bölüm; dokuz | "yaşlar ve yağmurlar"

63 18 149
                                    

•

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Başımda hissettiğim el, ilk önce yüzüme, sonra saçlarıma hafifçe değip sanki beni uyandırmamak için çabalıyor gibiydi. Bilmediği şey, benim zaten uyanık olduğumdu.

Birkaç saniye sonra en sonunda eli saçlarımda duraksadığında bu elin sahibinin babam olduğunu düşündüm. Bazı geceler yanıma gelip alnımdan öper ya da saçlarımı okşayıp giderdi. Uyuduğumu sanıyordu büyük ihtimalle ama ben uyanıktım.

"Daha on beşindesin," diye bir fısıltı duydum. Gözlerimi aralayıp ona bakmamak için kendimi zor tuttum çünkü bunu söyleyen annemdi. "Göreceğin çok şey, alacağın çok nefes var."

Bunları neden bana anlatıyorsun, diye sormak istedim. Gözlerimi açıp uyanık olduğumu göstermek, neden yıllardır yapmadığı şeyi şimdi yapıp saçlarımı okşadığını sormak istedim.

Hayır, dedi kafamın, içindeki ses. Yapma.

Yapmadım ve sadece olacakları bekledim. Diken üstünde gibiydim, vücudumda karıncalar geziyordu sanki. Her gerildiğimde bu olurdu.

Bana doğru yaklaştığını, yüzüme çarpan nefesinden anladım.

"Hey!"

Alnıma küçük bir öpücük bıraktığını hissettiğimde ağlamak istedim ama yapmadım, güçlü insanlar en ufak şeyde ağlamazdı. Bana bunu o öğretmişti.

Dudakları hâlâ alnımdayken burnunu çektiğini duydum, ardından bir damla yaş, burnuma çarptı.

Annem ağlıyor muydu?

Sanmıyordum, o kolay kolay ağlamazdı ama eğer öyle değilse nedeni neydi yüzüme düşen damlanın?

"Uyan!"

Birden üşüdüğümü hissettim, sanki gözünden düşen yaşlar birer yağmur damlasıydı ve ben, dışarıda gezen bir evsizdim; yaşlarının altında ezilip üşüyordum.

"Kızım," diye fısıldadı. "Uyan. Hepsi bir rüya."

Neden bahsediyordu, bilmiyordum.

GÖKYÜZÜ MEZARLIĞIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin