bölüm; iki | "kelebekler ve ölümler"

110 25 220
                                    

•

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Yaklaşık on dakika boyunca sekerek yürüdükten sonra banklardan birine oturmuş olan tanıdık bedeni gördüğümde gülümsedim. Adımlarımı yavaşlatarak yanına gittim ve arkadan ona sarıldım. İlk başta kaşlarını çatsa da o da bana sarıldı ve homurdanarak konuştu.

"Bir saattir burada seni bekliyorum."

"Boş versene. Takılmamız gereken daha güzel detaylar var." deyip kollarımı çektim ve valizimi bankın arkasında bırakarak yanına atladım. Hızla bana döndü.

"Annen nasıl izin verdi?" diye sinirini unutup merakla sorduğunda dudaklarımı dişledim. Bakışlarına şüphe düştüğünde yutkundum.

"Aslında izin vermedi." diye mırıldandım. Kaşları yavaşça havaya kalktı.

"Ne?" diye sorduğunda sesindeki heyecan yok olmuş, yerini şaşkınlığa bırakmıştı.

"Ona isteklerimden bahsettim. Gezmek, dolaşmak istediğimi ve başka şeyleri işte." dediğimde birkaç saniye duraksadı ama gözleri hâlâ gözlerimdeydi.

"Ve?"

"Ve beni umursamadı." deyip önüme döndüm ve büyük parkı, ağaçları izlemeye başladım.

"Yani buraya habersiz mi geldin?" derken sesi yükselmiş, daha dik oturmaya başlamıştı.

"Aynen öyle." dediğimde sesim duyulmayacak kadar kısılmıştı.

Pekâlâ, vicdan azabını her hücremde hissediyordum. Annemi kırmış mıydım bilmiyordum ama ben kırıldığım zaman o umursamıyordu. Ben de aynısını yapabilirdim.

Sanırım.

"İnanamıyorum..." diye fısıldayıp yavaşça önüne döndü. Birkaç dakika ikimiz de sessiz durduk çünkü düşünecek şeylerimiz vardı. Düşünmemiz gereken şeyler vardı.

O konuşmadı. Bu yüzden ben de konuşmadım.

Yaptığım şey yanlış mıydı? Habersiz böyle bir karar vermemeli miydim?

Bilmiyordum. Kafamın içi öylesine karışıktı ki neyin doğru neyin yanlış olduğunu ayırt edemiyordum.

"Eğer," dedi Daisy, birkaç dakika sonra. Düşüncelerimi bölüp onları şimdilik geriye ittiği için ona minnet duydum. "Pişman değilsen, bir problem yok. Hep yanındayım, biliyorsun." Bakışları bana dönmüştü, elleri bankın oturma kısmına yaslıydı ve dalgalı saçları esen hafif rüzgârla dalgalanıyordu.

"Değilim." dedim yalnızca. Gülümsedi. Ben de aynı şeyi yaptığımda birden ayaklandı ve ellerini bana uzattı. Ne yaptığını anlamasam da tuttum ve beni ayağa kaldırıp karşısına çekmesine izin verdim. Diğer eliyle boştaki elimi tuttu ve kendi omzuna koydu. Anlamayarak ona baktım. Bakışlarımı gördüğünde daha çok gülümsedi.

GÖKYÜZÜ MEZARLIĞIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin