Tüm hislerim yazdığım kelimelerde saklı,

298 48 152
                                    

"Geceye alışan bir adam, yağmurlar yağsa da o zaten sırılsıklam."
-Taha

***

Hayat bize istemediğimiz seçimler sunardı. Geleceğini kontrol altına almak isteyen bir gencin arkadaşlarıyla eğleneceği ortamlardan vazgeçmesi gibi, acı çeken bir insanın kendi nefesinden vazgeçmesi gibi... Beklerdi hayat, sinsice beklerdi. Senin düşmeni ve çaresizce ağlamanı beklerdi. Düştüğün an beklerdi ve yok ederdi tek bir sorusuyla hayallerinin tamamını. Seçim isterdi insanlardan, hayatlarına devam edebilmeleri için bir şeylerden vazgeçmelerini isterdi zira iki şey birden vermek ona göre değildi. Hayat acıyı severdi, insanları acı çekerken izlemeyi severdi.

"Silahı getirdim, bir şey yapmayacaksın değil mi?" diye bir ses duydum uzaklardan lakin hemen dibimdeydi Yoongi. Duymuyordum, yaşamıyordum. Yapabildiğim tek şey nefes almaktı lakin oksijenin dahi ciğerlerime ulaşabildiğinden emin değildim.

Hayatın bana sunduğu seçeneğin insan olmaktan vazgeçmek olduğunu hayal ettim. Sokak ışığı olmak isterdim zira, Taehyung'un evinin hemen önünde parıl parıl parlayan bir sokak ışığı... Taehyung beni fark etse de fark etmese de orada durup onun için yanmak isterdim sonsuza kadar. Benim aydınlattığım ışığın altında ağlasın, gülsün, sigarasını içip içkisini yudumlasın... Ben ona dokunamasam dahi, o bana dokunsun isterdim. Hayatın bana sunacağı bir seçenek olsaydı bu, hiç düşünmeden bir sokak ışığı olmak isterdim lakin ben ne bir sokak lambasıydım ne de hayat bana böyle bir seçenek sunmuştu. Kendi önünü karanlığa boyayan bir yazar, başkalarının önünü aydınlatamazdı zira o yazar, aşık olduğu adam için ruhunu karanlığa satmıştı.

Elimi kaldırıp silahı tutarken titreyen ellerimi umursamadım. Yoongi silahı getirmişti çünkü ona sadece birini korkutacağımı söylemiştim lakin yalandı. Hayatın bana sunduğu seçeneklerden biri Taehyung'un gerçekten bir katil olmasıydı ve ben bu seçeneği duyar duymaz ikincisini seçmiştim. Ondan önce ben katil olacaktım, ondan önce ben onu öldürecektim.

"Teşekkür ederim, Yoongi. Mermi bile kullanmadan sana geri vereceğim yarın sabah."

Yoongi'nin benim kimseyi yaralayacak bir insan olmadığımı bildiğini lakin yine de ilk kez ondan silah istediğim için endişeli olduğunu söylediği şiirler dinledim lakim sesi uzaklardan geliyordu hala. Ona ne dediğimi bilmiyordum, sanırım sorun olmadığını zırvalamış ve sonunda göndermiştim onu. Robot gibi yürüdüm evin içinde, elimde silahla. Odama gittim, dizlerimin beni taşıyabileceği son raddeye kadar ayakta durdum lakin gücüm kalmadığında yere düştüm. Soğuk zemin karşıladı beni ve hiç düşünmeden aldı kollarının arasına. Buz kesmiş bedenimle iyi anlaştılar zira ruhum yoktu benim, katil olmayı seçtiğimden beri terk edip gitmişti bedenimden.

Gözlerimden yaşlar aksa da ağlayamadım zira dudaklarım dahi donmuş gibiydi. Duvara yasladığım tuval gözüme çarpana kadar etrafa baktım boş boş, odamın her köşesine baktım lakin o tuval durdurdu gözlerimi. Taehyung'un beyninin içinde birini öldürdüğünü söylemeden hemen önce verdiği tuvaldi bu tuval, hala hediye paketliydi. Yutkundum ve sürünerek ilerledim o tuvale doğru. Gözlerimden akan yaşları silmeye dahi gücüm yoktu lakin yırttım o paketi ve baktım tuvale, resim çok tanıdıktı. Ve bu tanıdıklık, korkunçtu.

"Onu öldüreceksin!" diye bağırdım tuvale bakarak. "Amcanı benim için öldüreceksin!"

"O boyalardaki renkler yakışmaz bana." demişti üç yıl önce benim çilek kokulu, güzel yaratığım. "Pis benim ellerim."  demişti, Dünya üzerindeki en güzel ellerin onda olduğunu bilmeden. Fakat şimdi ilk kez bir resim çizmişti, üç yıl sonra ilk kez... Ve bu resim dahi anlatıyordu aslında her şeyden vazgeçtiğini.

SON MEKTUP -TAEJIN-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin