinmek için tercih ettiğim tek renk maviydi.

Öyle saatlerce süslenen, her giydiğim bana yakışsın mantığıyla giyinen, psikopat gibi tüm sosyal medyada ve dergilerde modayı takip edip, günü gününe uyumlu giyinmeye çalışan biri değildim. Hiç olmadım. Her rengin insanlar üzerinde bir etkisi, enerjisi olduğunu düşünen biriyim ve mavinin her tonu kesinlikle bana bol mutluluk, neşe ve heyecan kattığını hissediyordum.

PİNHANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin