Dokunduğum her şeyi çirkinleştirsem de

365 65 127
                                    

"Yansın yeryüzü, ters dönsün gökyüzü; umurumda değil bu gece."
-Emre Yıldırım

***

Hayallerimin üç yıldır yüreğimi kaplayıp ruhumu ele geçirdiğini biliyordum. Taehyung'un gözleri için yazdığım her cümlenin sonuna koyduğum nokta korkuturdu beni. Beni ben yapan hayallerimin de sonuna bir gün nokta koyacağım korkusu sarardı bedenimi. Kitabımı yazdığım süre boyunca ona sarılamadığım, koklayamadığım her anı geçirmiştim yazıya da kitaptaki Jin koklamıştı Taehyung'unu, benim aksime. O sarılmıştı onun yalnız bedenine, o sarmıştı onun kırık kalbini. Benim yaşayamadığım ne varsa o yaşamış ve ben çoktan kendi yazdığım bir kitap karakterini kıskanır olmuştum. Onun gibi kendi Creatura'ma dokunup öpemediğim için, onunla derin sohbetler edemediğim için... Çilek kokulu yaratığımı, pis insan bedenimle saramadığım her gün kıskandım karakterimi. Belki de çoktan delirmiştim, onun gözlerinde gördüğüm yalnızlık delirtmiş olmalıydı beni.

Şimdi ise kavuştuğum Creatura'ma baktım uzun uzun. Tuhaftı fakat sorduğu sorudan çok farklı şeyler hayal etmiştim bunca zaman. Onun güzel, uzun parmaklarını tek tek öpmek ve onları sıkıca tutmak istiyordum; göz kapaklarında parmak uçlarımı gezdirmek istiyordum. Ona bu güzel gözlerin neden nefret dolu baktığını sormak istiyordum, yalnız hissettiği her an onun yanında olan kişi olmak istiyordum. O güzel gözlerindeki ateşi söndürüp onu yüreğimde onun aşkıyla büyüttüğüm güzel bahçede hayatın ona sunduğu yorgunluklara inat uzun uzun dinlendirmek istiyordum.

"Burası."

Hayatımda duyduğum en güzel ses tonu kulaklarıma dolarken Taehyung'a döndüm. Geldiğimiz yer umurumda değildi, sorduğu soru da. Benimle seks yapmak istemesini veya beni birazdan eve atacak olmasını takmıyordum. Aksine, onun evine geldiğim için oldukça heyecanlıydım. Cümlelerimin bakışlarını değiştirdiğine şahit olmuştum ben, zira o nefretin gözlerinde kalıcı olmasından korkan bir yanım vardı fakat Taehyung, gözlerimin içine beni anlamış gibi bakmıştı bir an dahi olsa, beni hissetmiş gibi bakmıştı.

Sessizce Taehyung'u takip ettim, beraber eski püskü binanın birinci katına çıkarken her zaman yaptığım gibi ona çevirdim bakışlarımı. Parlıyordu, bu harabe apartmanın cılız ışığının yapamadığı işi onun güzel yüzü yapıyordu. Güzeldi, hayatımda gördüğüm en güzel adamdı. Biçimli burnu, güzel kalp dudakları Tanrı'nın bana armağanı gibiydi. Sanki önceki hayatımda tüm dünyayı kurtarmışım gibiydi yaşadığım hayat, güneşten yardım almadan pırıl pırıl parlayan bir aya sahiptim şimdi. Parlaklığı yakıyordu tenimi fakat hoşuma gidiyordu acısı. Uğruna kül olabileceğim kadar güzeldi çünkü.

"Biraz kirli fakat idare edersin." diye fısıldadı Taehyung; güzel, uzun parmaklarıyla hırsızların dahi zorlanmadan açacağını düşündüğüm kapıyı açarken.

"Önemli değil." diye fısıldadım lakin sesime kıyasla kalbim çok daha heyecanlıydı. Taehyung'un kalbimin sesini duymasından korktum, öylesine çarpıyordu göğüs kafesimde.

Gözlerime tahta bir sandalye çarptı ilk önce; tek göz oda olduğu için asamadığı kıyafetlerini bu sandalyede kurutuyor olmalıydı zira üzerine müzede sergiler gibi kıyafet açmıştı. Kirden görünmeyen camlara baktım, dışarısı karlı gözüküyordu odadan. Hafifçe gülümsemeden edemedim, hayalimdeki Taehyung'tan çok daha pis ve çok daha terbiyesizdi fakat gözlerime bakışı daha yoğundu hayalimdekinden. Gerçekten Creatura gibi hissettiğini düşünen tarafımdan ziyade gerçekten Creatura olduğunu düşünen tarafım da vardı ve o tarafım, çaresiz hissediyor olmasından deli gibi korkuyordu.

Bir elimdeki kitabımı ve diğer elimdeki kitabımın kapağını masa sayılabilecek bir yüzeye koyduktan sonra çekinmeden Taehyung'un yatağına oturdum çünkü kurutucu olarak kullandığı o sandalyeden başka oturabileceğim bir yer yoktu.

SON MEKTUP -TAEJIN-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin