BÖLÜM•9 ÇIKMAZ FİKİRLER

248 263 0
                                    


VERA'NIN GÜNLÜĞÜ  (2020)

      Telefonun kapanmasına çok az saniyeler kala açmaya karar verip kulağıma yaklaştırdım. Sesimi çıkarmadan karşı taraftan bir ses işitmeyi bekledim. Karşı tarafın açtığımı anlayacağı ve cevap verme süresi dolmasına rağmen hâlâ ses yoktu.

Kendi nefes alışverişlerimin duyulduğuna emin olduğum gibi karşı tarafın da bir ölü kadar sessiz oluşu ve nefes alışverişleri duyulmayacak kadar az oluşu beni şüphelendirmişti.

Aradan geçen iki dakika boyunca beklesemde ses gelmedi. 'Konuşacak mısınız?' Diyerek bir cevap beklediğimi belirttim. Hiçbir ses gelmeden bir kaç dakika daha geçti. İçimdeki şüphenin git gide artmasına neden olan şey karşı taraftan yükselen, bir kadının uzaktan gelen gülme sesiyle aniden kapanan telefon oldu.

Kaşlarımı çatarak elimdeki telefona baktım. Bu neydi şimdi? İçime doğan karamsarlığı engelleyemiyordum. Bir sorun vardı ve o sorunun ne olduğunu ve kimlerle ilgili olduğunu öğrenmek belki bu hayatta duymak istediğim en son haberdi.

Telefonu çekyatın üzerine fırlatarak masamın yanına geri yürüdüm. Sıkıntılı bir ifadeyle elime kalemi alıp günlüğüme olanları ve hissettiklerimi acilen yazmaya başlayacağım sırada ikinci kez aynı melodi kulaklarımı doldurdu.

İyicene şüphelenmeye başlarken telefonu açıp açmamak arasında kaldım. Ayaklanarak merakıma yenik düştüm. Her zamanki gibi...

Telefonu elime aldığımda aynı numaranın aradığını gördüm. Açıp kulağıma götürmeden hoparlöre almayı tercih ettim bu sefer. 'Kimsiniz?' Diye söze girdim direk. Sinirlenmeye başlamıştım.

Hafif bi öksürük sesi geldi önce. Tanıdık bir hissiyatın içime doğması normal miydi? Genzini temizledi bu sefer aynı kişi. Sanırım bir türlü konuya giremiyordu. Biraz daha sabırla bekledim. Geçen birkaç dakikanın ardından tam konuşacağım sırada duyduğum sesle az daha telefonu elimden düşürüyordum.

'Benim.' Dedi sadece. Ben. Sadece beş harften oluşan bir kelime. Bu kadar sıradan ama bir o kadar kendini bana tanıtacak kadar bilindik o ses. Benliğime kazınmış bir kişiliği anlatan ve başka kimsenin anlayamayacağı tek kelime.

Belki bedenlerimiz ayrı yollara düşmüş olabilirdi ama her gün ve her saniye aynı satırlarda buluşan ruhlarımız, nerede olsa bilirdi. Kimse sahip olduğu kalbin mahkumiyetinden kaçamaz.

'Neden aradın?' Diye içimde kalan tek duygu kırıntısıyla konuştum. Cevabını en az söylediğim bir sitemle bekliyordum.

———————

     2016

      Demek ki ona da ulaşmışlardı. İçimin bir nebze de olsa rahatlaması, kendi başıma bu işin altından kalkamayacak kadar çaresiz oluşumdandı. 'Nasıl yani sen nereden biliyorsun?' Dedim ona da bir kağıt üzerinde yazan yazıyla şantaj muamelesi yaptıklarını göz önünde bulundurarak.

'Bir mektup geldi. İçinde adamı gömerken ki fotoğraflarımız var.' Dedi kısaca. Duyduğum şeyle iki kat daha şaşkınlığa uğradım. Bildiklerinin birer kanıt niteliğinde oluşu bizi gerçekten ciddi anlamda mahvedebileceğini gösteriyordu bu kişinin.

'Nasıl olur bu? Biri bizi resmen takip etmiş.' Dedim korkuyla. Onaylamasını istemiyordum.

'Hemen buluşmalıyız. Diğerlerine de ulaş, konum atıyorum gelin.' Dedi. Sesinde itiraz istemeyen bir öfke vardı. Onaylayarak telefonu kapadım.

PİNHANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin