3. Bölüm

1.2K 51 0
                                    

Defin telefonu açtığında sırıtmam daha da büyümüştü. "Benim Defin. Alef. Okuldayım. Anlatacaklarım var"

Kısa bir sessizlik oldu. Sonra bana her zaman hoş gelen melodik ve erkeksi sesini tekrar duydum "Dinliyorum"

Ona okula gelişimden onu arayana kadar olup biten herşeyi anlatmıştım. Doğudan bahsederken kıskançlıktan kudurmuş, aklına gelen tüm küfürleri sıralamıştı. Defin benim en yakın arkadaşım, dostumdu. Definin en dikkat çekici özelliği gözleriydi. Tıpkı benimkiler gibi parlak bir altın rengiydi. Bu da onu ürkütücü yapıyordu. Benim saçlarım koyu kahve ve kızıl karışımı olduğu için gözlerim yumuşak gözüküyordu ama onun kanla ıslanmış gibi duran siyah saçları gözlerini olması gerekenden daha ürkütücü gösteriyordu. Bu yüzden olsa gerek sokakta kimse ona bakmaya cesaret edemezdi. Gerçi büyük bir çetenin -her ne kadar kendilerine çete demeseler ve ben bunu dediğimde kabul etmeseler de başka türlü açıklayamıyordum- lideri olması da bunda etkiliydi. İşin komik yanı çok kıskançtı ! Değer verdiği insanları herkesten ve herşeyden kıskanırdı. Güçlerimi tam anlamıyla bilen tek kişi oydu. Ailemin bile bilmediği bir gücüm vardı: Akıl Okuma. Ama Defin bunu da biliyordu. Ona her konuda güvenirdim. Yine öyleydi. Uykusuzluktan gözlerim acımaya başlayana kadar Definle konuşmuştuk. Sonunda telefonu kapatabildiğimizde saat dört buçuk olmuştu. Telefon kapanır kapanmaz uyumamış, bayılmıştım. Sabah erken kalkacaktım.

Gözlerimi açtığımda saat beşti. Sadece yarım saat uyumuştum. Bu saatte kalkmak alışkanlık olmuştu galiba. Tekrar uyuyamayacağımı bildiğim için yataktan çıkıp banyoya girdim. Şu an soğuk bir duşa ve bir kahveye her zamankinden daha çok ihtiyacım vardı. Buz gibi suyun altından çıkıp üstümü giyindim. Siyah bir tayt ve beyaz kısa kollu bir tshirt giymiştim. Islak halleriyle siyaha çalan saçlarımı tepeden at kuyruğu yaptım. Küçük sırt çantamı alıp dışarı çıktım. Telefonlarımıza mesaj gömderilmişti: Saat altıda kalkılacak ve kahvaltıdan sonra okulun ilk günü saçmalığından dolayı bir konuşma olacaktı. Konuşma pek de umrumda sayılmazdı. Kahvaltı 6.30 daydı. Yani bir saatim vardı. Hız gücümü kullanarak okulu gezmeye başladım. Bir yandan da ayrıntıları zihnime kazıyordum. Bütün okulu dolaştıktan sonra yemekhaneye yakın bir yerde yavaşladım. Yemekhane oldukça genişti. Sağ tarafta öğrenciler sıraya girmiş yemeklerini alıyorlardı. Sıraya girdim. Tepsimi aldıktan sonra etrafa bakınmaya başladım. Masalardan birinden el sallayan Doğuyu görmemle oraya doğru yürüdüm. Yanında adını bilmediğim bir çocuk, karşısındaysa Melisa oturuyordu. Ben de çocuğun karşısına oturdum "Günaydın". Doğu gülümsedi "Sana da günaydın Alef. Tanıştırayım, Kuzey. Kuzey bu da Alef. Kuzey benim buradaki kankam". Kuzeye döndüm. Gülümseyip "Memnun oldum." dedim. Sonrası sessizlik. Herkes yemeğine dönmüştü. Anlamamıştım ama bir şey demedim. Hayır yani insan bir "Memnun oldum" falan der en azından. Çocuğa tekrar baktım, sarı saçları ve gri gözleri vardı. Ten rengi cidden fazlasıyla beyazdı. Yemeğimi hızlı bitirmiştim. Can sıkıntısından Doğu ve Kuzeyin arasındaki farkları saymaya başladım içimden; Kuzey sarışındı, Doğununsa tam tersine koyu kahve saçları vardı. İkisinin de göz rengi açıktı. Gerçi birinin ki gri diğerinin ki kahveydi. Bundan da canım sıkılınca etrafımı izlemeye başladım. "Gücün ne ?". Kafamı sesin geldiği yöne çevirdim. Konuşan Kuzeydi. Niye üçü de bana bakıyor ? "Bana mı sordun ?". Sanki dünyanın en saçma sormuşum gibi bakıyordu. Sakince cevapladım "Su elementi kontrolü, hız, hareket kontrolü. Senin ?". Gülümsedi "Hava elementi kontrolü ve akıl okuma". Güzel. Anlaşılan birden fazla güce sahip olan tek kişi ben değilim. Umarım aklımı okumazdı çünkü düşüncelerimin duyulma ihtimalinden bile nefret ederdim. Neden onun düşüncelerini okuyayım ki ? Gülümsedim. Zihnimdeki düşünceleri olabildiğince kontrol ederek etrafıma baktım. İnsanların çoğu çıkmıştı. Anlaşılan bundan sonra hep tetikte olmalıydım. "Herkes çıkmış. Bizde mi çıksak ?". Doğu kagasını salladı ve ayağa kalktı. Ardından da hep birlikte dışarı çıktık. "Konuşma bahçede yapılacak." dedi Kuzey. O önden ilerlerken Doğu ve Melisa da fısır fısır konuşarak hemen arkasında yürüyordu. Defin bu duruma nasıl bir tepki verecekti acaba ?

Ateş KraliçesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin