BÖLÜM•8 DOMİNO ETKİSİ

259 286 75
                                    


  2016

          Bir hafta. Cesetle birlikte karanlığa boğulalı tam bir hafta. Cesedi gömüp kendi halimize veya hayatımıza döneli tam bir hafta olmuştu. Diğerlerinden ne kadar haber alamasam da onlarında en az benim kadar çaresiz hissettiklerine emindim.

Yedi gün boyunca dışarı çıkmayı bırak bir kez bile camdan dahi bakmamıştım. Perdeleri annemin zoruyla açıyor o evden gidince kapatıyordum. Bir hafta boyunca hava bir kere bile güneş açmamıştı. Tıpkı içimdeki gün yüzü göremeyecek olan vicdanım gibi sürekli ağlıyordu bulutlar.

'Vera?' Kapının tıklama sesiyle uzandığım yataktan doğruldum. 'Gel abi.' İçeriye giren kişi her zaman ki neşesinin aksine suratsız bi şekilde gelen abimdi. Odaya girişiyle yoğun parfüm kokusu ciğerlerime bayram neşesi sundu.

'Güzelim bence bir daha doktora gitmeliyiz. Baksana sürekli yatıyorsun. Kalk hadi hazırlan götüreyim.' Dedi abim. Bir haftadır sürekli ateşim çıkıyor, yaşayan bi ölü gibi bembeyaz bir şekilde evin içinde dolanıyordum. İlk iki gün ruh gibi bitkin dolandığımı gördüklerinde korkup beni doktora götürmüşlerdi.

'Abi gerçekten iyiyim. Sadece üşütmüşüm birkaç güne toparlanırım. Doktorda söyledi ya.' Dedim onu iyi olduğumu ikna etmeye çalışarak hafifçe gülümsedim.

Abim yanıma doğru yaklaşarak ayak ucuma oturdu. 'Vera bana söylemediğin bir şey mi var?' Diyerek şüpheci bir şekilde suratıma baktı. Kaşlarını çatmış bir çocuk edasıyla oldukça komik duruyordu. Bu bakışı biliyordum. Geçen günlerde sürekli beni kollasa bile şu an ne olduğunu öğrenmek için bir şeyler planlıyor gibi bakıyordu. Bu olmamalıydı.

Daha fazla şüphe çekmemek için olayı dalgaya alarak ona biraz yaklaştım ve sırıttım. 'Abicim gerçekten bir şey yok. Biliyorsun o gece dışarıda fazla kaldığım için çarpmış biraz hava. O kadarcık.' Diye o geceyi hiç hatırlamak istemesem bile aklımdan çıkmayan sahnelerin üzerini soluksuz bi yalanla örtmüştüm.

'Eğer canını biri veya bir şey sıkıyorsa söyle. Yoksa biri mi üzdü seni?' Diyerek şüpheci tavrına devam etti. 'Ya Behroşko bir şey olsa sana kalmadan ben ağzını burnunu kırarım o hıyarın.' Diyerek yanaklarını sıktım. Bunu ima etmeye çalıştığını bilerek. Bu hareketimden nefret ettiği için yüzünü buruşturarak ellerimi uzaklaştırmaya çalıştı. 'Kızım söyleme şöyle demiyor muyum?' Diyerek yaptığım duble harekete karşı hoşnutsuzluğunu belirtti.

'Konuyu dağıtmaya çalıştığını anlamadım sanma.' Suratıma doğru parmak salladı. 'Abi yok bir şey diyorum. Hâlâ ısrar ediyorsun ya.' Dedim. Sinirli bi ifadeyle ve bana yine hesaplar sormaması için yattığım yere geri kaydım. Kollarımı birleştirip ondan tarafa bakmadım. Genel olarak kurtulmak istediğimde bunu yapıyordum ki yemeyeceğini bildiğim halde.

Abim bir anda kahkaha attı. Neye güldüğünü anlamak için yan gözle ona baktığımda bana güldüğünü anlamam uzun sürmedi. 'Ne gülüyorsun be.' Diye söylenerek birazdan dışarı çıkacağının kanıtı olan oldukça bakımlı duran sapsarı yapılı saçlarını bozmak adına yorganı kafasına attığımda altında biraz cebelleşse de sonunda kurtulmayı başardı. 'Seni öldüreceğim Vera. Şimdi kim alacak seni elimden?' Diyerek yataktan alev topu şeklinde kalkarak üzerime gelmeye başladı. Evde ikimizden başka kimse olmadığı için şu an beni kurtaracak kimse yoktu. Korkuyla sağıma soluma baktım. Hoş elime bir şey alsam abimin kafasına geçirecek halim yoktu. Sırf konu dağılsın diye saçmalayıp onun öfkesinin kurbanı olmaktan bir türlü akıllanmıyordum.

Onun bam teli olan saçlarına bastığımı bildiğim için çoktan tahtalı köy yolcusu hazırlıklarını yapmaya başlamalıydım. 'Abi bilerek olmadı, elimden kaçtı üzerime çekecektim yorganı.' Diye şirinlik yapmaya çalışırken konuştum. Aynı zamanda kapıya doğru geri geri ilerliyordum.

PİNHANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin