15.bölüm

78 16 0
                                    

  İşte geldim. Yıllar öncesinde yaşattığın acının hesabını almaya geldim. Kimsenin yaptığı yanına kâr kalmıyordu. Yarına kalıyordu ama yanına kalmıyordu.

    
      Havaalanından elimde valizimle çıkıp ilerlemeye başladım. Etrafa şöyle bir bakış attım. Babamın sevdiği topraklara ayak basmıştım işte. Bu kadar hikayeler yazılan, diziler çekilen töre, çocuk gelin, kuma, kan davaların olduğu bir yerin babam neresini seviyordu acaba! Sevilecek yanı var mıydı? Bunu öğrenmeye gelmiştim.

      
      Derin bir nefes çekip ilerlemeye devam etmiştim ki birinin bana seslenmesiyle durmak zorunda kaldım. Biraz ileride siyah bir arabayla dört adam durmuş bana bakıyordu. Adamlardan biri yaşlıydı ama duruşundan ne kadar güçlü biri olduğu belliydi. Kaşlarımı çatarak onlara baktım bende. Kimdi bu adamlar? Beni nerden tanıyorlardı?

  
      Yaşlı olan adam bana doğru ilerlemeye başladı. Tedirgin olsam da bunu belli etmedim. Etraf kalabalıktı. Aklı olan biri burada birine birşey yapamazdı sonuçta. Dik duruşumla yanıma gelen adama baktım.

      " Hasrete ne kadar da çok benziyorsun! Ama gözlerin tıpkı Gökhan gibi!"

    
      Yanımda durup beni inceleyen adama kaşlarımı daha çok çatarak baktım. Babamla annemi tanıyordu demek ki! Peki hangi taraftaydı bu adam? Ailemin arkasında olanlardan mı? Arkasını dönenlerden mi? Durup adamı incelemeye başladım Gözlerinin içine bakıp

   
       "Siz?"

    
       Dedim sorarcasına. Tebessüm etti birden. Gözlerimi kısarak mimiklerini incelemeye başladım.

   
       " İsmail Soyludere ben kızım. Levent aradı beni Mardine varacağın saati söyleyince seni karşılayayım dedim. Burada bana emanetsin. "

     Karşımda İsmail olduğunu söyleyen adama bakmaya devam ettim. Mardine güvenmiyordum. Ya bu adam da İsmail olduğunu iddia eden biri ise? Annemi babamı istemeyen kişiler ya beni de istemeyip bana zarar vermeye kalkışmışlarsa? Levent amca beni birinin alacağını söylememişti sonuçta!

      " Size neden inanayım?"

    Adam yüzündeki tebebbüsümü  büyütüp

      " Aynı annen gibisin. "

     Ceketinin iç cebinden cüzdanını çıkardı. Ben öylece durmuş çatık kaşlarımla onu izliyordum. Cüzdanından kimliğini çıkarıp bana uzattı

   
      " Bu inandırıcı olur mu kızım?"

   
     Bakışlarımı kimliğinden adama çıkardım. Boş yere şüphe etmişim ama elimde olan bir şey değil ki. Tanımadığım adama neden güvemeyim ki!

       " Kusura bakmayın Mardine güzel duygularla gelmedim. Uzaktan yakınım olan herkes burada malesef! Zamanla buradaki herkesi tanırım"

      " Biliyorum kızım hadi gel seni Babanın evine götüreyim "

    
      Babamın evi mi? Babam ailesi ile yaşamıyor muydu? Yoksa beni o insanların yanına mı götürecekti? Asla! O insanların ayağına ben gitmeyecektim! Babamı, annemi, beni istemeyeni ben hiç istemem! Kaşlarımı yine çatıp

      " Buraya kadar boşa zahmet etmişsiniz. Ben buraya o insanlarla kalmak için gelmedim. Reşat Soyludereye nasıl ulaşabilirim. Siz bana sadece onun adresini verin "

      " Dur kızım! Seni Kayaların evine götürmem zaten. Gökhanın kendi evi vardı. Arada kafa dinlemek istediği zaman orda kalıyordu. Seni oraya götüreyim. Uzun zamandır kapalı ama kimse girmedi yıllardır. En son Hasretle birlikte Gökhan girmişti."

Son Bahar Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin