ve orada eğlenelim sonsuza kadar.

301 64 141
                                    

"Ben de yaşamak denen şeyi saksıya gömdüm ama filiz verdi..."

-Çağan Şengül

***

Hayatınızı çok şey değiştirirdi. Dönüm noktası denilen şey gerçekti ve herkesin hayatında her şeyin tepetaklak olduğu an olurdu. Kimisinin dönüm noktası istediği üniversiteyi kazanmak olurdu, kimisinin sevdiği ile evlenmek... Lakin emindim ki kimse, kendisine yönetilen bir sorunun dönüm noktası olduğunu söylemezdi. Biri duysa beni deli zannederdi, abarttığımı düşünürdü fakat gerçekti. Benim hayatımın dönüm noktası ne bu güzel adamla karşılaştığım ilk andı ne de yazdığım kitap. Hayatımın dönüm noktası bu soruydu zira onun gözlerinin içine bakıp onun için yazdığım kitabı okumak kadar özel bir şey olmamıştı hayatımda, olmayacaktı da.

Dudaklarımı ıslattım, avuç içlerim terledi. Göz bebeklerim dahi titredi, ellerimi nereye koyacağımı şaşırdım bu güzel soruyla. O kadar heyecanlanmıştım ki, hep beni ittiğinden olsa gerek hiçbir zaman kitabımı okuyacağını düşünmemiştim. Hiçbir zaman bana bu güzel soruyu soracağını, hiçbir zaman onunla doğru dürüst bir gün geçireceğimi de düşünmemiştim lakin her şey değişmişti işte. Yüreğinden akan güzellikler beni de bulmuş ve sonunda çekilmiştim kart bedenimle onun çilek bahçesine. Sonunda o çilek bahçede oturup benim güzel yaratığımdan bahsedebilecek, onu anabilecektim. Çok özlemiştim güzel Creatura'mı, çok özlemiştim yüreği kimsesiz kalan lakin ruhunda eşsiz çiçekler büyüten Taehyung'umu. Şimdi ikisiyle de zaman geçirecek olmanın heyecanı vardı ruhumda, yüreğim ağzımda atıyordu.

"Okurum." diye fısıldadığımda Taehyung buruk bir gülümseme yolladı bana, sonra uzattı kapağını bantladığı kitabımı. Ona doğru yürümeye başladım lakin her adımımda daha da heyecanlandım. Onun beni reddettiği, istemediği onca günden sonra ilk kez uzattığı zeytin dalıydı. Zira bu zeytin dalının da benim kitabım olması öyle mutlu etmişti ki beni, ona sarılıp ağlayarak teşekkür etmek istiyordum sadece.

Tekrar girdik boğuk odasına, gecenin karanlığında daha da yalnız hissettiriyordu. Taehyung kendini yatağına attığında gülümsedim. Eskisinden daha rahat gözüktüğünü düşünürken önceki gelişimde kıyafetle dolu fakat şimdi oturmam için boşalmış gibi duran sandalyeye oturdum. Bacak bacak üstüne oturduğumda kitabımı dizime koydum ve yine parladı kapağın üzerindeki bant. Gülümsemeden edemedim, gerçek gibi gelmiyordu bu yaşadıklarım.

"Kitabımın kapağının boğuk ve sıkıcı olduğunu söylemiştin." diye fısıldadım, ellerimi bantın üzerinde gezdirirken. "Hala aynı mı düşünüyorsun?"

Taehyung yatağında uzanırken ellerini kafasının altına yerleştirip tavanı izlerken yutkundu. Bir süre sessiz kaldıktan sonra "Fikrim değişti, yazar." diye fısıldadı lakin gözlerini tavandan ayırmamış, benimkilerle buluşturma şerefini bana yaşatmamıştı. "Kitabın kapağı boğuk ve sıkıcı olmaktan ziyade yalnız görünüyor. Etrafındaki herkes tarafından terk edilen birinin karanlığı da kaybetmemek için kendisini siyaha boyayıp karanlıkla arkadaş olması gibi hissettiriyor. Yalnız ve kimsesiz..."

Sustum lakin susmamın sebebi konuşacak bir şeyler bulamamamdan dolayı değil, onunla saatlerce konuşmak istememdendi. Onun başını şişirmek istemiyordum lakin bir gün kendimi tutamayıp ona kızmaktan korkuyordum. "Aptal mısın?" diye bağırmaktan, "Yalnız değilsin, ben varım!" demekten korkuyordum. Ona kıza kıza yalnız olmadığını hatırlatmak, kimsesi olmasa bile kendine sahip olduğunu söylemek ve o bunu öğrenene kadar başını şişirmek istiyordum. Zira bahsettiği tanım, kitabımın kapağı için değildi. Kendisini tanımlıyordu, biliyordum ve bu gerçek en çok benim canımı acıtıyor, en çok beni kırıyordu.

SON MEKTUP -TAEJIN-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin