Lee Suhyun - In Your Time
•
Sessizce akıp giden yolu izliyordum.
Jackson ise kasılmış çenesi ve direksiyonu sıkmaktan beyazlaşmış elleri ile arabayı sürüyordu. Az önce yaşadığımız küçük tartışmadan bu yana öfkeli ve dalgın görünüyordu. Ellerimle saçlarımı düzeltip dikkatimi tekrar akan yola çevirdim.
Jackson evimin önünde durduğunda, sessiz geçen ve bana uzun saatlermiş gibi gelen dakikaların ardından ilk kez konuştu.
"Yemek için teşekkür ederim Anita."
Birkaç saniye duraksadım, ardından bir şey söylemeden hızla kapı koluna asıldım. Fakat daha kolu çekemeden elim üstünde öylece asılı kaldı.
Ona dönüp bakışlarımı bakışlarına sabitledim. Soracağım soruların cevaplarını gözlerinde görmek istiyordum.
"Lay Zhang denen herif benden ne istiyor olabilir?"
Jackson'ın dudakları ince bir çizgi haline dönüştü. Kaşları hafifçe çatıldığında bakışlarını ellerine düşürdü ve derin bir nefes alıp bana döndü.
"Seni koruduğumu gördüğünde benim için değerli olduğunu düşündü. O benim için değerli olan her şeyi yok etmeye kafayı takmış bir manyak. Nedeni bu olmalı."
Histerik bir şekilde güldüm.
"Ne yani, aslında senin için 'değerli' olmadığım halde bu yüzden bana kafayı takan bir psikopatla başım derde mi girdi şimdi?"
Kaşları titreyerek daha da çatıldı ve elleri yumruk şeklini aldığında bakışlarımı ondan çektim.
"Her neyse."
Arabadan inmek üzere hareketlendiğimde kolumdan tutup beni kendine çevirdi. Ona döndüğüm sırada hafifçe bana doğru eğilmiş olduğunu gördüm ve yüzlerimiz arasında kalan santimleri aşmamak için dudaklarımı birbirine bastırdım.
Çok yakındaydı ve nefesi dudaklarıma düşüyordu. Bir eli yavaşça yanağımdan kulaklarıma doğru kayıp önüme düşen bir saç tutamını kulağımın arkasına sıkıştırdı ve sonrasında ise elini olduğu yerden çekmedi. Eli yanağımın üstünde öylece dururken aralanan dudaklarım yüzünden nefeslerimiz birbirine karışmaya başlamıştı.
Bedenim ona çekilirken ellerimi sabit tutmak benim için çok zordu. Tek istediğim ellerimi boynuna sarıp dudaklarımı dudaklarına kapatmaktı. Bakışlarım neredeyse kırmızı olan dudaklarına düştüğünde sıkıntıyla inlememek için kendimi zor tuttum.
Gözlerim doluyordu. Nedenini bilmediğim bir şekilde gözlerim dolarken elini yavaşça indirdi ve kendini geri çekip başını dışarıya doğru çevirdi.
"Bir daha benim yerime kendine değer biçme."
Buna ne cevap vereceğimi bilmiyordum. Bakışlarımı keskin çene hattından çekip ellerime baktım. Tüm bedenim az önceki yakınlaşmanın ardından uyuşmuştu fakat yine de geri dönüp kapıyı açtım ve arabadan indim. Kapıyı kapatmadan önce son kez ona baktım ve dolan gözlerimden kurtulan bir damla yaş ile kapıyı sertçe çarptım. Hızla arkamı dönüp çevik adımlarla bahçeyi adımladım ve titreyen ellerimle şifreyi girip eve girdim.
Arabasının gidiş sesini duymamak için ellerimi kulaklarıma bastırdığımda bacaklarım beni daha fazla taşıyamadı. Sırtımı dayadığım kapıdan kayarak dizlerimin üstüne düştüm.
Bana ne oluyordu?
İç çekişlerim büyük hıçkırıklara dönüştüğünde karanlık evin zemininde cenin pozisyonuna geçtiğimin hayal meyal farkındaydım. Kollarımı bacaklarıma sarıp kendime çektim ve hissettiğim yalnızlığın yok olması için dua etmeye başladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Anita | Jackson Wang
FanfictionBedenimde dolaşan parmaklarının izleri tenime birer birer dağlanıyordu. Başımı geriye atıp boynuma değen dudaklarının verdiği hisse odaklandım. 'Sadece rol yapıyorsunuz, Ae Sin. Kaptırma kendini.' Bulutlanan zihnime doğan bu düşünce ile bulunduğum a...