XXIII

225 20 14
                                    


Solar - Adrenalin

XXIII.

Soğuk, küflü ve ölüm kokan boş bir fabrikanın ortasında, oturduğu demir sandalyenin dibinde kendi kanından oluşmuş bir göletin içinde bilinçsiz bir şekilde yere bakıyordu.

Ona bakarken içimde biraz olsun bile acıma duygusu hissetmedim. Bu adam yüzünden ben de çok acı çekmiştim.

Jackson güven vermek istercesine arkamda durmuştu. Jinyoung ise Jackson'ın yanında durmuş keskin bakışlarla etrafı tarıyordu.

"Bu kadar şeye rağmen nasıl yaşıyor?"

"Adrenalin."

Kaşlarım havalanırken Jackson'ın buz kırıklarıyla dolu sesi aramızdaki boşluğa yayıldı.

Sandalyeye bağlı olduğu için dik oturabildiğini düşündüğüm adama baktım. "Neden bunu yaptın?"

Bana döndü. Gözlerinde, deliliğin başlangıcındaki o odaksız ve heyecanlı bakışlar vardı.

"Jackson Wang, nedeni bu. Onun acı çekmesini istedim. Tıpkı benim çektiğim gibi. O da acı çeksin istedim."

Duraksadım.

"Bu ne demek?"

Kirli bir kahkaha attığında, buradan çıkar çıkmaz kulaklarımı sabunlu suyla yıkamak istemiştim.

"Onu tanıyor musun Anita? Onun nasıl bir pislik olduğunu bilmiyorsun değil mi? Bilsen onun yatağını bir saniye bile ısıtmazdın."

Vücudum benden bağımsız olarak ileri atıldı ve ben daha kendime emir veremeden sağ yumruğumu sertçe çenesine geçirip öğürerek kan tükürmesine sebep oldum.

"Onun hakkında böyle konuşamazsın. Sen onun hakkında ne biliyorsun ki?"

İçimden bir ses yanlış yolda olduğumu söylüyordu fakat bir yanım sadece onu savunmak istemişti. Ben de o yanıma tutunmayı seçmiştim.

Bakışları benden ayrılıp arkamda sessizce duran ve bizi izleyen Jackson'a döndü.

"Senin hakkında hiçbir şey bilmeyen bir kadınla dolaşmaktan utanmıyor musun Jia Er?"

Jinyoung sinirle öne atıldığında Jackson elini kaldırıp onu durdurdu. Ben ise bakışlarımı Jackson'ın ifadesiz yüzünden, önümdeki insansı varlığa doğru çevirdim.

"Biliyor musun? Jackson ne yapmış olursa olsun ona olan hislerim hiçbir şekilde değişmeyecek." Durdum ve kenardaki tahta masanın üstüne dizilmiş kan ile kaplı aletlere doğru yürüdüm. "Ama sen, Ice King, bugün burada neredeyse öldürmek üzere olduğun kadının karşısında, dizlerinin üstünde sürünerek özür dileyeceksin."

Kan ellerimdeydi.

Kan her yerimdeydi.

Zihnimin ve ruhumun karanlığı sonunda bedenime de bulaşmıştı. Elimdeki sapına kadar kan ile kaplı büyük bıçağı yere atıp karşımdaki bedene baktım.

Anita | Jackson WangHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin