14. Bölüm

539 29 5
                                    

***
İyi okumalar...
***

   Bir hafta olmuştu. Henüz malum konumuzun üzerine gitmemişlerdi. Şimdilik rahat sayılırdım. Bir de Ateş Kullanıcılarına yapılan zorbalık vardı. Özellikle Sara onlarla sürekli alay ediyor, nerede görse hakaret ediyor veya ittiriyordu. Engel olmaya çalışsam da aramız kötü olduğundan bana bakmıyordu bile, bırakın dinlemeyi. Haliyle bir çözüm bulmak amacıyla bizimkilere haber vermiştim. Bu sefer Clara da konuğumuzdu.

  Çatı arasında toplandığımızda Clara yanında Ardayı da getirmişti. Sorun değildi. O da Ateş Kullanıcısıydı ve konuşacaklarımızı bilmesinde sıkıntı yoktu. Söze Karan girdi, "Konumuzun ne olduğunu az çok tahmin ediyorsunuzdur. Ateş Kullanıcıları zor bir durumda kaldılar. Bunu engellemek pek mümkün değil ama en azından bir araya gelip kendimizi savunabiliriz." dedi. Ne düşündüğümü daha önce onlara söylemiştim. Haliyle Karan da ne demesi, kullanıcıları nasıl örgütlemesi gerektiğini biliyordu. O konuyu ve aklındakileri -aslında benim söylediklerimi- anlatırken ben de onları düşünüyordum. Defin her zaman yanımdaydı. Zeki ve kurnazdı. Azimli biriydi, işini her zaman tam yapardı. Çevresi genişti. Bağlantıları kuvvetliydi. Karan zekiydi. Uyanık bir yapısı vardı. Bilgisayar konusunda ve genel olarak bilgi açısından bizim  uzmanımızdı. İkizler atletikti. El becerileri gelişmişti. Uyanıklardı. Mavi abarttığı zamanlar haricinde mükemmel bir oyuncuydu. Çok iyi yalan söylerdi. Bunu tercih etmediği için şanslıydık. Çünkü yalan söylediği zaman asla anlaşılmıyordu. Neşeliydi ve çözüm odaklıydı. Tüm pozitifliğine rağmen gerçekçiydi. Hepsi de şimdiye kadar çok işime yaramışlardı ama bundan sonra onlara daha önce hiç olmadığı kadar ihtiyacım olacaktı.

   Claranın coşkulu tepkisiyle kendime geldim. Anlaşılan o ki onay verilmişti. Arda bana bakarak "O niye burada ?" dedi. Bir an sessizlik olmuştu. Gerçeği şu anda söyleyemezdim. "Çünkü onlar arkadaşlarım." dedim. Yalan değildi. Sadece gerçeğin bir kısmıydı.

  Oradan çıktığımızda kendi odam yerine ahırlara gittim. Fırtınayla konuşmak istiyordum. İçeri girip onu aldıktan sonra tekrar dışarı çıktım. Üzerine atladığım gibi ormana doğru koşmuştu. Kötü bir şey mi oldu ? Neden bu saatte buradasın ?

Kötü bir şey olmadı. Sadece seninle konuşmalıyım. Ateş Kullanıcıları zorbalık görüyor. Onları korumam lazım. Hepsini bir araya toplayıp bir örgüt oluşturmayı hedefliyorum. Çocuklar bana yardım ediyor. Hatta kullanıcılardan Clara Fairy ve Arda Doğan da yardım edecek. Ama yeterli olmaz. Başka bir şey daha lazım.

Biliyorum. Aslında onların birbirlerine kenetlenmelerini sağlarsan bu ileride de işine yarar. Ama zorbalığı nasıl bitireceğini bilmiyorum. Belki karşılık verip kendilerini korumaları işe yarayabilir.

Olabilir. Bu arada neredeyiz ?

Burası ormanın kalbi. Buradan Ateş Sarayına bir geçit var. Üç porsuk ağacının ortasında. Toprağa gömülü bir kapak. Yol karanlıktır ama acil durumlarda işe yarar. Nasıl açılır bulmak sana kalmış.

Teşekkür ederim. Bir gün kesinlikle işime yarayacak. Artık dönebilir miyiz ? Hava soğudu ve ben çok yorgunum.

  Sanki bunu bekliyormuş gibi geriye döndü. Onunla konuşmak ne kadar kısa sürse de güzeldi. Bu geçiti incelemeyi aklımın bir köşesine yazarken rüzgarın yüzüme çarpmasının keyfini çıkardım.

***

  Aradan yaklaşık bir ay geçmişti. Ateş Kullanıcılarına hala pek iyi davranmıyorlardı ama en azından onlar kendi içlerinde toplanmışlardı. Kendilerini koruyabiliyor, karşılık verebiliyorlardı. Kendilerini geliştirmişlerdi. Yeteneklerini keşfettikten sonra Ateş onlar için bir çalışma programı hazırlamıştı. Gerçekten hepsi de azimliydi, hiç pes etmemişlerdi, ki program oldukça yoğundu.
 
  Müdür bir liste yapmıştı. Başarı seviyelerine göre öğrencilerin isimleri yazıyordu. Başlarda olanlar genelde Ateş Kullanıcısıydı. Liste ilk yapıldığında bayağı hırslanmıştım. Sonucunda ise birinciydim.

Ateş KraliçesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin