15.Bölüm:Gerçekler

23 1 0
                                    

Parti günü

Aynanın karşısında durmuş bu kim diye sorarcasına bakıyordum. Üzerimde dizlerimin üstünde siyah ve dantelli bir elbise ayaklarımda da altın renginde topuklu ayakkabı...

"Annecim o kadar güzel oldun ki sana anlatamam."

Kendime olan şaşkınlığımı bir köşeye bırakıp anneme doğru döndüm.

"Teşekkür ederim anne senin sayende. Almamda yardım etmeseydin bu kadar uyumlu giyinemezdim."

"Her zaman yanındayım güzel kızım. Hadi şimdi konuşmayı bir köşeye bırakıp saçlarına geçelim." Dedi ve beni koltuğa oturttu.

Saçlarımın hepsini arkaya atıp güzelce taradı. Daha sonra bütün saçlarımı düzleştirdi. Düzleştirdikten sonra saçımın ön tarafının önüme gelmemesi için sıkıca bir örgü yapıp geriye kalan kısımlarına da maşa yaptı.

"Bitti."

"Ellerine sağlık annecim çok beğendim."

"Ne demek güzel kızım."

"Anne saat 7 ye geliyor hadi binelim arabaya da bırak sen beni."

"Seni Cenk almaya gelicek."

"Ne!"

"Çok rica etti ben de kırmadım. Hadi oyalanma da aşağıya in."

Çantamı alıp direkt kapıya doğru yöneldim. Cenk çoktan gelmiş beni bekliyordu. Siyah takım elbise giymişti. Kapının açılması sesini duyunca kafasını bana doğru çevirdi ve büyülü gözlerle bana bakmaya başladı.

"Sena ço..çok güzel olmuşsun."

"Teşekkür ederim." Dedim gülümseyerek.

Cenk ile mezuniyetin olacağı mekana doğru sohbet ederek yürüdük. Bizim evle arası çok yakın olduğu için 15 dakika gibi kısa bir sürede vardık.

Büyük bahçeli ve her yeri ışıl ışıl olan bir mekandı.

"Senaaa hoş geldiniz."

"Hoş bulduk Zeynep. Çok güzel olmuşsun." Dedim ve baştan aşağıya giydiği elbiseyi incelemeye başladım. Bütün vücudunu saran bordo renkte dar ve uzundu. Fiziğine cuk diye oturmuştu.

"Asıl sen çok güzel olmuşsun. Bir dön bakayım şöyle" dedi ve elimden tutup beni çevirmeye başladı.

"Tamam dur yere düşücem şimdi." diyerek kahkaha atmaya başladım.

"H gelin masaya gidip oturalım." Dedi Zeynep.

Yaklaşık yarım saat sonra herkes gelmişti ve parti tam olarak başlamıştı. İlk önce herkesin birbiriyle dans etmesi için duygusal bir müzik açıldı. Herkes teker teker sahneye çıkmaya başladı.

"bu dansı bana lütfeder misiniz acaba prenses?"

Cenk in sesiyle ona doğru döndüm ve gözlerinin içine gülümseyerek "tabi ki" dedim.

Elimden nazikçe tutup sahneye çıkardı. Müziğin ritmine o kadar ayak uydurmuştuk ki bir an ikimiz de kendimizi fazla kaptırıp kahkahalar atmaya başladık.

"Siz ne ara bu kadar yakın oldunuz?"

Berke'nin sesiyle kafamı korku dolu içinde ona çevirdim. Benim konuşmama gerek kalmadan Cenk atlamıştı.

"Sana ne lan!"

"Cenk düzgün konuş benimle kırmayayım ağzını burnunu."

Aralarındaki gerilim gitgide artarken sahnedeki herkes teker teker bize bakmaya başlamıştı.

"İkiniz de bir durun artık. Herkes bize bakıyor." Dedim ve Berke'nin kolundan tutup sahneden aşağıya hızla indirdim.

"Sen kim oluyorsun da bana gelmiş hesap soruyorsun?"

"Sena delirtme beni soruma cevap ver! Siz ne ara bu kadar yakın oldunuz?"

İş çığırından çıkmıştı artık. O kim oluyordu da benden hesap sorabiliyordu.

"Berke bu seni son uyarım. Bundan sonra benim yanıma yaklaşma yoksa sonuçlarına katlanırsın." Dedim ve arkamı dönüp masaya gittim.

"Sena ne dedi o şerefsiz sana?"

"Cenk sen de sakin ol artık. Bir şey demedi ben sadece söylemem gerekenleri söyledim ve konu kapandı. Bu gece tatsızlık istemiyorum. Beni buraya geldiğime pişman etmeyin."

"Özür dilerim Sena. Hadi gel içecek bir şeyler almaya gidelim hem bu olay unutulsun hem de zaman geçsin." "İyi olur."

Cenk ile beraber içecek bir şeyler alıp içtik. İkimizin gerginliği az da olsa gitmişti. Yaklaşık 1 saat vakit geçirdikten sonra tekrardan herkesin olduğu tarafa doğru gitmeye başladık.

"Cenk sen git istersen ben lavaboya girip gelicem hemen."

"İstersen bekliyim."

"Gerek yok. Sen git bizimkilerin yanına ben hemen gelicem."

"Tamam dikkat et." dedi ve yanımdan ayrıldı.

Lavabonun yerini bulmak için uzun uğraşlara giriştim. En sonunda wc yazan yeri buldum. Kapısından içeriye girmek üzereyken yan tarafında ki boş araziden gelen tanıdık sesler duydum. Adımlarımı yavaşlatarak seslerin olduğu yöne doğru ilerledim.

"Hadi git anlat o zaman her şeyi."

Eylül'ün sesiyle olduğum yerde donakaldım. Sesler duvarın arkasından geliyordu. Kiminle ne konuştuğunu merak ettiğim için gözükmemek için duvarın arkasında kaldım ve sessizce dinlemeye başladım.

"Ne ben ne de sen hiçbir şey anlatmıyoruz Eylül."

Berke'nin sesini duyduğum anda nefesim tam anlamıyla kesilmişti. İkisinin arasında bu kadar gizli ne olabilirdi. Merakım gitgide artarken aynı zamanda korkumda artmıştı.

"Artık yeter Berke. Bu gece her şey son bulacak ve ben Sena'ya her şeyi anlatıcam."

Bilmem gereken ne vardı düşündükçe daha çok kafayı yiyordum.

"Sen şimdi o güzel çeneni kapatıyorsun ve bana karşı gelmiyorsun. Anlaşıldı mı?"

"Seninle beraber olduğum güne lanet olsun!"

Eylül'ün ağzından çıkanlar kafamın içinde yankılanmaya başladı. Hiçbir şeye anlam yükleyemez hale gelmiştim. Ne demekti bu?

"Sus biri duyacak!"

"Üzerime gelme Berke. Biraz karakterin ve şerefin varsa Sena'ya gidip onun evinden çıktıktan sonra benim koynuma girdiğini söylesene."

Gözlerimden akan yaşlara engel olamamaya başladım. Duyduklarıma inanamıyordum. Her şey kamera şakası gibi geliyordu. Her yerim titremeye başlamıştı. Ayakta durmakta güçlük çekiyordum.

"Sus dedim sana sus!"

Berke'nin Eylüle'e bağırışlarından sonra dayanamayıp gizlendiğim duvarın arkasından çıktım ve gördüklerimle daha büyük şok yaşadım. En son hatırladığım bademciklerimi yerinden çıkarcasına attığım çığlık...

Bal Göz (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin