Suho
İçimde hiçbir şekilde ifade edemeyeceğim duygular barındırıyordum. Biraz heyecan ve biraz da korku vardı. 20 yıllık hayatımda bu karmaşık duyguları hiç yaşamamıştım açıkçası ve tüm bu duyguların nedeni sadece tek bir kişiydi.
"Luhan"
Luhan yaptığı işe kendini fazla kaptırmış olacak ki sesimi duymasıyla yerinden sıçradı. Sonra ise toparlanıp bana döndü.
"Emrinizdeyim kralım"
Yüzündeki üzgün ifadeyi görmemek için kör olmak gerekiyordu. Omzundan tutup kaldırdım. Gözleri parlamıştı.
"Neden bu kadar mesafeli davranıyorsun?"
"Nasıl yani? Siz..."
"Bana tekrar Suho dediğin, benimle yakın arkadaşmışız gibi konuştuğun günlere geri dönmek istiyorum. Araya mesafe koymak isteyen bendim ve şimdi bunun pişmanlığını yaşıyorum. Benim için bu hayatta değerli olan nadir kişilerdensin. Geçen gece demiştin ya arkadaşımı geri istiyorum diye, belki çoktan arkadaşın geri gelmiştir"
Yixing
Saray ve akademi arası yol uzundu ve saraya ulaşmamız geceyi bulacaktı. Bı yüzden yolun yarısında ağaçlık bir alanda dinlenmeye karar vermiştik.
Kendime meşe ağacının gölgesinde yer ayarladıktan sonra düşüncelerimi sevdiğim adamın elegeçirmesine izin vermiştim. Şu bir ay içerisinde çok değişmişti. Bu değişme fiziksel olarak değildi. Zaten bir ay boyunca onu hiç görmedim de. Bu gerçekten işkence gibiydi. Benim bahsettiğim değişim huy ve karakter olarak değişmesiydi. Onun otoriter bir davranışı hiç olmamışken bir anda otoriter yönetime geçmesi beni en çok şaşırtan durum. O gece bile böyle biri değildi. Çünkü böyle biri olsaydı infaz edilmemi isterdi diye düşünüyorum. Ama sadece bir yıllığına saraydan sürüldüm. Aslında benim için bu da büyük bir cezaydı. Ne de olsa bir yıl boyunca sevdiğim adamı göremeyecektim. Ama bu kadar çabuk geri dönebileceğim gerçeği aklımın ucundan bile geçmemişti.
Düşüncelerimden sıyrılma sebebim uzun bedenin yanıma çökmesiydi. Tüm odağımı Chanyeol'a çevirip söyleyeceklerini duymayı bekledim ama konuya nasıl gireceğini bilmez haldeydi. En sonunda cümleleri toparlamış gibi söze başladı.
"Komutan Yixing, sizinle bir konuyu konuşmak istiyorum ama bunu konuşmak ne kadar doğru olur bilmiyorum"
"Chanyeol yalnızken benimle böyle resmi konuşmana gerek yok ve aklına takılan bir şey var olduğu belli. Fazla içinde tutma derim"
"Bu sabah vedalaştığınız arkadaşınızı sormak istemiştim"
"Baekhyun mu?"
"İsmini bilmiyorum ama sanırım o"
"Ne bilmek istiyorsun?"
"Anlatabileceğiniz her şeyi anlatmanızı istiyorum"
"O zaman en başından başlayayım. Ben akademiye ilk getirildiğimde daha sekiz yaşındaydım ve kimseyle de yakınlık kurmadım. Akademideki çocukların hepsi bir birlerine karşı soğuktu, çünkü öyle yetiştirilmişlerdi. Ama Baekhyun farklıydı. O benimle arkadaş olmak istemişti. O günden sonra tek arkadaşım ve ailem Baekhyun olmuştu. Akademinin katı kuralları vardı ve ben kuralların varlığını önemsemezdim. Köle gibi yaşamak bana göre değildi. Bir süre sonra Baekhyun da benim gibi kuralları çiğnemeye başladı. Akademiden kaçmaya çalışmak ölüm cezasıyla sonuçlandıralacak kadar büyük bir suçtu. Baekhyun bir iki kere bu tür girişimlerde bulundu. Ama hepsinden ufak cezalarla sıyrıldı. Orası hapishane gibiydi. Tek farkı ordaki çocukların hepsinin masum olmasıydı. Baekhyun ordaki çoğu çocuk gibi bebekliğinden beri ordaydı. Bir kere bile akademinin dışarısını görmemişti. Geceleri bazen yanıma gelip ordan çıktığından neler yapacağıyla ilgili hayallerini anlatırdı. Sadece benim gibi sayılı kişiler ordan kurtulabiliyordu. Baekhyun bu yüzden bana imrendiğini söylüyor. Bazen keşke ben değil de o seçilseydi diyorum. Benden daha çok hakettiğini düşünüyorum"
"Ona yardım edebilir miyim peki?"
"Senin bir şey yapabileceğini sanmıyorum. Sadece kral isterse ordan çıkabilir"
"Anladım, bir şeyler yapmaya çalışacağım yine de"
Chanyeol yanımdan kalkıp gidince yinw düşüncelerimle baş başa kalmıştım. Aslında Baekhyun konusunu Suho'ya açmayı düşünüyorum ama sanırım bunun da bir zamanı olacak.
Bir süre daha dinlendikten sonra tekrar yola çıkmıştık. Suho'yu tekrar görmek için kendimi hazır hissettiğimden emin değildim ama onu görmemek de işkence gibi geliyordu.
Gökyüzü kendini karanlığına bıraktığında saraya ulaşmıştık. Bir ay sonra yine o büyük saraydaydım. Sevdiğim adamı birazdan görecektim.
Tekrar eski odama yerleştikten sonra ezbere bildiğim yolda yürüyüp yine o büyük kapının önüne gelmiştim. Derin bir nefes alıp kapıyı çaldıktan sonra bir süre bekledim.
Merak etmeyin yaşıyorum sofıwpfo
Bu arada bugün Teammate'e bölüm atamayacağım sanırım. Çünkü yeni bir fic yazıyorum ve tek bölümlük yapmak istiyordum ama tek bölümlük için aklımdaki kurgu fazla uzun gibi. O yüzden az bölümlü bir fic olacak gibi. Bugün onun ilk bölümünü yayınlayabilirim. Bölümlerini uzun uzun yazıyorum aklımda kurguyu tamamladığım için.Unutmadan iyi ki doğdun kalpleri ısıtan güzel güşüş meleğim 🥺💗
Resimler yüklenmiyor diye medyaya resim koydum :(
ŞİMDİ OKUDUĞUN
¿𝐂𝐨𝐦𝐦𝐚𝐧𝐝𝐞𝐫? | 𝐒𝐮𝐋𝐚𝐲
Historical Fiction•Suho: Sen bir komutan olmak için çok masum görünüyorsun. Görevin beni korumak ve benim dışımda kimseye karşı acıma duygun olmamalı biliyorsun değil mi? •Lay: Sizin dışınızda bu dünyada var olan hiçbir canlıya karşı hiçbir şekilde duygu beslemiyorum...