Bölüm şarkısı: Gazapizm - Unutulacak dünler
Sabah alarmın sesiyle uyanmıştım. Yataktan kalkmış banyoda rutin işlerimi halletmiştim. Kıyafetlerimi daha yerleştiremediğim için bavuldan dizlerimin biraz üstünde biten beyaz desenli baharlık elbisemi giyip saçlarımı düzleştirdim. Hafif makyajla yeni güne hazırdım.
Saat 8 olduğunda evden çıktım. Kapıda bir araç vardı. İçindeki adamları dünde görmüştüm. Adamlardan biri yanıma gelip
"Günaydın efendim. Bizi İsmail ağa gönderdi. Sizi Reşat ağanın yanına götürmek için"
Ağa kelimesi tuhafıma kaçmıştı. Alışmam zaman alıcak gibiydi. Benden yaşça büyük insanların efendim senelerin de garipsemiştim.
" Günaydın sizede ama adım Masal. Efendim demezseniz çok sevinirim. Ben alışık değilim böyle kelimelere "
Adam tebessüm ederek" Peki bacım. Haydi hazırsan gidelim.
Bende adama tebessüm edip arabaya bindim. Çarşı içinde bir dükkanın önünde durduk. İsminin Kazım olduğunu öğrendiğim adam bana dönüp
" Bacım Reşat ağa bu dükkanda seni bekliyor. "
Bıraktıkları için teşekkür edip arabadan indim. Bugünde iyi insanlarla karşılaştığım için şanslıydım. Günümün kötü biteceğinden habersiz dükkanın içine girdim.Reşat dayı beni görünce ayaklandı. Yanında takım elbiseli adam da vardı. Avukat olmalıydı.
"Hoşgeldin kızım bizde seni bekliyorduk. Bu aile avukatımız Süleyman Tepeli. Bütün herşeyi hazır ettik bir tek senin imzan eksik"
" Hoşbuldum Reşat dayı! Sizede merhaba Süleyman bey"
Selamlaştıktan sonra geçip oturdum bende. Bana verilen dosyayı inceleyip imzalamam gereken bütün kağıtları imzaladım. Artık babamın yarım bıraktığı ne varsa ben devam ettirmeye hazırdım.Biraz daha sohbet ettikten sonra dükkanları ve arsaları görmek için yola çıktık. Üç boş kapalı dükkan, şirkete kiralanan arsa ve beş büyük boş arsa vardı. Çok önceden alındığı için şimdi bile satmaya kalksam yüksek fiyata satabilirdim. Ama satmayacaktım. Babam zamanında acele ederek almış bile olsa ondan kalan yerlerdi. Her karışına sahip çıkacaktım
İşlerimiz sonunda bitmişti ama bende bitmiştim. Gün içinde devamlı Levent ve avukat Hakan amca ile telefon görüşmesi yaparak yardım alıyordum onlardan. Kahvaltı bile yapmayı unutmuştum. Yemekle pek aram olmadığından acıkmadığım sürece pek aramıyordum. Akşamüstü olmuştu. Reşat dayı ve avukatıyla yollarımı ayırıp eve doğru ilerlemeye başladım.
Mardinde daha benim varlığımı, kim olduğumu Soyludereliler ve avukat Süleyman hariç kimse bilmiyordu. Zamanla ne olacak bilmiyordum. Yaşayıp görmeyi bekledim. Ara sokaklardan çıkıp çarşıya doğru yürüdüm. Eve gitmekten vazgeçip dolaşmaya karar verdim. Meydanda bir gurup insanın toplandığını görünce merakıma yenik düşüp kalabalığa doğru ilerledim.
Doğru mu görüyordum ben! Gözlerime inanmak istemedim. Adamın biri çarşının orta yerinde kadına silah doğrultmuş bas bas bağırıyordu. Sebebi her ne olursa olsun bir kadına böyle muamele yapılmaması gerekiyordu. Etrafa göz gezdirdim. Kimse olaya müdahale olmuyordu. Herkes film izler gibi izliyordu. İnsanlığın öldü dediği anı yaşıyordum şu an.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Son Bahar
ChickLitKaderimizi isimlerimiz mi belirliyor? Annem masal gibi hayatım olsun diye adımı MASAL koymuş. Bana sorma ihtimalleri olsaydı böyle bir hayat ister miydim acaba? Bütün masallar mutlu sonla mi bitiyordu? Benim masalım nasıl bitecekti? Peki annem ben...