11- Kuzgun

93 21 14
                                    

Saman kağıtlarına sürtüyor parmak uçlarını, aynı hızda çeviriyor okuduğu kitabın sayfalarını. Üstünde bileklerini değin kapatan bir uzun kollu var, son birkaç aydır olduğu gibi. Yeni adetti sanırım bu. Moda falan olabilir miydi acaba? Kuzgun ancak böyle yanıt verirdi aklındaki sorulara. 

Dizleri dizlerinde. Bacaklarını çaprazlamış ve dimdik sırtıyla kitabını okuyor. İçinde kaybolduğu ve hatta yüzdüğü satırları okurken duraksıyor, kaşları inceden çatılıyor ve yeşil hareleri hızlı hızlı dolanıyor sayfanın sonuna doğru. Yetmiyor, hışımla arka sayfaya çeviriyor, dudaklarını ısırıyor. 

Hepsini adım adım, kalem kalem izliyor Kuzgun. Hiçbirini kaçırmadan, soluk almadan izliyor ve not defterine betimliyor gördüklerini. Hiç unutmamak istiyor da ondan karalamaya devam ediyor hızlı hızlı. Bir saniyesini atlamamak için ter akıtıyor. 

Serçe ise farkında değil Kuzgun'un. Okuduğunun etkisinde kaybolmuş çoktan. Ama sonra istediği bölümü okuyor ve kapatıyor ansızın ciltli kitabı. Bitirmesine sayılı sayfalar kalmışken bırakıveriyor. Merak uyandırıyor bu hâli. Bu yüzden de aynen naklediyor gördüklerini Kuzgun, kağıda. 

Son yazlarını geçirdikleri odada bir yaz rüzgarı esiyor. Sıcak ve kuvvetli. Aynı Serçe gibi. Kış rüzgarıysa Kuzgun'u temsil eder gibi. Soğuk, iç üşütücü. Yoksa tam tersi miydi aslında? Ya başından beri roller tam tersiyse ve kimse içlerini görmeye çalışmamışsa? Ve yalnızca bu iki ruh görüyorsa birbirlerini?

Sıcak esintinin ardından ayaklarını sarkıtıyor oturduğu koltuktan aşağı, Serçe. Titreyen dizlerini gizleyen uzun eteğini savuruyor, kollarını da açarak dönmeye başlıyor melodik bir kahkahayla. Saçları savruluyor, etekleri savruluyor, bedeni savruluyor ve ruhu savrulup dönüyor etrafta. Elbette yazıyor Kuzgun da bu güzel hâlleri. 

Kalemin ucu çat diye kırılana kadar yazıyor. O anda da dengesini sağlayamayıp yatağa düşüyor zaten Serçe de. Tüm duvarları inletiyor kahkahasıyla. Seviyor gülmeyi, her zaman son defa güler gibi gülüyor o yüzden. 

Nefesi, kafesine dar gelen bir kuş gibi çırpınıyor göğsünde, ellerini açmış bir şekilde yatakta serili Serçe. Yüzü açılmış goncalarla donanmış. Mutlu. Gözleri doluyor ama mutlu. 

Kuzgun izliyor onu. Her bir hareketini biliyor ve gelecek hamlesi ne, biliyor. Yatıp uyumak isteyecek. Çünkü mutluluk onda yan etki olarak uykuyu getiriyor. 

"Uyuyalım." Bakışları yandan, gülümsemesi içtendi Serçe'nin. Kuzgun ise tahmininin tutması yüzünden muzipçe gülümsüyor. Ayağa kalkıp defterini kapatıyor özenle. Sonra başucundaki etajere bırakıyor. Bu sefer taraf değiştiriyor izleme olayı. 

Kuzgun defterini bırakırken bir şey dikkatini çekiyor, duraksıyor. Sonrasında eline alıp Serçe'ye dönüyor.

"Eşyalarını burada bırakma huyuna bir son versen keşke Serçe. Rujunu burada bırakmışsın yine." Cümlesini bitirir bitirmez yatakta yayılan kıza atıyor elindekini. Aslında hoşuna gitmiyor değil onun eşyalarının kendi odasında saçılmasını ama Serçe'nin oyum orada mı, şuyum sizde mi kalmış aramalarını sevmiyordu. Çok unutkandı! Bu geçirdikleri son yazda da daha bir unutkan olup çıkmıştı Serçe. 

Ve sarışın olan yakaladığı dudak nemlendiricisini açıp dudaklarına sürüyor serice. Ardından da esmere yolluyor tekrardan. 

"Bu ruj değil, dudak nemlendiricisi. Ayrıca sende kalsın, dudaklarını böyle öpmek daha güzel olur." İnce pikenin altına girerken göz kırpmıştı hınzırca. Bu duruma bir şey demeden kafasını salladı ve yatağa uzandı yavaşça esmer. 

Kollarını Serçe'nin boynundan geçirip kendine yaslarken bir uzun öpücük çalıyor onun dudaklarından. "Imm, hindistan cevizliymiş." Kuzgun'un bu hareketi yapması Serçe'yi kıkırdatmıştı. Hindistan cevizli bir öpücük daha koydu hemen ardından Serçe. Sonrasında da uzun bacaklarını Kuzgun'un çıplak bacaklarına sarıp burnunu onun boynuna bastırmıştı. 

Kuzgun'un atan kalbi tam da kalbinin üstüne denk gelmişti. İkisi bir arada ne güzel çarpıyordu öyle. Sonsuza dek sürer miydi bu böyle? Aşkları ilelebet sürekliliğini devam ettirir de elleri hiç ayrılmaz mıydı hiç?

Onlar ayrılmazsa kader onları ayırırdı. Kader hangi gün onlarla iş birliği yapmıştı ki şimdi anlaşmaya yanaşsın? Bu yüzden gecenin son sözü onlar ayrılmadan söylendi. 

"Seni seviyorum, sonsuza dek..."  

13Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin