Chanyeol
Sınırdan ayrıldığımızda günün öğle saatleri olduğu için gölgelik bir yerde dinlenmeye karar vermiştik.
Askerlerin her biri kendine bir alan seçmişken ben de Baekhyun'un yanı başında çömeldim. Yerden bakışlarını çekip yüzüme baktığında ona gülümsememi sundum. Belki bu şekilde onun da gülümsemesine yakından şahtilik edebilirim diye düşünmüş olabilirim. Ama bana sadece garip bakışlarını gönderdi.
"Mutlu değil misin?"
"Başıma ne geleceğini bilmiyorum. Hatta neden bir anda görevimden alınıp saraya götürüldüğümü de bilmiyorum. İyi veya kötü bir şey için mi diye düşünüyorum sadece. Kafam soru işaretleriyle doluyken nasıl mutlu olmalıyım?"
Haklıydı. Ona hiçbir açıklama yapmamıştık.
"O halde daha fazla bunu düşünme. Çünkü bunun olmasını isteyen ve kralı ikna eden kişi Komutan Yixing'di"
Yixing'in ismini duyunca anında gözleri patlamıştı, bu da acı bir gülümseme sunmama neden oldu. Acaba bir gün benim de ismimi duyduğunda gözleri bu denli parlar mı diye düşünmeden edemiyorum.
"Yixing iyi mi?"
"Evet, eski görevine devam ediyor ve hatta eskisine göre daha iyi bile diyebilirim"
"Nasıl yani?"
"Bunu söylemem ne kadar doğru bilmiyorum ama kral ona karşı olan duygularını itiraf etti"
Şaşkın bakan yüzüne karşı kıkırdadım çünkü çok sevimli duruyordu. Acaba şu anda ona karşı açılsam daha ne kadar şaşırırdı merak ediyorum ama bunu şimdi yapmayacağım.
"Komutan Yixing için gerçekten önemli birisin anlaşılan. Krala bile karşı çıkmasını sağladın çünkü"
"Biz arkadaştan fazlasıyız çünkü. O benim için bir abiden farksız. Başım derde girdiğinde her zaman benim kurtarıcım olmuştur. Ama bazen benim için böyle delilikler yapması sinirimi bozuyor. Kendisini her zaman ikinci planda tutuyor!"
Öfkelenişinin bile ne kadar sevimli olduğundan haberi var mı acaba?
"Çok sevimlisin" aniden söylediğim şeyle afallamıştı. Bakışlarını tekrar bana çevirdi.
"Anlamadım"
Gülümseyip yine aynı şeyi söyledim.
"Çok sevimlisin. Belki de bu dünyadaki en sevimli ve güzel varlık olabilirsin" şimdi düşününce yaptığım şeyin ne kadar salakça olduğunu anladım ama artık bundan geri dönüşü yoktu. Bu yüzden devam ettim.
"Baekhyun, belki bunun için doğru zaman değildir ama şimdi söylemezsem asla söyleyemeyeceğimden korkuyorum... Ben senden hoşlanıyorum..."
"Ben... ne diyeceğimi bilmiyorum... yani..." gözlerini kaçırıp ne diyeceğini bulmaya çalışıyordu sanki.
"Ani olduğunu biliyorum ama gerçekten doğru zamanı bir daha bulabilir miydim emin değilim"
"Ben gerçekten ne diyeceğimi bilmiyorum. Daha önce kimse bana karşı böyle bir itirafta bulunmadı..."
"Ben de hergün herkese böyle itiraflarda bulunmuyorum elbette" bu sefer şaşkınca bakmak yerine kıkırdadı. Her mimiğini aklıma kazımak istercesine inceliyordum yüzünü.
"Gerçekten bir asker olduğuna emin misin?"
"Hey, kıdemliyim ben!" bu sefer kahkaha atmıştı.
"Rütben ne?" bu sefer dalga geçmekten ziyade merakla sormuştu.
"Binbaşıyım..."
"Woah! Çok iyi!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
¿𝐂𝐨𝐦𝐦𝐚𝐧𝐝𝐞𝐫? | 𝐒𝐮𝐋𝐚𝐲
Historical Fiction•Suho: Sen bir komutan olmak için çok masum görünüyorsun. Görevin beni korumak ve benim dışımda kimseye karşı acıma duygun olmamalı biliyorsun değil mi? •Lay: Sizin dışınızda bu dünyada var olan hiçbir canlıya karşı hiçbir şekilde duygu beslemiyorum...