Hello my little birds
Nabünüz bakim?
Sövdünüz mü bana, doğru söyleyin bak.
Ya da beklediğiniz bir son muydu?Bu bölümde biraz kitabın oluşma sürecinden ve kendimden bahsedeceğim. Sonuna kadar okuyanlara şimdiden öpücükler ( ˘ ³˘)❤
İlk olarak en çok sorulan soru "Ne ulan bu Allah'ın cezası 13, 13'ün sırrı ne?" ile başlamak istiyorum. Aslında gerçek şu ki pek de bir espirisi yok 13 sayısının. (Ayrıca kitabı 13 Aralık 2020'de yayımlamam ya da kitap isminin 13 olmasının Swiftie olmamla hiçbir alakası yok.) Sadece bir sayı seçmem gerekiyordu ve on üç bunun için mükemmel gibi geldi. Kitabın içinde de on üç yaşlarında kaderleri birleşmiş iki kızın ölüme yolculuğu konu alındı.
Aslında kitabın ismi ilk önce "Ölüme Son 13" olacaktı ama ben okuyucularımı şaşırtmayı seven biri olduğum için karar değiştirdim (bunun üstüne bayağı düşündüm) ve son olarak 13 karşımıza çıktı."Peki bu kitap nereden esti de yazıldı, ölüm sahnesi sonradan bir ekleme miydi?" sorusuna geçecek olursak da hayır, sonradan hikâye devam etmiyor diye birini öldürme kararı almadım. Kitabın en başından beri belliydi Serçe'nin toprak olacağı. Nasıl ortaya çıktığına gelecek olursak da yine Wattpad'den okuduğum bir kitabın yağmurlu bir günden kesitiyle doğdu. Bir kişi hayal ettim, pencerenin kenarında hüzünlü bir melodi gibi bakıyor dışarı. Bir âşık hayal ettim, divane olan ama acıyı iliklerinde hissetmesi gereken.
İşte böylelikle 13'ün yedinci bölümü oluşmuş oldu. Planlamayı ise duşun altında yaptım. Biraz saçma bir andı ama oldu bir şekilde.
Ve ben 13'ten önce kadın ilişkilerinden ziyade erkek ilişkileri yazan biriydim. Ne okurdum ne de yazardım lezbiyen kurguları. Ama nedense bu kurguya bit erkeği yakıştıramadım, olmadı. Hep bir kadın silüeti canlandı gözlerimde. Sonra da Kuzgun ve Serçe oldular. Yaralayan ve yaralı olan bir aradaydı işte.
Kafamda bunları canlandırdıktan birkaç gün sonra ise oturdum, gözlerim dola dola ana taslağını oluşturdum kurgunun. Bir çok şey değişti o günden bu yana ama bu notları sizinle paylaşmak istiyorum.
Bu sayfaların arkasında da hangi bölümü nasıl yazacağım gibi şeyler yazıyor fakat iki üç bölüm komple değiştiği için pek buraya koyma taraftarı değilim. Hem bu attığım kağıtlarda da değişmiş şeyler var, kullanamadığım bir sürü bilgi var. En basitinden Kuzgun'un tenini süt beyazı gibi hayal etmiştim ama karakterine esmer olmak daha yakıştı, ben de değiştiriverdim.
Ve bilmiyorum anladınız mı ama ben bunu hiç var olmayan biri için, sevgilim için yazdım. Derin bir özlemle onu hayal ettim. Ona daha kavuşamadan kaybetmek içimi çok yaktı ve onu Kuzgun'da hissettim. Yani yazarken amacım bunu hissetmekti. Ziyadesiyle de öyle oldu, yazarken bol bol ağladım, güldüm, başkasının dudaklarını hissettim. Size de hissettirebildiysem bir şeyler başarabilmişim demektir.
Başarabildim mi?
Pek aktif bir kitlem olmadı yazarken hatta üç dört kişiyle döndürüyorduk son birkaç bölümde. Bu beni çok üzdü, bilmiyorum. Çabuk demoralize olan bir insanım ve hemen kendimi sorgulamaya başlarım. Kaygılarım ve korkularım var. Her okunmadığım gün "abi demek ki yazamıyorsun ki okumuyorlar, okuyanlar da bırakıyor. Arkadaşların bile artık okumuyor. Şu hâline bak üç kişi okuyor seni ve okuyanlar da az çok tanıdığın insanlar. Sen yazmayı bırak." falan oluyordum ve hâlâ oluyorum.
Samimi bir kitle beni asla bulamayacak sanırım. Bu da benim şansım hskxbwkzhwk
Ayrıca yazmaktan büyük bir keyif aldım. Eski toksik yazdığım kitaplardan sıyrılıp yeni bir hayata başlamak gibiydi. Yöntemimi değiştirdim, kafamı değiştirdim, bakış açımı değiştirdim ve 13'ü yazdım. Tek degiştirmediğim şey duygularımdı, duyguların kitabı ele geçirmesine de izin verdim.
Bence güzel bir şey ortaya çıktı gibi ha, siz ne dersiniz?
İşte benim hikâyem de böyleydi. Okuyan herkese teşekkür ederim.
Sevgilerle Clau.
Not: Kurgunun Pinterest panosunu ve çalma listesini profilimden bulabilirsiniz.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
13
Short StoryBir kitap var. Bu kitabın sayfalarında ise ince ince işlenmiş vücut parçaları. Ben senin güzel ciltli, parlak sayfalı kitabını kaybettim; sen de benim buruşuk, eski püskü kitabımdan tek bir sayfa çaldın. Kalbimin olduğu sayfa, kitabınla beraber kayb...