"Sena dur gitme! Açıklayabilirim."
İnsan sürekli hayal kırıklığı yaşamaktan yorulmaz mı?
Yorulduğumu bildiğim halde hala daha kendimi ona hapsediyordum. Bu aptallık değil de neydi?
Berke ile Eylül tam karşımda birbirlerine sarılmış halde gözlerimin içine bakıyorlardı. Kaçmayıp da ne yapacaktım?
Berke peşimden gelip öfkeyle kolumdan tuttu ve beni kendine çevirdi.
"Sena beni dinlemek zorundasın!"
"Seni dinlemek zorunda falan değilim. Ben her şeyi gayet açık ve net şekilde gördüm Berke."
"Her şey göründüğü gibi değil Sena. Eylül sallantıdan dolayı düşmek üzereydi ben de lavabodan geliyordum ve onu görünce düşmesin diye tuttum."
Gözlerimin içine korkuyla baktığını görebiliyorum ama bu normal korku değil beni kaybetme korkusuydu. Doğruyu mu söylüyordu? Her şey tesadüf müydü?
Zor olan neydi biliyor musunuz? Karşınızda gerçekten sevdiğiniz birisi var ve her defasında bir açığını yakalıyorsunuz ama sevdiğiniz için onun yanlışlarını göremiyorsunuz.
"Sena bir şey söyle lütfen."
"Sorun yok" diyebildim sadece.
Artık gerçekten o kadar yorgun hissediyordum ki kendim bile farkında değildim. Yavaşça Zeynep'in yanına doğru ilerledim.
"Sena iyi misin? Yüzün bembeyaz."
"İyi olucam Zeynep." dedim.
Artık her şey çok yorucu bir hal almıştı. Her şey üstüme geliyor gibi hissediyordum. Denizin sesine, kokusuna, martıların cıvıltılarına kulak verdim. Bir süre tek başıma onları izledim. Aklımdaki deli düşünceleri bir türlü atamıyordum.
Omzuma dokunan bir el hissettim ve hiç arkamı dönmeden "Berke konuşmak istemiyorum." dedim.
"Berke değilim Sena"
Tanıdık gelen sesle arkamı döndüm ve yine tepkisiz kaldım.
"Cenk şu an konuşmak istemiyorum." dedim.
"Ama ben seni dinlemek istiyorum." Dedi ve yanıma doğru yaklaştı.
"Anlat Sena." dedi.
"Ne anlatayım?"
"Seni bu kadar yoran şeyin ne olduğunu." dedi. Cenk bile fark etmişti yorgunluğumu. Başka bir zaman olsa onu şu an denize fırlatabilirdim ama ağzımı açacak tek bir gücüm yoktu.
"Belli değil mi?" dedim yorgun olan sesimle.
"Belli Sena ama ben senin ağzından duymak istiyorum."
"Neden?"
"Çünkü iyileşmek için ilk başta kendine itiraf etmen lazım."
"Haklısın." dedim sessizce.
"Seni dinliyorum."
"Berke" dedim direk. Hayatımda beni yoran şeyin Berke olduğunu ilk kez o an kendime itiraf etmiştim.
"Biliyorum Sena. Her şeyin de farkındayım. Yorgunsun ve günden güne daha çok yorulacaksın. Sana bunca zaman hep anlatmaya çalıştım ama sen beni sürekli geriye ittin. Senin iyiliğini istediğim için bu kadar dil döküyorum. Anla artık beni."
Cenk'in söylemiş olduğu şeylerin bir anlığına da olsa ona karşı olan ön yargımı kırmış olduğunu hissettim. En başından beri sürekli ona kötü davranmıştım ama o hiç yılmadan bana sürekli doğru yolu göstermeye çalışmıştı. Her ne kadar onun söylemiş olduğu şeylere hala daha inanmasam da ona kötü davranmaktan vazgeçmeliydim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bal Göz (Tamamlandı)
Teen FictionAşkın gözünüzü kör ettiğine şahit oldunuz mu ? Aşık olduğunuz için ailenizi , arkadaşlarınızı, hayatınızı kaybettiniz mi ? Saplantılı aşkın nasıl hastalık boyutuna dönüştüğüne şahit olmaya hazır mısınız? "Gözlerini gördüm ve başladı hikayem"