•
Bazı şeylerin fazlası bana zarardı. Fazla gülmek, fazla ağlamak, fazla bağırmak, fazla korkmak... Bunların hepsi bir şekilde bana iyi gelmiyordu ve ben şu an fazla korkuyordum.
Öyle büyük bir bilinmezliğin içindeydim ki...
Anlayamıyordum, katilin benden istediği neydi? Oyundan kastı neydi? Peki ya bunun sonu ölüm müydü?
Ne olduğunu bile bilmediğim bir oyunun içindeydim. Nasıl oynanıyordu ve ne yapmam gerekiyordu, bilmiyordum. Sadece dümdüz ilerliyordum. Doğrusu neydi bilmeden bir şeyleri yapıyordum.
Gözlerim sürekli elimdeki not kağıdıyla zemin arasında geziniyordu. Son iki gündür fazla ağlıyordum ve bu iyi gelmiyordu. Başım ağrıdan patlayacak gibiydi, bu kadar düşünmek beni çok yoruyordu.
"Ne yapmamı istiyorsun?" diye konuştum kendi kendime. Bu kadar çabuk bazı şeyleri kabulleniyor olmak beni mahvediyordu ama ölebilirdim. Bunu istiyor muydum? Hayır, bunu istemiyordum.
O sırada kafamı kaldırıp karşımdaki duvara baktım ve oturduğum yerden kalkıp orada gördüğüm notu da aldım.
"Bir oyun oynamak istiyorum. Sonunda beni bulabileceğin bir oyun... Her yerde notlar var, gözlerini aç, iyice bak. Bulamadığın her not, birinin canını alacak."
Dudaklarımı ısırdım. Ardından kafamı ve omuzlarımı kaldırıp kendime bir söz verdim. Madem herkesin hayatı benim ellerimdeydi, ağlayıp sızlamak bir işe yaramazdı. Notlara odaklanmalıydım, hepsini bulup ipuçlarını birleştirerek onu bulmalıydım.
Kendi kendime kafamı sallayıp hızla olduğum yerden uzaklaştım ve hiçbir şey yokmuş gibi davranmaya çalışarak koltuğumun olduğu yere gittim. Daha önce konuştuğum çocuk orada yoktu.
Katil o olabilir miydi?
Kafamı iki yana sallayıp bu düşünceyi kafamdan atmaya çalıştım. Yine de kafamın içinde bir yerlerde onu kaydetmiştim, herkes birini öldürebilecek potansiyele sahipti gözümde. Koltuğa oturmayı amaçlarken gözüm Daisy'nin koltuğuna kaydı. Üzerinde başka bir not vardı. Kimseye belli etmemeye çalışarak onu aldım ve hızla koltuğuma oturdum. Diğer notları arka cebime sıkıştırıp biraz önce bulduğum notu avuç içime saklayarak okudum.
"Bir saat içinde bulman gereken üç not var. Ne de olsa uçak yolculuğu o kadar da uzun değil, öyle değil mi?
İlk notum bu. Yapman gereken şey kimseye bir şey belli etmemek. Unutma, görevi yerine getirmezsen birinin hayatı senin yüzünden son bulur."Dilimi ısırdığım sırada elim istemsizce yumruk olmuş, içindeki küçük kağıt buruşmuştu.
Pekâlâ, dedim içimden. Sakinim ve bir sorun yok.
Sakindim ve bir sorun yoktu. Hiçbir sorun yokmuş gibi davranacaktım. Sanki hiç arkadaşım öldürülmemiş ya da bir katille aynı uçakta değilmişim gibi. Ya da eğer onun sözünü dinlemezsem ölebilirmişim gibi davranmamalıydım. Epey kolay görünüyordu.
Yavaşça koltuğumdan kalktım ve yalnızca önüme bakarak, kimseyle göz teması kurmadan yürümeye başladım. Yolcuların olduğu kısımdan çıktığımda sakin davranmaya çalışarak ikinci notu aradım ama bulamıyordum. Bir katil gibi düşünmeye çalıştım, onun yerinde olsam notu nereye koyardım?
İlk not Daisy'nin öldürüldüğü yerdeydi, sonraki ise koltuğunda.
Hepsi Daisy ile alakalı yerlerdeydi.
Hızla ilk hostesi bulup ona derdimi anlatmaya çalıştığım yere gittim. Not köşedeydi. Koşarak oraya gittim ve dizlerimin üzerine çöküp notu aldım. Okumadan önce duraksadım çünkü bazı sorular kafamın içinde dönmeye başlamıştı ve benim onlara yanıt bulmam gerekiyordu.
Çabuk mu kabullenmiştim?
Arkadaşımı biri öldürmüştü, bu öylesine bir olay değildi ve her düşündüğümde tüylerim diken diken oluyordu ama şimdi katille bir oyunun içindeydim.
Bu zaten Daisy için değil miydi? Başkaları onun gibi öldürülmesin diye bu kadar çabalamıyor muydum?
Evet, tam olarak bu yüzdendi. O yüzden daha fazla düşünmeden ikiye katlanmış kırmızı ve küçük kağıdı açtım.
"Bir sonraki notu bulman zor. Sana yardımcı olmama ne dersin?
Arkadaşının cesedini bul. Tam onun üzerinde. Hem kim bilir, belki beni de bulur, hayatıma son verirsin. Söylesene, bu kadar cesaretin var mı?
Ellerin titriyor, Sofia. Titremesin. Parmak uçlarında başkalarının hayatı var, onları yönetmeyi bilmelisin."Sessiz ama derin bir nefesi dudaklarımın arasından verdiğimde kafam karmakarışıktı. Daisy'yi bir yere taşımıştı ama neresi olduğunu bilmiyordum ki. Mantıklı bir insansa -ki büyük ihtimalle öyleydi- uçağın en ıssız köşesine götürmüş olmalıydı.
Daisy belki de uçağın en uç köşesinde ölü ve yalnızdı.
Bu düşünce tüylerimin ürpermesine ve gözlerimin dolmasına neden olsa da güçlü durmak zorundaydım. O yüzden yavaşça ayağa kalkıp uçağın içinde dolaşmaya devam ettim. Şanslıydım ki şu ana kadar kimseyle karşılaşmamıştım.
Son notun olduğu yeri bulmam çok zor oldu, neredeyse bana verdiği süre bitecekti ama bulduğum zaman hiç bulmamış olmayı diledim. Sürgülü ve dar bir kapı çıkmıştı karşıma. Kapıyı yavaşça aralayıp içeri girdiğimde kapı yavaşça ve kısık, cızırtıya benzer bir ses çıkararak ardımdan tekrar kapanmıştı. Bu ürpermeme neden olsa da gözlerimi içeriye çevirdim. Kutu gibi bir oda karşıma çıkmıştı. Uçakta ne olarak kullanılıyordu bilmiyordum ama cansız bedeni yerde uzanan arkadaşımı gördüğümde bunu düşünmek aklıma bile gelmemişti. Omzumdan aşağıya doğru bir ürperti hissettim, sonra hemen yanına eğildim. Ne yapacağımı ya da yapmam gerektiğini bilmiyordum.
Ona dokunmalı ya da sarılmalı mıydım?
Bu gücü kendimde bulamıyor gibiydim. Onun yerine yanı başındaki kağıda uzandım yavaşça. Yüzüne de, kapalı gözlerine de bakmıyordum çünkü bakarsam ağlayacağımı biliyordum.
Küçük kağıt onun bedeninin diğer tarafında olduğu için üzerinden uzanmak zorunda kalmıştım ve bu beni çok germişti. Sanki ona yanlışlıkla ya da bilerek dokunsam canı yanacaktı...
Sonunda kağıdı aldığımda yavaşça açtım ve yazıyı okudum.
"Hadi, kanıtla katil olmadığını."
Ne dediğini anlamamıştım ama bir dakika kadar sonra sürgülü kapının aralanıp içeriye ışık girdiğini fark ettiğimde her şeyi geç de olsa farkına vardım.
Daisy'nin yanındaydım, o ölmüştü ve tam yanı başında ben vardım.
•
bölümü yazarken tam ortasında durup "n'apıyorum ki ben?" hissini üzerimden atamıyorum.... cidden, ne yapıyorum ben?
umarım bölümü sevmişsinizdir, hiç düşünmeden yazdım çünkü. sonraki bölümlerde ne yaparım bilmiyorum o yüzden...
ayrıca bölümleri yazarken çok gerildiğimi söylemiş miydim?
sizi seviyorum, çok♡
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÖKYÜZÜ MEZARLIĞI
Gizem / Gerilimtamamlandı. • "Ellerinin arasında geçmiş, bir tarafın aslında hiç sevilmemiş... Söylesene, Sofia, gördüğün onca şey, nasıl sana zarar vermemiş?" • 18.03.2021, Perşembe 26.03.2021, Cuma 28.04.2021, Çarşamba