"Şimdi ışıklar içindesin, tam da istediğin gibi."
-Can Kazaz***
"Kimsiniz? Nedir en sevdiğiniz şey? Nedir en çok hissetmek istediğiniz şey? Nedir sizi en çok ağlatan, gününüzü berbat eden şey? Size soracağım o kadar soru var ki, burada sizinle sonsuza kadar kalıp ruhunuzdaki o boşlukları doldurmak istiyorum. Sırf beni mutlu ettiniz diye size dünyada saklı kalmış, kimsesiz fakat en güzel çiçekleri hediye etmek istiyorum. Boş bir sayfayı elime alıp sizin için kalbimden, ruhumdan, benliğimden kopan o kelimeleri iliştirmek istiyorum. Kalplerinizin güzelliğini anlatabilmek için günlerce düşünmek, adınıza şiirler yazmak istiyorum. Çilek kokulu nefeslerinize kendi nefesimi de ekleyebildiğim için, aklınızın oluşturduğu en güzel gezegende en güzel duyguları hissetmenize biraz da olsa yardım edebildiğim için... Finalde akıttığınız o göz yaşları için teşekkür ederim. Hani ağlamak istersiniz fakat etrafa söyleyecek bir sebep bulamazsınız da o minik gözlerinizin dolmasıyla öylece kalırsınız ya; işte bu kitabı size bir sebep olarak bırakıyorum. Ağlamak için, rahatlamak için ne zaman isterseniz kitabımı kullanabilirsiniz. Boncuk göz yaşlarınızın sayfaların arasında sonsuza kadar saklayacağıma yemin ederim. Okuduğunuz için teşekkürler."
Çığlıklara alkış sesleri karıştı, doldurdu kulaklarımı. Elimdeki kırmızı şarabı yudumlarken gülümsedim, dolu gözlerime rağmen. Yıllarımı verdiğim kitabımı ne zorluklar içerisinde tamamladığım geldi aklıma. Duygularım aort damarımı takip ediyordu sanki; hemen boynumda koca atışlar hissediyordum. Beni dinleyen kalabalığın arasında göz yaşlarını döken birkaç kişiye kaydı gözlerim; sonra o gözlerimden kayan şeyler yaşlardı. Kötü sonları sevmezdim; hiçbir zaman sevmemiştim. Karakterlerimi, kalbimden parça koparak kaleme aldığım o insanları nasıl üzdüğümü düşündükçe mahvoldum yine. Kötü sonları sevmezdim; şimdi kötü sonlu romanı için bir davet düzenleyen ve o davette herkesi ağlatan bir yazar olarak.
"Sizce gerçekten Creatura'lar var mı?"
Kalabalığın içinden gelen soruya karşın dudaklarım buruk bir gülümseme yolladı cevap olarak. Kitabımı yazmaya başladığımda gözlerimin önüne gelen o "yaratık"ların aslında ne kadar sevgiye muhtaç olduklarını düşünmüştüm. Kalemimi bir kenara bırakıp Creatura'ları düşündüğümü ve onların kendilerini layık görmedikleri aşkı, sevgiyi, güzel çiçekleri ve en özel bahçeleri onlara vermek istediğimi fark etmiştim. Gözlerimden birkaç damla yaş aktığını hatırlayınca ıslattım dudaklarımı. Hala unutamıyordum onların imkansızlıklarını.
"Olduklarından eminim." dedim soran kişinin kim olduğunu bilmediğim için gözlerimi kalabalıkta gezdirirken. "Belki sensindir, belki ben. Buradaki herkes Creatura olabilir, evlerinde oturan diğer herkes gibi. Bedenen değil belki; fakat ruhen Creatura'yız hepimiz."
Birkaç kişinin kafasını salladığını görmemle gülümsedim. Başka bir soru beklerken kalabalıktan başka bir soru yükseldi. "Peki kitaptaki ana karakter, Taehyung kim? Sizi biraz stalkladım fakat Taehyung isminde kimseyi bulamadım. Öyle biri gerçekte var mı, yoksa biri tek, biri çift göz kapaklı, güzel adamı tamamen hayalinizde kurdunuz?"
Bu soruyu soran kadının konuşmasını bitiriş nefesini verdiğini duyduğum an, gülümseme eklendi dudaklarıma. Bir anda bedenim bu davetten sıyrıldı, bir alışveriş merkezine sürüklendi. Kendimi ellerim ceplerimde gezerken buldum. Yanlarımda arkadaşlarım vardı, bir şeyler hakkında sohbet edip gülüşüyorlardı; ben ise bambaşka bir dünyadaydım. O zamanlar Creatura'ları bulmuştum fakat ana karakterin yüzünü nasıl betimleyeceğimi bilmiyordum. Aklımda insan profili düşündüğümü hatırladım; burnunu, gözlerini, dudaklarını yarattım kafamda; oy verdim hepsine fakat hiçbiri geçemedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SON MEKTUP -TAEJIN-
Romantik"Göğüs kafesimin içinde sıcacık bir yürek barındırıyorum. Gözlerinin içine her baktığımda yüreğimdeki sıcaklığı hissedebil diye, üşüme diye." - Mektubumu koydum çilek kokulu zarfıma, her kelimesi size ithaf olan cümlelerimi gönderiyorum kalbinize, l...