5. Bölüm

1K 55 0
                                    

1 Hafta Sonra

   İlk hafta bitmişti. Doğu ile eskisinden daha yakın olmuştuk. Sara ve Kuzeyin birbirlerine gerçekten aşık olduğundan emin olmuştum. İki yakın arkadaşım için bir iyilik yapabilirdim. Melisa ile de çok yakın olmuştuk. Hatta bir ara bana Doğudan hoşlanıyor olabileceğini söylemişti. Gerçi daha sonra hiç bu konuyu konuşmamıştık. Defini her akşam aramış hem derslerden hem de çocuklardan bahsetmiştim. O da bana şehirde neler olup bittiğini anlatmıştı. Çete konusuna gelirsek, pis bir işleri yoktu. Sadece oldukça çılgın gençlerdi. Okula gelmeden önce hepsiyle yakın arkadaştık. Arada onların maceralarına katılırdım. Zaten her gece mutlaka birlikte vakit geçirirdik. İlk fırsatta onları ziyaret edecektim. Ailemleyse yalnızca cumartesi konuşmuştum. Bu yüzden annemden sıkı bir azar yemiştim. Haklıydı gerçi. Arkadaşımı arıyor onları unutuyordum. Ayrıca Defin sonunda beni çete olmadıklarına ikna etmeyi başarmıştı. Bundan sonra onlara ne diyeceğimi ise hala bulamamıştım. Dersler konusunda da gözle görülür bir ilerlemem vardı. Geceleri Sara odaya uğramadığı zamanlar okulun etrafındaki kalkanın sınırlarında dolaşıyor, dışarı çıkacak bir yol arıyordum. O ormanı görmeliydim ! Buradaki ikinci haftamın ilk günü bitmişti. Sara yine odaya gelmeyeceğini söylediği için kalkanı araştırmaya karar vermiştim. Aklıma gelen şeyle Saranın kitaplığına yöneldim. Belki kalkanları anlatan bir şeyler bulabilirdim. Elime rastgele bir kitap açtım. İçindekiler bölümünü inceledim. Yoktu. Bir kitap daha aldım. Tekrar aynı şey. Birkaç kitabın sonunda bulamayacağımı düşünmeye başlamıştım. Son bir kitaba bakıcaktım. Kitabı elime aldım. İçindekiler... KALKAN BÜYÜSÜ ! Hızlıca bahsedilen sayfayı açtım. Büyünün nasıl yapıldığı kısmını geçip Kalkanların Özellikleri'ne baktım.

Kalkanların tepesinde içerideki havayı tazeleme amacı ile bir delik bulunur. Kalkan ne kadar büyük olursa,delik de o kadar genişler.

İşte aradığım şey buydu. Bizim okulun kalkanı yeterince büyüktü. Geçebileceğim kadar bir genişlik olduğundan emindim. Hızlıca balkona çıktım. Üstümde zaten deri taytım ve sırtı açık yarım atletim vardı. Botlarımı giyer giymez kanatlarımı açtım. Gece mavisi kanatlarım göğü yararken dimdik gökyüzüne doğru uçuyordum. Uzun süre uçtuktan sonra bunun böyle olmayacağına kanaat edip hız gücümü kullandım. Biraz ileride bir renk geçişi olmuştu. Tam ortada gökyüzünün rengi canlanmıştı sanki. Hayır ! Orası kalkanın çıkış noktasıydı. Tekrar hızlandım. Kanatlarımı etrafıma sarıp delikten geçtim. Artık ormanın üzerinde süzülüyordum. Okulun hemen yanındaki dağın, öbür tarafına geçtim. Bir şelale vardı. Aşağı doğru dökülüyor, dibi görünmüyordu. Büyüleyiciydi. Aşağı doğru süzüldüm. Şelalenin tepesine konmuştum. Kanatlarımı topladım. Şelalenin tepesine oturup ayaklarımı uçurumdan sallandırdım. Çok güzeldi. Sanki masalda gibi hissettiriyordu.

"Okuldan nasıl çıktın ?"

Gelen sesle aniden irkilmiştim. Arkamı döndüm. Kahverengi saçlı, siyah gözlü muhtemelen benimle yaşıt biri duruyordu karşımda. "Sen kimsin ?".

"Önce ben sordum. Neyse. Ben Rüzgar. Sen ?"

Kendimi sakinleştirip cevapladım "Alef. Okuldan mısın ?"

Başını salladı "Evet. Sen ?"

"Ben de. Dışarı nasıl çıktın ?"

Güldü. "Ben hava elementini kontrol ediyorum. Kendimi uçurmak zor olmadı. Sen ? Sen nasıl çıktın ?"

Buna nasıl cevap vericektim ? Kanatlarım olduğunu söylemeli miydim ? "Uçtum."

"Nasıl ?"

"Yetenek."

Tekrar başını salladı. "Senin gücün ne ? Uçmak dışında ?"

"Su elementi kontrolü, hız ve hareket kontrolü. Senin sadece hava mı ?"

Yine güldü. "Hayır. Hava elementi ve hareket kontrolü."

Anladığımı belirttim ve geri yerime oturdum. O da yanıma oturduğunda umursamadım. İstediği kadar kalabilirdi sonuçta. Hatırladığım şeyle duraksadım. Aklına gelmedi herhalde. Umarım fark etmez. Sahi nasıl onu koridordan odasına yolladığımı söyleyebilirim ki ? Öf Kuzey. Tehdit etmesen burada olmazdım da neyse. Bu kadarı bana yeterdi. Anlaşılan Kuzey bunu biliyordu. Neyle tehdit ettiği beni ilgilendirmezdi. Sakince ona döndüm "Sorun değil.". Bana tuhaf tuhaf baktığında güldüm. "Beni odama yollaman. Sorun değil.". Gözleri anında kocaman olmuştu. "Nasıl ?". Gülümsemekle yetindim. Tekrar önüme döndüğümde o da aynı şeyi yapmıştı. Anlaşılan hala çözülmemiş şeyler vardı. Bu gece bazı şeyleri boş vermek yerine araştırmaya karar verdim. İşe uzun zamandır aklımda olan bir şeyle başlayacaktım. Ateş Kraliçesi Efsanesi'ni bulmakla.

Ateş KraliçesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin