🤴🏻12🤴🏻

55 8 33
                                    

Y/N

İkiz kardeşler şafak vakti tepede buluşmuşlardı. İkiz bile olsalar birbirlerinden oldukça farklılardı. Fiziksel olarak benzeseler bile huy, davranış, zevk ve düşünce tarzları çok zıttı. Buna rağmen ikisi de birbirlerini her zaman kolluyorlardı.

"Zamanında geldin kardeşim"

"Verdiğim sözleri her zaman tutarım ama şu anki konumuzun bu olduğunu zannetmiyorum"

"Sana önemli bir şey göstereceğim demiştim"

Deminden beri kapalı olan avucunu açıp ikiz kardeşine uzattı. Kardeşi gözlerini açabildiği kadar açıp elindeki tılsıma bakıyordu.

"Bunun sende ne işi var?!"

"Sessiz ol biraz"

"Sen aklını mı kaçırdın, Chen? Bu tılsım yıllardır sarayda kilitli bir odada korunuyordu?! Çaldın mı yoksa?"

"Çalmak mı..? Sadece bize ait olan şeyi aldım! Bu çalmak olmuyor!"

"Yani cidden çaldın! İnanamıyorum sana! Eğer tılsımın bizde olduğu öğrenilirse başımıza geleceklerden haberin var mı?"

"Önce sakinleş. Ayrıca intikam arzum kralın askerlerinden bile daha güçlüyken gerçekten bize bir şey yapabileceklerini mi düşünüyorsun? Sabret kardeşim... Yakında hakkımız olanı alacağız. Kral büyük sürprize hazırdır umarım"

Chen kendinden emin şekilde konuşurken kardeşi işlerin iyiye gitmeyeceğini anlamıştı. Chen'in planları gerçekten büyüktü ve aynı zamanda tehlikeliydi.

"İşlerin bu kadar uzayacağını düşünmemiştim. Üzgünüm kardeşim ama bu yolda bensizsin"

Chen, kardeşinin ciddi olup olmadığını anlamak için bir süre yüzüne baktı ama Jongdae'nin yüzünde şaka yapar gibi bir hali yoktu. Chen sinirden dişlerini sıkıyordu artık.

"Şaka mı yapıyorsun?! Beni hayal kırıklığına uğratmayacağından emindim ama daha en başında hayal kırıklığına uğradım! Verdiğin sözleri hep tutardın ama bu sefer neden bana verdiğin sözü tutmadın?"

Jongdae duraksadı. Ona söz verdiğini unutmuştu. Verdiği sözden dönemezdi. Bu onun doğasına aykırıydı en başında.

"Tamam... Sana yardım edeceğim ama işler kötüye giderse sorumlusu ben değilim"

Chen gülümseyip elini Jongdae'nin omzuna attı ve hafiften sıktı.

"Merak etme kardeşim. Hakkımızı alacağız ve işler bizim istediğimiz gibi gidecek"

Chen bu sefer elinde tuttuğu tılsımı kardeşinin boynuna takıp hanbokunun içine koydu. Sonra ise boynuna takılı olan diğer tılsımı çıkarıp kardeşine gösterdi.

"Bu ikiz tılsımları her zaman bizim ailemize aitti kardeşim. Yani ben bunları çalmadım. Tam tersine bize ait olan şeyi aldım"

Suho

Masamın üstündeki parşömen yığınını tek tek incelerken kapım çalınmıştı. Yixing'in geldiğini düşünüp 'Gir' emrini verince odaya Luhan girmişti. 90 derece eğilince bakışlarım ona döndü.

"Kralım..."

Son olaylardan beri Luhan'la eskisi gibi konuşmadığımız bir gerçekti. Bendeki değişimlerden sonra o da mecburi olarak değişmişti. Bunu şu anda düşününce içim acıdı aslında. Yakın arkadaşımı kendimden uzaklaştırmıştım boş yere.

"Gel Luhan"

Kapının yanında dikilmeyi bırakıp karşımda durmuştu.

Konuşmaya başlamadan ben onun sözünü kesmiştim.

"Luhan... Lütfen eskisi gibi arkadaşlığımız devam etsin. Biliyorum, aramızın böyle olması benim suçum ama eskisi gibi yine en iyi arkadaş olalım istiyorum. Beni gerçekten tek anlayabilen kişi sensin ve hayatım boyunca yanımda oldun. Sen bana bir arkadaştan öte bir kardeş gibisin"

Kestik 🎬

Ne olacak benim şu aklımdakileri doğru dürüst ifade edememe durumum

Bu arada Chen ve Jongdae aynı kişi değiller bu hikayede. İkiz kardeşler

¿𝐂𝐨𝐦𝐦𝐚𝐧𝐝𝐞𝐫? | 𝐒𝐮𝐋𝐚𝐲Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin