04.28
'Happy birthday to my biggest love.
This is for you.'
-G
🥀Jackson Wang - LMLY
•
Günler geçiyordu.
Operasyon duraklamıştı ve Jaebum'dan bir haftadır haber alamıyordum. Jackson ile ise on gündür hiç konuşmamıştım. Tahmin edilebilir nedenlerden ötürü amcamı görmeye de gidemiyordum.
Yalnız ve sıkılmıştım.
Ayaklarımı koltuktan sarkıtıp yere bastım ve bıkkın bir ruh haliyle ayağa kalkıp mutfağa doğru yürümeye başladım. Dolaplara kısaca göz gezdirdikten sonra artık bir alışveriş yapma zamanımın geldiğini fark ettim.
Odama çıkıp üstüme gri bir hoodie geçirdim. Altımdaki siyah tayta dokunmadan gri spor ayakkabılarımı da ayaklarıma geçirip çantamdan cüzdanımı aldım. Saçlarım hafif yağlı görünüyordu fakat idare ederdi. Eve dönünce kısa bir duş almayı aklıma not ettim.
Yakındaki markete arabayla gitmektense yürümeyi tercih etmiştim.
Hava soğuktu fakat dondurucu bir soğukluktan bahsedemezdik. Huzur verici bir soğukluk daha doğru bir tanım olurdu.
On günün sonunda evden çıkmış olmanın verdiği mutluluk yüzüme yansımıştı. Yüzümde gittikçe genişleyen bir gülümseme vardı.
Markete girdiğimde çok kalabalık olmadığını gördüm. Bir market arabası alıp etrafta gezinmeye başladım. En çok canımın istediği şeyleri arabaya eklerken içimden de bir şarkı mırıldanıyordum.
Kısa bir alışverişin ardından elimde poşetlerle marketten çıkmıştım. Kaldırımda yürürken karşıdan gelen tanıdık bir araba hemen yanımda durdu. Hafifçe duraksadım fakat içimi kaplayan kötü hisler yüzünden arabanın zıttı yöne doğru hızla yürümeye devam ettim.
Arabanın kapılarının açıldığını ve hemen ardından birden fazla ayak sesinin bana doğru geldiğini duydum. Adımlarımı hızlandırarak koşmaya başladım. Eve ulaşırsam en azından kapıyı kilitleyip Jaebum'u arayabilirdim.
Arkama dönüp baktığımda takım elbiseli ve gözlüklü üç adamın da hızlı adımlarla bana doğru geldiklerini gördüm. Önüme dönüp köşeyi döndüğüm sırada bir bedene çarptım ve elimdeki her şey yere döküldü. Demir gibi parmaklar kolumdan tutup beni arkasına aldığında ben nefes nefese bir şekilde etrafıma bakıyordum.
"Anita-sshi, burada beklemenizi rica edeceğim."
Bakışlarım beni tutan adama çıktığında onun Jinyoung olduğunu gördüm ve tüm bedenim ani gelen rahatlamanın etkisiyle titremeye başladı. O sırada birkaç bağırış ve inleme sesi duyuldu. Jinyoung bana baktığında onu başımla onayladım ve o da beni bırakıp az önce baktığı yöne koşmaya başladı. Duvarın kenarına geçip ne olup bittiğine baktığımda dudaklarım şokla aralandı.
Jinyoung ve yanındaki henüz kim olduğunu çıkaramadığım adam hızlı birer ölüm makinesi gibiydi. Üç adamı da saniyeler içinde etkisiz hale getirdiklerinde üzerlerini düzeltip koşarak yanıma döndüler.
"Anita-ssi, ben Park Jinyoung. Bu da ortağım Mark Tuan."
Ah, Mark Tuan.
O an onu nerede gördüğümü hatırladım, operasyon dosyası.
Başımla onları selamladım ve ne olduğunu soramayacak kadar aptallaşmış bir şekilde yere eğilip poşetten yere saçılan ürünleri toplamaya başladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Anita | Jackson Wang
FanfictionBedenimde dolaşan parmaklarının izleri tenime birer birer dağlanıyordu. Başımı geriye atıp boynuma değen dudaklarının verdiği hisse odaklandım. 'Sadece rol yapıyorsunuz, Ae Sin. Kaptırma kendini.' Bulutlanan zihnime doğan bu düşünce ile bulunduğum a...