12. Bölüm

581 32 0
                                    

***
İyi okumalar...
Medya: Dövmeleri
1253 kelime oldu ! Sanırım gitgide daha uzun oluyor 😄
***

Eve döndükten sonra kitabı biraz daha incelemiş ve yanıma almaya karar vermiştim. Ritüel malzemesizdi. Tek yapmam gereken hepsinin kanından biraz alıp farklı kaplara koymak ve üzerine bazı sözlerle beraber kendi kanımdan eklemekti. Defin'e haber verdikten sonra annem ve babamla kahvaltı yapmış sonra beraber halama gitmiştik. Nilüfer halam beni çok severdi. Bense kendisine bir türlü ısınamıyordum. Annem ve babam hakkında sürekli "Gözde ve Mete yakışmıyor. Keşke evlenmeselerdi." deyip duruyordu. Yine de mecburen iyi davranıyordum. Hislerimi bildikleri için de ailem erken ayrılmama şaşırmamışlardı.

Şimdi Defin'in evinin bodrumunda önümüzde beş kase ve bir bıçakla durmuş kitabı okuyorduk. Hepsi parmaklarına iğne batırıp sözleri söyleyerek kendi kanlarından birkaç damla kaselere akıtmışlardı. Ben de elimi bıçakla kestim ve tek tek kaselerin üstünde dolaştırdım. En son sözü de söyledikten sonra dördü tek ellerini kaselere koydular ve son dizeyi beraber söyledik. Etrafımızda önce bir ışık belirdi sonra ateşe dönüştü. Elleri kanı emerken etraftaki ışık benim elimdeki kesiğin üstünden geçti. Elim iyileşmişti. Bir an başım döndü, etrafı göremedim. Sonra bilincimin gittiğini hissettim. Başımın yere çarpma sesini duyduğumu hatırlıyorum, belki başkasının başıdır...

***

Ayıldığımda salondaydım. Hepimiz bayılmıştık ama onlar erken ayılmışlardı. Beni de salona çıkarmışlar. İlk gösterdikleri şey hepsinin sağ bileğinin içinde yer alan etrafı alevli güneş dövmesiydi. Bunun ne olduğunu bilmiyordum ama en azından artık onların da okula gelebilmesini umuyordum. Belki ateşi kullanmaları işlerine yarardı. Onlarla oturup sohbet etmek istiyordum ama zerre kadar enerjim yoktu. İzin isteyip çıktım. Üzerimde öyle bir yorgunluk vardı ki düşüp bayılabilirdim.

Eve vardığımda üstümü değiştirip yattım. Uykunun iyi gelmesini umuyordum.

***

O gün uyandığımda daha iyi hissediyordum. Definle ve Ateşle konuşmuş ve hepsinin iyi olduğunu öğrenmiştim. Bugün sabah buluşmuş ve vedalaşmıştık. Şimdi arabadaydım ve okula dönüyordum. Bir sonraki tatilde onlarla daha çok vakit geçireceğime dair anneme söz vermiştim. Yol boyunca konuşmamıştık. Okula vardığımızda eşyalarımı alıp onlara veda ettim ve yukarı çıktım. Sara odada değildi. Defin'e geldiğimi söyleyen bir mesaj attıktan sonra tekrar bahçeye çıktım. Çocuklar bir ağacın altında oturmuş konuşuyorlardı.

Bütün enerjimi toplayıp yanlarına gittim ve kendimi neşeli bir şekilde çimenlere attım. "Ee naber ?". Kuzey "İyi sayılır. Biz de bu cumartesi ateş kullanıcılarının gelmesini konuşuyorduk." dedi. İçimden gülüp dışımdan endişeli gözükerek "Ne düşünüyorsunuz ?" diye sordum. Bu sefer Doğu cevap verdi "Geleceklerini zaten biliyorduk. Sorun Ateş Kraliçesinin doğduğunun kesinleşmiş olması.". Bir anda duraksamıştım, "Kesin değil miydi ?" dedim. Kuzey "Hayır, sadece son yıllarda ateş kullanıcılarının sayısı arttığı için tahmin ediliyordu. Şimdi her kimse Kraliçe olduğunu kabul etmiş." dedi. "Nasıl yani ?" diye sordum bu sefer de. "Yani artık her ne yaptıysa bir şekilde kendini ve bütün kullanıcılarını damgalamış." dedi Sara. Sesi çok öfkeliydi. Kendime hakim olmak zorundaydım. Eğer kendimi tutmasaydım hepsini endişelerinden dolayı azarlamış olurdum. Melissa "Şimdi onlar cumartesi buraya geliyor öyle mi ?" diye sordu. Doğu başını salladı. Hepsi de oldukça dalgındı. Acaba korktukları Ateş Kraliçesinin yanı başlarında olduğunu bilselerdi ne yaparlardı ? Bunu düşünmek keyifliydi ama gerçekleşmesinin aynı derecede keyifli olacağından şüpheliydim. Melissa kalkıp odasına gittiğinde ben de peşinden ayaklandım. Kendi odama -çatı arasına- çıktım. Dersler Çarşamba günü başlayacaktı. Bugün daha Pazartesiydi. İki günü burada geçirebilirdim.

Ateş KraliçesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin