22. Bölüm

328 15 2
                                    

***
Merhaba, İyi Okumalar...
***

"Louie! Acele et! Geç kalacağız."

Merdivenlerin başından bağırdım. Louie "Geliyorum!" dedikten sonra bir kapı çarpma sesi ardından da koşan ayak sesleri duyuldu. Tatil bitmişti. Okula dönüyorduk. Heyecanlı sayılmazdım. Daha çok üzerimde gereksiz bir sükunet vardı.

Dört gün önce çocuklar okula dönmüştü. Resmi dönüş günü ise bugündü. Tabi Louie'nin hazırlanması düşündüğümden uzun sürmüştü. Ben bir saatte herşeyimi toplayıp hazırlanmışken o neredeyse üç buçuk saatte hazırlanmıştı. Oysaki insanların genelinde tam tersi olurdu.

O gün beni kütüphanede daldığım alemden Star çıkarmıştı. Meğer hepsi saatlerdir beni arıyorlarmış. Definden iyi bir azar yemiştim akşam, daha doğrusu gece. O beni azarlarken saat neredeyse sabah olmak üzereydi. Peki, belki de o saat sabah sayılıyordur ?

Bugün okula arabayla değil trenle gidecektik. Müdür Louie ve beni, benim birkaç yakın arkadaşımla beraber tatilde zannediyordu. Bu işimize gelmişti. Şimdi de bu oyuna uymak için sanki uzak bir yerde kar tatili yapmış da oradan dönüyormuş gibi davranacaktık. Öyle ki sahte fotoğraflar bile hazırlamıştık. Tabi ki sahte olduğu anlaşılmıyordu. Fotoğraflar Karan'ın işiydi. Bu arada onların ikinci yeteneklerini de öğrenmiştim.

Ateş'in ikinci yeteneği büyü, Su'yun ikinci yeteneği ismine yakışır şekilde su elementiydi. Ayrıca ikisinin de üçüncü bir yeteneği vardı; esneklik-atletiklik. Zaten öyle olmalarına rağmen şimdi çok dar aralıklardan geçebiliyorlar, oldukça uzun sıçrayışlar yapabiliyorlar ve düz duvara tırmanabiliyorlardı.

Karan'ın ikinci yeteneği uçmak, üçüncü yeteneği zekaydı. Üçüncü yetenekler çok nadir olurdu ama biz de şimdiden üç kişinin üçüncü yeteneği vardı. Bu ilginçti.

Mavi'nin ikinci yeteneği hızdı. Bu beni şaşırtmamıştı. Onu birkaç kez birkaç dakika önce olduğu yerden çok uzakta görmüşlüğüm vardı.

Defin'in ikinci yeteneği beni en çok şaşırtandı. Görünmezlik. Görünmezler kaynaklarda yüzyıllar önce yok olmuş bir topluluk olarak geçiyordu. Bu bir yetenek olarak kabul edilmiyordu. Daha çok bir lanet olarak görüyorlardı. Ancak kişiye değil topluma yapılmış bir lanet olarak görülüyordu. Şimdi bu yetenek Definde tekrar ortaya çıkmıştı.

Tatilde kütüphanedeki kitapların büyük bir kısmını okumuştum. Haliyle bütün yetenekler hakkında fazlasıyla bilgim vardı. Ayrıca farklı boyutlar olduğunu, portal açmanın yollarını ve birkaç basit büyüyü öğrenmiştim. Normalde büyü gücü olmayanlar büyü yapamazdı, tabi şu elementinin kullanıcısı değilse. Ben de bundan faydalanmıştım.

Çok ilginç şeyler vardı. Eşyaları çağırma ve başka bir boyuta ışınlama büyüleri, şifa büyüleri, her konuda iksirler, kalkanlar, silah yaparken kullanılan su büyüleri, ışınlanma yolları vb. Ben tabi ki bunları görünce boş durmamış ve hepsini teorik olarak öğrenmiştim. Büyük kalkanlar, iksirler, silah yaparken kullanılanlar hariç hepsinin de pratiğini yapmıştım. İtiraf etmek gerekirse en zoru kalkan büyüsüydü. Ben hiçbir zaman bir saldırıda savunmaya odaklanmazdım. Biri bana saldırıyorsa ben de ona saldırırdım. Ama bu büyüyü yaparken istenen şey kendini korumaktı. Tamamen savunmaya odaklanıyordun. Asla saldırı düşünmüyordun ve bu beni çok zorlamıştı.

Hepsine rağmen en çok istediğim kısma; saldırı büyüklerine geçememiştim. Bunun yerine kan bükmeye çalışmıştım. Yine de birini öldürmek istemediğim sürece kullanamazdım. Yani işime yaradığı söylenemezdi. Kimseyi öldürmek gibi bir niyetim yoktu. Tabi savaş olmadığı sürece.

Ateş KraliçesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin