16. Bölüm

452 26 1
                                    

***
İyi okumalar...
***

  Uzun zamandır planlanan balo sonunda tam tarihine kavuşmuştu. Şöyle ki; Ateş Kullanıcılarının geldiği ikinci veya üçüncü hafta Müdür bir duyuru yapmış ve onlara hoşgeldin demek için bir parti-balo düzenleneceğini söylemişti. Tabi sonra bir sürü olay olmuştu. En azından benim açımdan. Gerçi okul açısından en büyük olay yeni kullanıcıların zorbalık görmüş olmasıydı. Zor da olsa bitmişti ve ben kısmen kısa sürdüğü için şükrediyordum. İki gün önce ise -ki bu bizim toplantı yaptığımız gündü- balonun bu hafta Cuma akşamı olacağı söylenmişti.

  İlk ders At Binme olduğu için uzun zaman sonra Fırtına ile konuşma fırsatı bulmuştum. Önemli bir şey konuşmamıştık, sadece biraz sohbet ve biraz da Bayan Elizabeth'in dedikodusu. Son dersin ardından da yine uzun süre sonra ilk kez Doğu ile buluşmuştuk. Bana dargın olduğunu biliyordum. Onunla bir süredir konuşmuyordum.

  Kütüphaneye benden erken gelmişti. Oturmak için neden en sondaki ve en ücra köşedeki masayı seçtiğini bilmiyordum ama daha rahat hissettirmişti. "Merhaba, neden burası ?" dediğimde bana döndü. "Neden bizimle konuşmuyorsun ?" dedi.

  Lafı dolandırmasını beklemiştim açıkçası. "Özel bir sebebi yok. Yoğundum." dedim. Ona nasıl 'Ben Ateş Kraliçesiyim ve kraliyet işleri sayılabilecek şeyler ile uğraşıyorum.' diyebilirdim ki ? Denmezdi.

  "Yani tek sebep bu, emin misin ? Mesela Sara bir sebep değil, öyle mi ?" dedi. Anlayacağını tahmin etmem gerekirdi. "Aslında bir sebep ama tek sebep değil." dedim. Daha fazla yalan söyleyecek değildim.

  "Seni tanımasam Ateş Kraliçesinin tarafına geçtiğini düşünürdüm." dediğinde bir an üzüldüm. O benim çocukluk arkadaşımdı ve büyük ihtimalle savaşmak zorunda kalacaktık.

  Duygusuzca "Ya geçtiysem ?" dedim. Belki zamanla alışırdı. Bana şaşkınlık ve hayal kırıklığıyla bakması acıtsa da çok umurumda olduğu söylenemezdi. "Neden ? Onun tarafına geçecek kadar nefret mi ediyorsun bizden ?" dediğinde olayın nasıl yanlış anlaşıldığına dair derin ve saf bir dehşet hissetmiştim. Bu korkunçtu.

  "Kimseden nefret etmiyorum Doğu. Sadece bir düşün, onlar buraya geldiklerinde hiç bir bilgileri yoktu. Bildikleri tek şey ateşi kullanabildikleriydi. Ama siz, bundan kastım bütün okul onlara zorbalık etmeyi, hakaretler yağdırmayı, alaya almayı ve onlara değer vermemeyi seçtiniz. Bu adalet mi ? Bu iyilik mi ? Bu insanları korumak mı ? Bu doğru olanı yapmak mı ? Yoksa sadece önyargı mı ? Ben söyleyeyim, bu önyargı. Eğer siz buna iyilik, adalet, doğru olan ya da insanları korumak diyorsanız o zaman ben kötüyüm, adil değilim ve yanlış yoldayım." dedim.

  Onlar buna iyilik diyorlarsa o zaman onların gözünde iyi falan olmayacaktım. Aslında ne kadar uğraşsam da olamazdım zaten. Beni asla iyi olarak görmezlerdi. Ben onların gözünde mükemmel düzenlerini yıkan kaosu getirecek kişiydim.

  "Belki masum olsalardı öyle olurdu ama sen demedinmi, 'Onlar casusluk yapar' diye ?". Sözleri kaşlarımın çatılmasına sebep oldu. "Ben eğer dikkatli olunmazsa onlara ajanlık yapmak için zemin hazırlamış olacağımızı anlatmıştım. Ayrıca yapacaklarını değil yapabileceklerini söylemiştim. Ki bu onları tanımadan önceydi yani her şeyi bildiklerini düşündüğüm zamanlarda." dedim. "Eklemek istiyorum ki bir şey bilmiyorlardı.".

  Memnun değildi, bu belli oluyordu ama kafası karışmıştı. İyi. Belki doğruları görürdü. "Bu bizimle konuşmamanı açıklamıyor." dedi. "Gayet bariz değil mi ? Yaptıklarınızı saçma buluyorum ve zerre kadar desteklemiyorum. Sizden uzak olmak istedim. Ayrıca Sara düzelmediği sürece onun olduğu hiçbir ortama da kendi isteğimle girmem. Yani kendinize çeki düzen vermediğiniz sürece beni görmeyi bile unutun." diye cevap verdim. Bu bir tehditti ama bana göre haklı bir sebebi vardı.

Ateş KraliçesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin