BÖLÜM•2 MUAMMA

562 426 702
                                    



VERA'NIN GÜNLÜĞÜ (2020)

        İnsan en çok hangi yaşında mutludur? Veya doğru soru; en çok hangi anlarında mutludur?

Mutluluk, bulunduğumuz mekana göre mi değişir? Yoksa o anın içindeki insanlara göre mi belirlenir?

Bence mutluluk, sağlıkla yaşadığımız ve sevdiklerimizin her daim yanımızda olduğu her an bizimledir.

Üzüntülerimiz de mutluluğa dahildir. Kırgınlıklarımız da mutluluğa dahildir. Aynı şekilde heyecanlarımız, şaşkınlıklarımız, korkularımız...

Sevdiklerimiz olduğu müddetçe elbet bir gün, bu farklı hislerimizi ve yaşadıklarımızı çoşkuyla anlatırız. O anlarda, geçmişteki yaşadığımız farklı hislerden tamamen uzak bir şekilde eğlenir ve geçmişteki hissimizden arınıp, sadece mutlu oluruz.

Geçmişi unutmuş, geleceğimizde üzerini saf, temiz bir duyguyla bastırırız.

Peki bizler mutsuzlukla, istemeyerek ve zorla gittiğimiz o partinin mutluluğumuzun son demlerinin olduğunu bilerek gitseydik eğer, yine de mutsuz olur muyduk?

Yaşadıklarımızın üzerine bir sünger çekip hayatın tadını çıkarır mıydık?

Peki ya en önemlisi ileride o anları gülerek anlatabilecek miydik?

————————

2016

Şokla araladığım gözlerimi hızla kapadım. Sanki bir film sahnesinin ortasında en dehşet verici halimle oyunculuğumu konuşturuyordum. Bu kadar gerçekçi bir anın içerisinde oluşumu, ustalıkla göz ardı etmeliydim. Edecektim.

Bir kez daha gözlerimi aralayacaktım ve bütün gördüklerim buhar misali yavaş yavaş havada süzülecekti. Tamam, sakin olmalıydım. Derin bir nefes daha alıp, nefesimi tuttum. Tek gözümü korkarak hafifçe araladım. Pürüzsüz aynadan gördüğüm görüntü az öncekinin kopyasıydı.

'N'olur, beni ele verme.'

Birilerinin duymamasını belli eder tonda, oldukça kısık sesle ve gözlerinden süzülen yaşlarla konuştu arkamdaki kız.

Dilimin ucuna gelen kelimeleri tuttuğum nefesimle birlikte tekrar tekrar yuttum. Diğer gözümüde açıp, derin bir nefes almaya karar verdim.

Yaşadığım anlık stres büyük bir baş ağrımı beraberinde getirmişti.

'O adamı ben öldürmedim.' Dedi bu seferde kendini izah etmeye çalışarak.

Ellerimi lavabonun pürüzsüz yüzeyinden ayırdım. Tamamen dikleşerek, aynanın köşesinden kızın eliyle işaret ettiği yere baktım.

İçeriye girdiğimde şaşkınlıkla elimden yere, yüz üstü düşen telefonumdan süzülen flash ortamı görebilmek için yeterli olanak sağlıyordu.

'Polise ihbar e..'

'Kes sesini!' Sinirle adeta tısladım. Neye bu kadar sinirlendiğim konusunda bir fikrim yoktu.

Kız, çaresizce ve sürekli ağlayarak, yarım yamalak bir şeyler mırıldanıyordu. Tiksinircesine baktığım bakışlarıma ve söylediğim söze karşılık hıçkırıkları daha da arttı.

'B..ben yapmadım. Yemin ederim yapmadım.'

Elindeki siyah, büyük bıçak beyaz fayansa gürültüyle düştü.

PİNHANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin