🤴🏻9🤴🏻

72 9 54
                                    

Yixing

Gecenin ilerleyen saatlerinde Suho ile sarayın bahçesine çıkmış ve gün doğumuna kadar da içeri girmemiştik. İtiraf etmem gerekirse hayatımın en değerli 6 saatini geçirmiştim. Ergenliğe bile girmediğim zamanda başlayan sevgime karşılık almak o kadar garip bir his ki, tarif bile edemiyorum. Çünkü anlamak için yaşamak gerekiyor.

"Ne düşünüyorsunuz komutan Xing?"

Suho'nun gülümseyerek sorduğu soruya karşılık ben de gülümsedim.

"Sadece ne kadar şanslı ve mutlu olduğumu düşünüyordum. Aslında bunun gerçek olacağını hayal bile edemezdim ama anladım ki insanın başına en olanaksız zamanda, en olanaksız yerde akla bile gelmeyecek şeyler geliyormuş, kralım".

"Haklısın ve sadece kısa bir süreliğine geriye gidip baktığında da bunu fark edebiliyorsun".

Bu sefer tamamen bana taraf dönmüş ve elini saçlarıma götürüp birkaç tutamıyla oynamıştı.

"Sana hâlâ komutan diyorum ve herkes de seni böyle tanıyor. Ama ne zaman Kraliçe rütbesinde olmak istersin? Komutan Yixing'den ise Kraliçe'm demeyi tercih ederim. Soyadıma geçip benimle bu ülkeyi yönetmeni istiyorum. Bu ülkeyi en iyi şekilde yönetebilecek kişi sensin. Benden daha da iyi olacağına da hiç şüphem yok"

"...Bu... bir evlenme teklifi miydi?"

Gülümsemesini büyütüp bu sefer ellerimi avuçlamıştı.

"Sen nasıl anladıysan aşkım"

Nefes almayı unutmuştum. Sahi nefes almak neydi?

"A..Aşkım?"

"Aşık olduğum kişiye başka ne diyebilirim?.. Aslında seçenek çok ama inan sana olan sevgimi dile getirebileceğim hiçbir kelime yok ve olmayacak da. Bu bir kelime veya cümleyle anlatmaya kesinlikle yetmez. Sadece hissettiklerimi hissedersen gerçekten anlayabilirs".

Belki hissediyorumdur. Bu yüzden şu anda söyledikleri bana hiç yabancı gelmemiştir. Evet onu anlıyordum. Çünkü dediği gibi hissettiklerini hissediyordum. Ondan tek farkım ben bu duyguyu yıllardır yaşıyordum. Bu hisle bir bütün olmuştum.

"Sizi gerçekten iyi anlıyorum, kralım. Çünkü yıllarımı bu duyguyla birlikte geçirdim. Teklifinize gelirsek hayallerimin ötesinde bir şey bu. Ama bu konuda emin olamıyorum. Daha doğrusu halkın düşüncesi ne yönde olacak–"

"Halkın düşüncesi bir şeyi değiştirir mi? Ben bile onların kararlarına karışmazken, onların bunu yapma gibi bir hakkı olabilir mi? Ayrıca benimle resmi bir şekilde konuşmanı istemiyorum. Herkes benimle resmi bir şekilde konuşabilir/zorunda. Ama senin resmi konuşman gerilmem için yeterli bir sebep. Bunu istemiyorum. Bu gece teklifimi iyice düşünmem için süre veriyorum. Yarın ilk iş kararını söylemek olacak. Şimdi git ve teklifimi iyice düşün"

Konuşmaya fırsat bile bulamamıştım. Bu konuşmayı uzatmak yerine sadece hafiften eğilip oradan ayrılacaktım ama aklıma gelen şey ile tekrar Suho'ya dönmüştüm.

"Kra- Suho..."

Meraklı gözleri gözlerimi bulduğunda bir an gözlerinde kaybolmuştum ama hemen kendimi toparlamıştım.

"Konumuzdan uzak ama bunu konuşmak için en kısa zaman buydu sanırım..."

Kelimeleri toparlamaya çalıştım.

"Biliyorsun ki çocukluğumu akademide geçirdim ve benim orada bir arkadaşım var. Adı Baekhyun ve kendini bildi bileli hep oradaydı..."

"Yani?"

"Aslında Baekhyun orada olmak istemiyor ve–"

"Bak... Akademide olan ama olmak istemeyen çok kişi var. Her yerde olduğu gibi oranın da sıkı kuralları var. Bu konuda bir şey yapmamı istiyorsun sanırım ama arkadaşına yardım edersem bu diğerlerine haksızlık olmaz mı? Üzgünüm ama bu konuda gerçekten bir şey yapamam".

Boğazım düğümlendi. Ağzımdan çıkmak için bekleyen kelimeler bir anda gitmişti. Baekhyun bu zmaan kadar benim için birçok kez kendi hayatını hiçe saymış biri ama ben ona hayalini gerçekleştirmesinde bile yardımcı olamıyordum.

"Anladım... Ama tek bir şey söyleyeceğim. Ben eğer bugün hâlâ hayattaysam bu Baekhyun sayesindedir. Benim için birçok kez kendini hiçe saydı... Ona yardım edebileceğim tek şeyde bile bir şey yapamıyorum. Bu gerçekten acı verici..."

Konuşmasına fırsat vermeden, adımlarımı hızlı tutup oradan ayrılmıştım.

Baş asker Chanyeol ile konuşmam gerekiyordu ama fazla geç olduğu için bunu daha sonraya ertelemiştim. Ama ona ne diyebilirdim ki? Tek yol Suho'yu ikna etmekti ama daha en başında böyle yapması o kadar kolay olmadığını gösteriyordu.

Luhan

"Hayır Sehun! Bunu daha önce konuşmuştuk seninle. Hem daha komutan Yixing yeni geldi ve Suho'nun otoriter tavırlarının değişip değişmediğinden emin değilim. Bunun için biraz daha beklemeliyiz..."

"Luhan bak, bazı konularda haklısın ama aylarca buna katlandım ve ilişkimizi gizli olarak yaşamaktan gerçekten bıktım! Ben artık seninleyken daha rahat hareket etmek istiyorum. Arkadaş ayağına yatıp bulunmaktan da sıkıldım"

"Sehun, inan ben de bu durumun böyle olmasından bıktım ama biraz daha beklersek daha iyi olacak. En azından Suho'nun gerçekten anlayışlı haline döndüğünden emin olana kadar"

"İyi dediğin gibi olsun ama sadece bir hafta daha beklerim o kadar. Ondan sonra ilişkimizi açıklayacağız"

"Tamam, bir hafta iyi bir süre. Şimdi gitseniz iyi olacak baş asker Oh Sehun"

Sehun sahteden kaşlarını çatınca ben de başımı eğdim hemen.

"Ups! Sanırım kurallarımızdan birini çiğnedim"

"Geyiğim bugün biraz yaramaz mı ne?"

Dudaklarımın arasında kıkırtı çıkmıştı. Bana 'Geyiğim' demesini seviyordum ama benim ona ne kadar sahteden de olsa 'baş asker' dememi sevmiyordu. Bu yüzden baş başa olduğumuz zamanlarda ona böyle dememi yasaklamıştı. Ama ben yine de diyordum işte.

"Evet, 'geyiğin' her zaman olduğu gibi bugün de çok yaramaz"

"Şu anda gitmek zorunda olmasaydım geyiğimin bu yaramazlıklarıyla seve seve ilgilenirdim ama gün doğdu doğacak ve bugün askerlerin eğitiminden ben sorumluyum"

"Gece uyumadın bile. Yorgun değil misin?"

"Merak etme, güzelim. Alışığım ben bu duruma. Hem uyumak yerine seninle zaman geçirmeyi tercih ederim. Zamanımı daha verimli kullanmış oldum"

"Beni nasıl mutlu edeceğini iyi biliyorsun. Ama bu senin uykuya ihtiyacın olduğu gerçeğini değiştmiriyor. Sadece senin için endişelenmemi sağlıyor"

"Benim için endişeleniyorsun demek. Bu kadar endişeleniyorsan bu gece sana sarılarak güzel bir uyku çekmeyi çok isterim"

"Ben de senin kollarında uyumayı çok isterim, sevgilim"

Gülümsemesini büyütüp dudaklarımı uzunca öptü ve son bir kez gözlerimin içine baktıktan sonra oradan ayrıldı. Ben ise derin derin bir nefes alıp kendi düşüncelerimle baş başa kalmıştım.

Uzun zaman sonra YB geldi :'
Üzgünüm, çok meşguldüm, hatta Wattpad'i tamamen unutmuştum. Rest vermek hiç bana göre değil ama işte rest verdim gibi düşünün. Neyse eskisi gibi bölümleri sıklıkla atmaya çalışacağım. Öptüm hepinizi ❣️

¿𝐂𝐨𝐦𝐦𝐚𝐧𝐝𝐞𝐫? | 𝐒𝐮𝐋𝐚𝐲Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin