Sevdiğimiz tek kişi kendimiz olsun.

322 57 171
                                    

"Ait olmadığım bir denizin tam ortasındayım. Yüzeceğim, sana varana kadar kulaçlarım..."
-Çağan Şengül

***

"Ne kırardı insanların kalbini? Ne paramparça ederdi en güzel duyguları? Hangi kelime, hangi cümle derbeder ederdi ruhunuzu? Anlatın bana, derdinizi anlatın. Yalvarırım tutmayın içinizde yüreğinizi karanlığa boğan düşünceleri, haykırın bana; hepsini ben taşıyacağım. Odanızda tek başınızayken sizi ağlatan her ne ise aynanın karşısına geçip silin gözlerinizdeki yaşı. Karanlığınızda parlayan şey sizin gözlerinizdeki yaş olmasın zira biliyorum ki, kalbiniz aslında parıl parıl parlamaya hakkı olan. Biliyorum, bana kilometrelerce uzak olmanıza rağmen biliyorum yüreğinizdeki güzelliği. Sizler benim kalbimin aynasısınız, sizler beni hiç tanımadan bana mutluluk bağışlayanlarsınız. Bu kez de ben sizinle dertleşmek istiyorum, beni kırgın yüreğinize davet eder misiniz?"

Bloğumda yazdığım yazıyı paylaştım lakin ellerim titriyordu hala. Bendim aslında bu betimlediğim. Bendim odasında sessizce ağlayıp gözlerindeki yaşla yüreğini aydınlatmaya çalışan. Bendim şu an yapayalnız hisseden, çaresiz bir şekilde öylece kalakalan... Hepsi bendim lakin bu hissin ne kadar kötü olduğunu yine en iyi ben bilirdim. Benim gibi hisseden herkese yardım etmek istedim, onlarla dertleşmek istedim zira benim böyle bir imkanım yoktu. Beni herkes kırardı lakin kimse beni ne öldürürdü, ne elimden tutar ayağa kaldırırdı. Ben arafta kalmaya mahkumdum.

"Ah, yazarım! Güneş olduğunuzu biliyordum. Resmen içimizi aydınlatıyorsunuz!"

Paylaştığım yazının altına gelen bir yorum hafifçe gülümsetti beni lakin bu gülümseme kırgınlıklarla doluydu. Evet, güneştim ben. Kimilerinin evini aydınlatıp onları ısıtıyor, kimilerini ise gölgede bırakıyordum lakin herkes bir şeyi kaçırıyordu. Evet, ben güneştim lakin sandıklarının aksine cayır cayır yanan yine bendim.

"Peki ya siz? Sizin kalbinizi en çok ne kırar?"

Bir başka yorumu okuduğumda dudaklarımın titremesine engel olamadım. Beni en çok kıran şeyin ne olduğunu bilemeyecek kadar tanımıyordum kendimi. Beni en çok ne mutlu ederdi, ne beni mahvederdi? Sorularımın sonunda aklıma doluşan tek cevap bir çift göz olması mahvetti ruhumu. Beni mutlu eden de, yok eden de biri çift, diğeri tek göz kapaklarıydı zira.

Sabaha kadar okurlarımla konuştum, onlarla sohbet ettim lakin kulaklarımda Taehyung'un sözleri yankılandı defalarca. Yediğim dayak yüzünden vücudumda ağrıyan çok yerim vardı lakin burnum arada sırada kanamasa dayanabilirdim. Birkaç saat önce yediğim dayaktan ziyade Taehyung idi aslında canımı acıtan lakin söylediği sözler değildi beni bu hale getiren. Taehyung'un bakışları geliyordu aklıma, sadece birkaç dakika gülümseyebilen dudakları geliyordu. Bahtsızdı benim miniğim, mutluluğu yakıştırmıyordu kendine. Bana dedikleri umurumda değildi, yüzsüzdüm ben. Onun iyiliği için yüzsüz olacak ve o mutlu olsun diye kendimi onun o acı verici sözlerine tutsak edecektim.

Zaman geçti lakin bitmedi güzel okurlarımın dertleri. Öyle şeyler anlattılar ki bana, onları korumak istedim. Yanıma almak ve kocaman sarılmak istedim. Parmaklarım acıyordu lakin bırakmadım onlarla sohbet etmeyi. O adamlar beni dövüp orada çöp gibi bıraktıktan sonra sürüne sürüne eve gelmem umurumda değildi, karnımın morarması umurumda değildi. Zira biliyordum ki bedenimin acısı geçecekti lakin yüreğin acısı asla geçmezdi. Orada kalırdı, kabuk tutsa dahi hatırladıkça kanar, daha çok acıtırdı.

SON MEKTUP -TAEJIN-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin